Medya

Sahte Kadın Peygamber ve Aşk Dergahı

Öğretim üyesinin eşi kendini peygamber ilan etti 14 Aralık 2006

KÜTAHYA, (DHA)

KÜTAHYA Dumlupınar Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. O.N.B. ile kendini peygamber ilan ettiği öne sürülen evkadını eşi H.B. hakkında, dini duygularını istismar ederek vatandaşları dolandırdıkları iddiasıyla Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı.

Dumlupınar Üniversitesi Rektörlüğü, eşiyle birlikte yargılanan Yrd. Doç. Dr. O.N.B. hakkında idari soruşturma başlatttı.

Geçen Haziran ayında, Dumlupınar Üniversitesi (DPÜ) Fen- Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. O.N.B. ile eşi H.B.'nin, Cumhuriyet Caddesi'ndeki apartman dairesinde iddiaya göre ‘Dergah’ kurarak, insanları kendilerine bağladıkları yönündeki ihbar üzerine polis ekipleri harekete geçti. Ekipler eve düzenledikleri baskında, dini içerikli kitap, dergi, kaset ve çok sayıda görüntü CD'siyle birlikte, bir sandıkta saklı demetler halinde insan saçı buldu.

Aile yapımızı masaya yatırıyoruz!

Medya şiddeti körüklüyor

Aile yapımızın emperyalistlerin kullandığı medya ve onun yaydığı kötü alışkanlıklar tarafından bombardıman edildiğini bildiren Özfatura, İslam’ın cemiyet hayatından uzaklaştırılmasıyla beraber, aile içi şiddet, boşanmalar, parçalanmış aileler, dramlar, sevgisiz büyüyen çocuklar, cinnet geçirenlerin arttığını ifade ediyor. Geleneksel aile dayanışmasının yok olmasının artık sıradan ve garipsenmeyen olaylar haline geldiğine dikkat çekiyor. Boşanmalar, şiddet ve hatta aile içi cinsel taciz ve tecavüzlerin arttığına dikkat çeken Özfatura diyor ki: “Boşanma olayları korkunç boyutlara vardı. Toplumsal çöküntünün temelinde ekonomik, kültürel, eğitim yetersizliğinin rolü varsa da, en büyük sebep milli ve manevi değerlerden giderek uzaklaşmak. Türk aile yapısında giderek artan yozlaşma, ahlaki çöküntü, gençliğin uyuşturucu bağımlısı olması ve bunun 10 yaşına düşmesinin en büyük sebebi televole yayınlar. Gençler, idealistler yerine idolları örnek alıyor. Televizyon programlarının yüzde 60’ı şiddet ihtiva ediyor. Her 4 lise öğrencisinden 1’i televizyon bağımlısı.”

MEDYADA AİLE SORUNLARI

Doğrusu kitle iletişim aracı olan medyanın başlıca görevi halkı haberlendirmek, aydınlatmak, film, müzik gibi sanatsal ihtiyaçlarına cevap vermek ve elbette eğlendirmektir. Ne var ki bizde ağırlıklı olarak eğlence ve magazin programları yer almakta, üstelik magazin programları reyting rekorları kırmaktadır. Ne var ki aslında zaman kaybından başka getirisi olmayan magazin programları, izlemesi kolay olduğu, hemen hiçbir bilgi birikimine ihtiyaç göstermediği için, kötü paranın iyi parayı kovduğu gibi reyting rekorları kırmaktadır. Bu da bir hürriyettir ve sonuçlarına katlanacağız. Program yöneticileri elbette özgürdür ama izleyicinin de eleştiri hakkı vardır.

Çağın Hastalığı Can Sıkıntısı

7’den 70’e herkesten duyarız bu sözü, “bu gün çok canım sıkılıyor” Dünya hayatının tüm zevklerini hızla tüketen ve yalnızlığa mahkum olan, bir gençlik geliyor.

“İNTERNET” “Sanal dünyaya hoş geldiniz.”

İyi ve dozunda kullanıldığında teknoloji harikası diyebiliriz. Fakat iyi kullanılmadığı taktirde, “Teknoloji hastalığı, yani can sıkıntısı” ve beraberinde getirdiği ruhsal tahribatlar yaşayabiliriz.

Şu magazin programları!

Geçtiğimiz gün, televizyon kanallarında gezinirken, bir haber dikkatimi çekti; Ülkemizin seviyeli sanatçılarından birisi olan Arzum Onan kansere yakalanmıştı. İrkildim ve hemen programda kaldım. Ancak haberin verildiği program maalesef bir magazin programıydı.

Magazin programlarını sevmem. Kim olursa olsun insanların özel hayatlarını konu eden programlar benim ilgimi çekmez. Ayrıca yayınlanan magazin programlarının pek çoğunun son derece seviyesiz ve kalitesiz olduğunu düşünüyorum.

Arzum Onan ile ilgili haberi beklerken, başka magazin konusu olaylar ve kişiler sürekli duyuruluyor; bilmem kim teknede bikinisi ile görüntülendi, az sonra; bilmem kim fazla kilolarını saklamak için giydiği mayo ile güneşlenirken yakalandı, az sonra; filanca bay ve bayan birlikte görüntülenmemek için kameralarla nasıl köşe kapmaca oynadı; az sonra…

MEDYA İÇKİYİ ÖZENDİRİYOR

Hacettepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Rümeysa Demirdamar, medyanın içki reklamı yaparak gelecek nesillerin kötü alışkanlıklar kazanmasına sebep olduğunu söyledi.