İskender Pala
bi yol gösterin
öncelikle böyle bi siteyi açanlardan allah razı olsun benim bi sıkıntım var üç sene çıktığım kız arkadaşım vardı nefsimize yenik düşüp günah işledik fakat ileri boyutta olmadı ben üni 3 sınıf öğrencisiyim oda üniyi bitirmiş öğretmen şuanda ilçede dersanedeyken tanışmıştık 2 3 yaş benden büyük neyse evlenmeye kara verdik bu yaryıl tatilinde ailelerimizi ikna edip nişanlanmayı düşünüyorduk okuldan eve dönmeden önce bi gece birlikte olduk soğuk davrandı bende biraz soğuk davrandım sonra ertesi gün evden çıkıp beni yolcu etmeye gidecektik
((leylanın ölüm haberi))
Yolunu yitirmiş Mecnun, çöllerde Leyla diye diye dolanıp dururken biri ona,
- A deli, Leyla öldü, deyiverdi.
- Çok şükür Allah'a, diye şükretti Mecnun.
Kara haberi veren adam şaşırdı:
- A dini imanı darmadağın olmuş zavallı! Hem onun için yanıyorsun, hem de böyle diyorsun, ayıp sana!
Mecnun'un cevabı pek hazindi:
Hayadan hayata yayılan güzellik
Sevda-yı dildârdan gönül usandı / Güzelim cefadan niçin usanmaz / Demek ki üftadem odlara yandı / Hak'tan haya kılmaz kuldan utanmaz / (Dertli)
Yalnızca iyilik getirendir o; yalnızca sevgi biriktirendir... Kat kat şimdilik; dosya dosya güzelliktir hem... Elimizden tuttu mu bir kez yükseltir yükselttikçe kişiliğimizi de yüceltir yüceltilecek kadar... Haya, hayatın güzelliği...
Günah çeşmesi
Evliya Çelebi, Melek Ahmet Paşa’nın Özi valiliği sırasında (1650) neredeyse bütün Rumeli’ni dolaşarak ünlü seyahatnamesine zengin sahneler ilave etti. İşte Sofya civarında başına gelen bir hadise; kısaltarak anlatalım:
“(Votoş yaylalarından inerken) bir ihtiyar yörük dedi ki:
-Bunda bir kayada bir çeşme vardır ki Talih Çeşmesi derler; varın onda talih tutun.
Dere içine gittik. Refiizade Şefiî Çelebi dedi ki:
-Dinleyin ey vefalı ihvan! Bu çeşme o çeşmedir ki, her kim ömründe katil, zina gibi kebair işlemişse ondan su alıp içemez. Ancak eteği temiz ve tereddütsüz olanlar nûş edip safa kesb edebilirler. Yani ki içemeyenler daha sonra halktan utanıp bednâm olurlar, isterseniz geri dönelim.
İlginç bir vak’a
Peçevi İbrahim Efendi ile Gelibolulu Âlî’den naklen özetliyoruz:
Kanuni dönemi alimlerinden Sahn müderrisi iken şeyhülislam hakkında Rüstem Paşa’ya yazdığı bir şikayet mektubunda devlet itibarına saygısızlık ettiği için padişah huzurunda azarlanarak azledilmiş bir Arapzade vardır. Bilahare Semiz Ali Paşa vezir-i azam olunca ilk icraatı bu Arapzâde’yi Mısır kadılığına tayin etmek oldu. Âlî’ye göre o gece olanlar şöyledir:
Divandan sonra saadetlü padişah hasodayı teşrif buyurup canlarının sıkkın olduğu belli olunca Yakup Ağa;
-Düşmanlarınız mahzun olsun; padişahımın ıztırabı nedir? diye sormuş ve hünkar hazretleri;