Sevgi

Bu sevgiye Ne ad verilir sonu ne olacak !

Bu siteye üye olalı kısa bir süre. madem burayı tercih ediyorumsa bir nedeni vardır. oda doğru yol ve dinimizi tam olarak anlamak değerli hocalarımızdan nasihatlar almaktır sebebi elbette.
Değeri hocalarım ve kardeşlerim !
bir soru soracam ama benim yaşadığım bir olay değildir.sadece yakın bir arkadaşımın ısrarı üzerine size anlatmak istiyorum ve soruyorum. bunun karşılığı ne olmalı ne yapılması gerekir,dinimizdeki sakıncası nedir, anlatırsanız bende memnum olurum ve arkadaşımda......

HOŞGÖRÜNÜN GÜCÜ VE FAYDALARI !!!!!

İnsanlar, birinin hatası veya günahkar oluşundan dolayı, bilhassa açık alanlarda , onu kırmak, rencide etmek,ve düşürmek hoşörünün sembolu ve timsali olan dinimizcede hoş görülmemektedir. Hoşgörüyü daha iyi anlayabilmek için en güzel örnek olan rehberimiz Peygamber (SA) efendimizin hayatına bakmamız gerekir……….
Bir hatalıyı veya günahkarı diyelim ; başka hata ve günaha sevk ettirmemek için onu sevgiyle,yumuşak bir dille,zarar ve müeyyidelerini genel olarak tanımlayıp,şahsi mesele anlamında anlatmayıp yumuşak bir dille onu doğru yola davet etmektir.

Sevgi Kâinatın Mayasında Vardır...

Sevgi kâinatın mayasında vardır. Her şey sevgi ile açar. Toprağın bağrına düşen tohum sevgi güneşiyle filizlenir. Sevgi hayat suyumuzdur, kurumuş dudaklarımıza can katar. Sinesini açan anne sevgiyle kucaklar yavrusunu, sevgi emer, sevgi soluklar yavru, sonra gülücükler gönderir çevreye. Sevgi hoş gösterir her şeyi. İnsanca bakmanın ilk durağıdır sevgi. Cananı arzulama, candan vazgeçme halidir sevgi. “Ballar balını buldum, kovanım yağma olsun” fikrinin reftareleşmesidir sevgi. “Güzel görme, güzel düşünme” idealinin kanaviçeleşmesi; renk renk her şeye hayat üfleme hassasiyetidir.

sevginin karşılığı feda olabilmektir

Hamza Er


Yaşamın tüm alanında kullanılan bir kavram olan Sevgi, acaba bizlerde neyi çağrıştırmaktadır?, Tüm insanlığın sevgiye yüklediği anlam aynı olabilirmi, Yoksa iman edenlerin Sevgi ye bakışları farklımıdır? En çok sevgi duyulacak kim olabilir? Ve neden O'na en çok sevgi duyulmalıdır?İman etmeyenlerin, hayatlarında en çok değer verdikleri varlıklara duydukları sevginin ölçüsü Mü'minler için ne ifade etmektedir?
Tüm bu sorular aslında çok basit gibi görülen bir konunun ne kadar çok açılımının olabileceğini bizlere göstermektedir. İlahi kitabımız olan Kur'an'a baktığımızda, Sevgi kavramının imani yanının bulunduğunu, hatta imanın, ibadetin ve tüm salih amellerin merkezi, çekirdeği olduğunu görmekteyiz.

ÖLÇÜLÜ SEVGİ

Sevgi, çocuk eğitiminde “olmazsa olmaz”lar listesinin başında yer alır. Son araştırmalar, çocuğun sevgiyi daha ana rahminde iken hissetmeye başladığını gösteriyor. Annenin bebek sahibi olmayı arzulaması, isteyerek gebe kalması, fetusun (cenin) ilk hareketlerini hissettiği zaman sevinç duyması, karnını okşayarak bu sevincini belli etmesi gibi sevgi tezahürleri ana rahmindeki bebek tarafından daha ilk aylardan itibaren algılanmakta ve ruh sağlığının temelleri oluşmaktadır.

Yine araştırmalar sevgisiz büyüyen ve yeterli sevgi alamayan çocuklarda ruh sağlığının ve bunun yansıması olan duygusal zekanın tam gelişmediğini, ileri yaşlarda verilecek sevginin bu açığı kapatmaya yetmediğini göstermektedir. Bir çocuk sıcak aile ocağından uzak ve anne baba sevgisinden mahrum ise, en modern kurumlarda beslenip eğitilse dahi ruhundaki açlık doyurulamayacaktır.

ZEHİR...

Uzun yıllar önce Cinde Li-Li adli bir kız evlenir ve ayni evde kocası ve kaynanası ile birlikte yasamaya baslar. Lakin kısa bir sure sonra kayın validesi ile gecinmenin çok zor olduğunu anlar.İkisinin de kişiliği tamamen farklıdır buda onların sik sik kavga edip tartışmalarına yol acar. Bu cin geleneklerine göre hoş bir davranış değildir ve çevrenin oldukça tepkisini alır. Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin kaynana kavgalarından ev onun ve annesi ile karisi arasında kalan esi içinde cehennem haline gelmiştir.

Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan genç kız doğru babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır.

9. SEVGİ

Anlatıldığına göre adamın biri çöl ortasında yürürken gözünün önü-ne çirkin bir yüz dikilir. Adam «sen kimsin» der. Çirkin yüz «ben senin çirkin amellerinim», diye cevap verir. Adama «senden kurtulmanın yolu nedir» diye sorar. Adam «Peygamber'e selât-ü selâm getirmektir.»

Nitekim Peygamber'imiz (S.A.S.) şöyle buyuruyor:

— Bana getirilen selât-ü selâm, sırat köprüsü üzerinde ışıktır, cu-ma günü seksen kere selât-ü selâm getiren kimsenin geçmiş seksen yıl-lık günahı affedilir» der.

Yine anlatıldığına göre adamın biri Peygamber'imize Hz. Muham-med'e selâm getirmezdi, bir gece rüyasında Peygamber'imizi (S.A.S.) görür, fakat Peygamber'imiz yüzünü adama çevirmez. Adam «ey Allah'ın Resul'ü! Yoksa bana kızgın mısın» diye sorar, Peygamber'imiz «hayır» diye cevap verir. Adam «o halde niye yüzüme bakmıyorsun» diye sorar. Peygamber'imiz «çünkü seni tanımıyorum» diye karşılık verir.

Sevelim Ama Nasıl?

Kâinat için birçok benzetmeler yapılmıştır. Bunlardan birisi de “teşhirgâh”tır. Teşhirgâh, sanat eserlerinin sergilendiği mekân demektir; bugünün tabiriyle “fuar.”

Sema, bu fuarın bir bölümü. Orada yıldızlar sergileniyor. Denizler ayrı bir bölüm, onda türlü türlü balıklar sergileniyor. Ormanlar daha başka bir bölüm; onda aslanlar, ceylanlar, bülbüller ve daha nice hayvanlar sergileniyor. Hepsi Allah’ın eseri. Bu teşhirgâhta sergilenen en büyük eser, en harika mahlûk insan. Onun harika yaratılışı Allah Kelamında mealen şöylece ifadesini bulmuş: “Şüphe yok ki, biz insanı ahsen-i takvimde (en güzel biçimde) yarattık.” (Tin, 4)

Din, aşkı da, âşık olanları da seviyor

Geçen yıl Sevgililer Günü öncesinde bir arkadaş toplantısında söylenenleri hâlâ unutmadım. Aksiyon’da yazıyor olmam nedeniyle muhatap hasbelkader ben olsam da söylenenler, toplumun önemli bir bölümünü zan altında bırakıyordu.

O mecliste bulunanlardan biri diyordu ki; “Önümüzdeki hafta biz Sevgililer Günü’nü kutlayacağız. Sizinse böyle bir kaygınız yok. Çünkü İslam, Sevgililer Günü’nü reddettiği gibi insanların birbirlerini sevmelerine, âşık olmalarına da sıcak bakmıyor. Hatta evlenecek insanların dahi birbirlerini nikahtan önce görmelerini yasaklamış. Dolayısıyla böyle bir günün inançlarının emrettiği gibi yaşamaya çalışanlar için hiçbir anlamı yok”. Ben dilimin döndüğü kadar (bu konuda o zaman için pek döndüğünü söyleyemem) bir şeyler söylemeye çalıştım. Tasavvuf dedim, Allah aşkından sözettim. Ama doğrusu söylediklerim beni dahi tatmin etmedi. Sonrasında merak ettim ve araştırdım. Konunun uzmanlarıyla görüştüm, ilgili ayetleri ve hadisleri inceledim. Gördüm ki, o arkadaşım yanılıyor. İslam ne sevgiye karşı çıkıyor, ne de sevgiliye. Tasavvufta olduğu gibi sadece Allah aşkının değil, karşı cinsler arasındaki aşkın da kutsallığı vurgulanıyor. Hatta âşık olup da iffet ve namuslarını koruyanlar için İslam’daki en yüksek mertebe vaad ediliyor. Keşfu’l Hafâ’da yer alan bir Hadis—i Şerif’te deniyor ki; “Kim âşık olur da iffetini korur, halini gizler ve bu yüzden ölürse şehid olarak vefat eder”. İslam’da şehitlikten daha yüksek bir mertebe olmadığı dikkate alınırsa İslam’ın aşka ve âşıklara bakışının nasıl olduğu ortaya çıkıyor.