Erkekler kazaklaştığı için kadınlar erkekleşir

Aklen olgunlaşana 'er', bedenen olgunlaşana 'ergen' ve kalben olgunlaşana 'eren' veya 'ermiş' dendiğini söylemiştik.

Kimse bilfiil Hz. İNSAN olarak doğmaz, bilâkis herkes bilkuvve Hz. İNSAN olarak doğar ve çabalar, gayret ederse, dahi nasibi varsa belki o takdirde Hz. İnsan olmayı da başarabilir. Hikmet sevgisi, bizlere esasen Hz. İnsan olmak konusunda içimizde duyduğumuz iştiyakın bir ikramıdır. Hikmeti sevmek, biraz da kendimizi sevmek, ellerimizi kendi başımızın üzerinde gezdirip kendi ellerimizle kendi saçlarımızı okşamak, insanî özümüze özen göstermek, onu beslemek, korumak ve kollamak demek değil midir?

İnsan kendisini farkedince, kendini özlemeye başlayınca kendisine kendisinde yer açmaya başlar; böylelikle ergenleşir, erer, er olur, eren olur, ermiş olur; olgunlaşır yani. Olgunlaşmak yerine çocuk kalırsa ve tabiatıyla bedenen, aklen, kalben ermeyip, ergenleşmeyip özünü gürleştirmez ise ne olur? Kur'an'ın adlandırmasıyla "bel-hum-adall" olur, hayvandan daha aşağı bir mertebeye iner; zira kendi özüne yönelmediği, o özü ortaya çıkarmadığı takdirde hayvanların yapamadıklarını da yapar hale gelir.

Erkeklerin önündeki engeller ile kadınların önündeki engeller hiç kuşkusuz ki kendilerine özgü sebeplerden kaynaklanıyor. Öyle ki erkekler kazaklaşınca mecburen kadınlar da erkekleşiyor. Kadınların erkekleşmesini marifet bilmek, ancak kazak erkeklere mahsustur; zira kadın, ancak erkeği ortada olmadığında, yani kazaklaştığında mecburen erkekleşir.

Peki o halde şu 'kazak' sıfatının nereden geldiğini merak etmemiz gerekmiyor mu?

Ortaasya steplerinde dolaşan kazaklardan mı? Bu takdirde onlara niçin 'kazak' dendiği sorusu önümüze gelir.

Üzerimize giydiğimiz kazaklardan mı? Sanırım böyle düşünenler, kazağı değil, sadece dik yakalı kazağı aklına getiriyor olmalı.

Sözcükte gizlenip bize tebessüm eden şu kavramı bir de biz açığa çıkarmayı deneyelim, bakalım becerebilecek miyiz!

'Kazak' sözcüğü 'gezek'in bozulmuş halidir ve bugün anlaşılanın aksine sert erkek, maço erkek değil, aksine gezen, yani serserilik yapan, başıboş dolaşan, sorumluluklarını yerine getirmeyen erkek demektir. Steplerdeki kazaklara bu adın verilmesi nizam altına girmemeleri, Rusların onları bir türlü zabt u rabt altına alamamalarıyla alâkalı değil mi? Tam da burada gezen'den gezeğin (kazağın) mukim ve sâkin olmamakla, meskende durmamakla, hatta bir adım daha gidelim yörüklükle irtibatını kursak sözcüğü çok mu zorlamış oluruz?

Acaba şu üzerimize giydiğimiz kazaklara bizi soğuktan korudukları, ısıttıkları, himaye ettikleri için bu ad verilmiş olmasın? Öyleyse "kazak erkek" deyişi, Türkçe'nin o bildik ters anlam verme mantığına uygun olur; tıpkı ihtiyarlara taze, genç anlamında 'yaşlı' denmesi gibi. Fakat biliyoruz ki Anadolu'da 'gezek' sözcüğü olumlu değil, olumsuz mânâda kullanılıyor ve zihnen ergenleşmeyen, erlik vazifesini yerine getirmeyen, ailesini himaye etmekte kusur edenler için söyleniyor. Sözcüğün bugün elimizde bir tek anlamı var, o da kadının sızlanmalarını umursamayan, astığı astık, kestiği kestik, sert, maço erkekler için kullanılan "kazak erkek" anlamı.

Erkekler sorumluluklarını yerine getirmeyip gezek (kazak) olunca, kadınlar ister istemez onların yapmaları gereken vazifeleri de yaparlar; hayatla "erkek gibi" mücadele ederler ve kadınlıklarını askıya alıp erkeğin gezekliğinden doğan boşluğu kendileri doldurmaya çalışırlar. Kadın olgun davranıp erkeğinin ihmal ettiği sorunlara göğüs gerdiği için erkekleşir; tıpkı başörtüsü konusunda mücadele veren kızlarımız gibi. Onları mücadelelerinden dolayı, yani erkek gibi davrandıklarından ötürü alkışlamayı adamlık sananlar, meselenin trajik yönünü görmeyi beceremiyorlar; kendi gezekliklerinden utanacaklarına "Aferin size, bakın bizim yapamadığımızı yaptınız, erkek gibi mücadele ettiniz" diyorlar. Boks veya karate maçında galip gelen kadını alkışlamak adamlık değil! Dolayısıyla kadınları mücadelelerinden (erkekleşmelerinden) dolayı alkışlayan gezekler, ancak eteklikle dolaşmaları halinde ciddiye alınabilirler.

Modern hayat kadını evinden etmekle kalmıyor; onun evine dönme ümidini de elinden alıyor; kadını mutsuz kılarak erkekleşmesini teşvik ediyor; kadının dişileşmesini 'doğal' ilan edip onu annelik sevgisinden mahrum kılıyor; dolayısıyla sevgisini (dişiliğini) sadece gezeklere hasreden modern kadın, anneliğin şefkatini tatmaksızın ömrünü heba ediyor.

İnanın bizim hâlâ vaktimiz var; zira hâlâ iyi-kötü direnen bir geleneğimiz, hâlâ bize misal teşkil edecek babaannelerimiz; hâlâ susmayı fazilet bilen kadın gibi kadınlarımız var.

İşte tam da burada "PhiloSophiaLoren'e kadınların nasıl tepki vereceklerini düşünüyorsunuz?" diye soran gazeteciye verdiğim cevabı yinelemek isterim:

Kadınlar zerafetlerini kendilerine yazılan mektuba cevap vermemekle gösterirler. Adamlık ise o mânâ dolu sükûttaki cevabı okuyabilmekte. Şayet bu sessizliği okumayı becerirsem bir mektup daha yazarım. Sükutu tercih etmeyenlere gelince, onları hemcinsim kabul edip kendilerine bir daha hitab etmeyi düşünmem.

Hâsılı, kadın kadın gibi davranmalı, erkek erkek gibi! Belki o zaman Hz. İNSANı adam gibi konuşmaya liyakat kesbetmiş oluruz.

Dücane Cündioğlu

Erkekler kazaklaştığı için kadınlar erkekleşir yorumları

  • Image Description
    (yusuf a.s)
    07.12.2012

    Allah razı olsun hocam