Ibrahim Akin

Derimize Gösterdiğimiz İtinayı Kul Olmak İçin Gösteriyor muyuz?

İnsan, hayatı boyunca 1 mm kalınlığındaki et parçası olan derisine bakımlar yapar, kremler ve kokular sürer.

İnsanın bu kadar önem verdiği derisi toplasanız 2 kg ağırlığında bir et parçasıdır.

2 kg'lık deriyi kaldırsanız altından hiç de hoş olmayan bir görüntü çıkar.

Allah'ın bir lütfu olan derimize gösterdiğimiz itinayı, bu deriyi ve daha pek çok nimeti bizler için yaratan Allah'a kul olmak için göstermeyiz çoğu zaman.

Kuran'ı Anlamak İçin Dini Eğitim Almak Şart Değildir

Peygamber efendimiz Hz. Muhammed (sav) Allah'ın kulu ve elçisidir. Ancak seçildiğinde ne bir dini eğitimi vardı ne de okuma yazması. Diğer peygamberlerin ve Kuran'da bahsedilen iman sahibi kulların da dini bir eğitimi yoktu. Dolayısıyla Kuran'ı anlamak için engin bir dini bilgiye değil, sadece samimi bir kalbe ihtiyaç vardır. Allah, "...İçten (Allah'a) yönelenden başkası öğüt alıp-düşünmez." (Mü'min Suresi, 13) buyurmuştur.

Kuran Din Adamları İçin İnmiş Bir Kitap Değildir

Hiç şüphesiz din, Allah Katında İslam'dır... (Ali İmran Suresi, 19) Allah, iman eden kulları için seçip beğendiği İslam dininde iman edenlerin ayaklarını sağlamlaştıracağını ve korkularından sonra onları güvene çıkaracağını Nur Suresi 55. ayetinde vaat etmiştir.

İbadetleri Erteleme Yanılgısı

Etrafınızda, din ahlakını yaşamaya samimi niyeti olmadığı için sürekli bahaneler öne sürüp, ibadetlerini ileriki tarihlere erteleyen insanlarla çok karşılaşmışsınızdır. Her zaman bahaneleri hazırdır. Ev işleri, çocuklar, arkadaş toplantıları, derken ibadet edecekleri vakitleri kalmadığından şikâyet ederler.

Yediğimiz ve İçtiğimiz Her Şeyi Allah Yaratır

Yediğimiz yiyecekleri ve içeceklerimizi oluşturan herşeyi Allah'ın yarattığı düşünülürken, o ürünlerin birleştirilip yemeğe dönüştürülmesi nedense kişilere atfedilir.

Oysa yemeği yaratan da Allah'tır.

Allah herşeyi bir sebep sonuç ilişkisi ile yaratmıştır. Yiyeceklerin oluşmasında kişileri vesile kılmıştır. Ancak dileseydi, Maide suresindeki gibi sebepsizce de rızıklandırabilirdi.

Duygusallık, İnsanın Nefsine Zulmüdür

Duygusallık, şeytanın sistemini yaşayan cahiliye toplumlarında takdir gören, insanlarda olması gerektiği düşünülen bir özelliktir. Oysa duygusal insanlar, kadere inanmadıkları, ya da inandıkları halde teslim olamadıkları için, zayıf karakterli olurlar. Olaylar karşısında sarsılır ve huzursuz, mutsuz, endişeli, hassas, sinirli karakterlere bürünürler.

Kedinin Başını Ezen Hasta Beyinler Ancak Kuran'la Şifa Bulur

Geçtiğimiz günlerde İzmir'de bir üniversite öğrencisi kedinin üzerine basarak, tekme atarak öldürmüş ve çok az bir para cezası ile serbest bırakılmıştı. Bu vahşet hayvan severler tarafından haklı olarak kınandı ve pek çok hayvan sever Taksim meydanında buluşup tepkisini dile getirdi..

Allah’a Âşık mısınız?

Uzmanların tanımlarına göre aşk, insanın ayaklarını yerden kesen, içinde şiddetli heyecanlar yaşamasına vesile olan bir duyguymuş. Böyle bir durumda insanın sabah yataktan kalktığı anda ilk aklına gelen, âşık olduğu kişi olurmuş. Gece yatmadan önce onu düşünür, her girdiği ortamda ondan bahsetmek istermiş. Bütün planlarını, âşık olduğu kişiyi düşünerek ve onu da dâhil ederek yaparmış. O kişi için pek çok şeyden, hatta sevdiklerinden dahi vazgeçebilirmiş.

Ara Geçiş Formunun Tanımı

Evrim konusunun tartışıldığı pek çok mekanda yaratılışı savunan kişiler her zaman eksiksiz ve simetrik yapılarıyla bir canlı türünü temsil eden fosilleri delil olarak sunmuşlardır. Buna karşılık karşı görüşü temsil eden kişiler ara forma örnek olarak daima el çizimi resimleri ya da havada sallanan kağıt parçalarını delil olarak göstermişlerdir.

Çoğunluğun Yaptığı Doğrudur Yanılgısı

Şeytanın, insanları Allah’ın dosdoğru yolundan saptırmak için uyguladığı taktiklerden biri, çoğunluğun doğru olduğu telkinidir. Rabbimizin, “O,amel (davranış ve eylem) bakımından hanginizin daha iyi (ve güzel) olacağını denemek için ölümü ve hayatı yarattı” (Mülk Suresi – 2) ayetinde belirttiği gibi, insanın bu dünyada bulunuş amacı iyi ve güzel davranışlarda bulunarak Allah’ın razı olacağı tavırlar sergilemektir. Bu konudaki tek ölçü de Kuran ve Kuran’ı eksiksiz yaşayan peygamberlerin ahlakıdır.

İman Bebek Gibidir, Sürekli Bakım İster

İman, bir insanın hayatındaki en büyük zenginliktir. Ancak hiçbir zenginlik daimi değildir. Gerekli çaba gösterilmez, tedbirler alınmazsa, sahip olunan maddi ve manevi zenginliklerin tümü yavaş yavaş erir. İman da buna dâhildir. Şayet iman eden her kişinin ölene dek imanını koruması garanti olsaydı, münafık diye bir şey olmazdı. Bu nedenle iman eden kişi için iman zenginliğini sadece muhafaza etmek değil, sürekli olarak artırmak en önemli amaç olmalıdır.

İbadetlerinize Ramazan Sonrasında da Devam Edip Şeytanıın Bacağını Kırın

Müslümanlar için önemi büyük, ecir fırsatlarının çok olduğu bu Ramazan ay...nın da sonuna geldik. Genellikle yılın sadece 1 ayında ibadet edip, kalan 11 ayında dünya hayatının telaşına dalan kardeşlerimizin, Ramazan ayı ile başlamış oldukları ibadetlerine kararlılıkla devam edip şeytanın bacağını kırma fırsatını kaçırmamalarını tavsiye ediyoruz.

Allahın Kadrini Hakkıyla Takdir Edemeyenler

Çevrenize şöyle bir bakın. Pek çok insanın, Kuran’a uygun yaşamamalarına rağmen, Allah’a inandıklarını görürsünüz. Birçoğu, kandil gecelerinde veya sadece Ramazan ayında namaz kılar. Allah’a nasıl bir kul olmaları gerektiği hakkında en ufak bir fikirleri yoktur. Çünkü kendilerini yaratan o büyük gücü düşünmek için zaman ayırmazlar. Oysa kendilerine sorduğunuzda Allah’a çok inandıklarını ve O’ndan korkmak yerine, O’nu sevdiklerini söylerler. Allah’ın varlığı ve gücünü takdir edememeleri, işte bu cümleyle açığa çıkar.

Allah’ın Emri: Benden Korkup Sakının!

Allah korkusu, müminin imanındaki en önemli konudur. Çünkü Allah, yalnızca Kendisinden korkanların sakınacağını, korkup-sakınanların da kurtuluşa ereceğini pek çok ayetinde bildirmiştir.

Ey iman edenler, Allah'tan korkup-sakının ve (sizi) O'na (yaklaştıracak) vesile arayın; O'nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz. (Maide Suresi, 35)

Ölümü Düşünmekten Kaçınmak

Her insan doğduğu gibi, bir gün ölecektir. Özellikle gençler başta olmak üzere ölüm, insanların kendilerine çok uzak gördükleri bir kavramdır. Ancak er ya da geç, genci de yaşlısı da ölümü tadacaktır.

Her nefis ölümü tadıcıdır. Kıyamet günü elbette ecirleriniz eksiksizce ödenecektir. Kim ateşten uzaklaştırılır ve cennete sokulursa, artık o gerçekten kurtuluşa ermiştir. Dünya hayatı, aldatıcı metadan başka bir şey değildir. ( Al-i İmran Suresi -185 )