2.2.3. Çok Partili Döneme Geçiş

Çok partili dönem Demokrat Parti'nin iktidara gelmesiyle birlikte hem demokrasi ve hürriyetlerin yaşanmaya, hem de 2. Dünya savaşı sonrası de Sovyetler Birliği'nin tehditleri dolayısıyla Batı’ya yanaşmak zorunda kalan Türkiye'de Amerikan hayat tarzının etkilerinin hissedilmeye başlandığı bir dönem olmuştur.

Ancak, tek parti dönemiyle ilgili çalışmaların hemen hemen hepsinde kadınların modernleşmesi ve açılması yönündeki Cumhuriyet'in ilk yıllarındaki eğilimin bu yıllarda toplumda dindarlaşma ve geleneksel kıyafetlerin artışı lehine değiştiği aktarılır. Buradaki en önemli faktör Türkiye'deki büyük çoğunluğun bu dayatmalara karşı olan tavrıydı. Türk toplumunun büyük kısmı köylerde yaşıyordu ve laiklik uygulamaları büyük şehirlerde etkili olurken, Lewis'ye göre köy ve kasabalar buna direniyordu.66

Kemalizm ve Kemalizm sonrası Türk kadınının durumunu inceleyen Caporal kadınlarla ilgili gelişmeyi şöyle ifadelendirir:
"İkinci dünya savaşı sona erer ermez, Kemalist reformlarda belli bir geriye dönüşe tanık olunmuştur. Hangi siyasal partiden olursa olsun Kemalist reformlara, her şeye karşın bağlı kalan Türk yöneticiler için bu geri dönüş, elbette Atatürk'ün yapıtıyla her türlü bağı kesme ve kopma değildi. Söz konusu olan, özellikle ağırlığı yadsınamaz bir seçmen kitlesine hoş görünmek amacıyla kimi ilkelerden cayılması, vazgeçilmesiydi. Bu politika toplumsal yaşamda kadının durumu üzerinde olumsuz etkiler meydan getirmekten geri kalmamıştır."
Caporal bu tespitten sonra çarşaf giyen kadınlara karşı daha büyük bir hoşgörü gösterildiğinden, şapkanın yerine fesin konulduğundan ve kadının çarşaf giymesinin yeniden getirilmesini isteyen sesler duyulmaya başladığından bahseder.67

Ancak, kadın kıyafeti konusunda devlet baskısı ve yönlendirmesi zayıflarken, meydana gelen hürriyet ortamından basın yayın organları da en geniş biçimde faydalanmaya başlamasıyla gazete ve dergilerin etkisi artar. Geçmişten beri kadının açılması konusunda çıkardığı yayın organlarıyla büyük çabalar harcayan Simavi gibi gazete sahipleri ve gazeteciler bu tavırlarını çok partili dönemde de, daha da artırarak sürdürmeye devam ederler.

Kadın çıplaklığının pazarlanması Türkiye'de 1948 yılında Hürriyet gazetesiyle basına girmiştir. Hürrriyet gazetesi daha ilk sayılarından itibaren, gazete sayfalarında, yarı çıplak kadın fotoğrafları yayınlamaya başlamıştır. Hürriyet'in kapış kapış giden ilk sayılarından birinde, birinci sayfada mayolu genç bir kadın gülümsüyordu. Gülümseyen güzelin kim olduğu belli ve önemli değildi. Zaten, yabancı bir dergiden alınmıştı. Ama vücudu tahrik ediciydi. Çıplak kadın vücuduna yabancı okura, bu resimler sunulurken gerekçesi de düşünülmüştü. Fotoğrafın altında "bu yıl lasteks mayolar moda" cümlesi yazılıydı.68

1948 yılında Marshal yardımından sonra Amerikan hayat tarzı magazin basını yoluyla yayılmaya başlar. Cumhuriyet dönemi kadın dergilerinde görülen, kadına yeni bir toplumsal rol verilmesi, onun meslek sahibi olması yoluyla gerçekleştirilmeye çalışılırken, 1950'den sonra kadının meslek sahibi olarak statü kazanabileceği imajı ertelenerek, doğrudan prestij kadının bedeni ve güzelliği üzerinde odaklanır. Böylece 1950'lerin ve 1960'ların kadını "cemiyet haberleri" başlığı altında balo, çay, defilelere katılması ve şık güzel kıyafetler giymesi vesilesiyle kendine bir yer edinebilir bir duruma gelir.

Bu dönem dergilerinde artık modaya ve giyim israfına dayalı eleştirilere rastlanılmaz. Cumhuriyet döneminde "anne" kadının Amerikan artistleri gibi giyinemeyeceği yolundaki itirazlar bu dönemde kaybolur. Çünkü, önceki dönemde medenileşmenin bir vasıtası olan modern giyim, bu dönemde kendisi gaye olmuştur. Bunun sebebi, Cumhuriyet döneminin geleneksel-modern giyim çatışmasını bertaraf etmekte modernin lehine ısrarlı davranmış olmasıdır.69

1956 yılında çıkan Sanat, Estetik, Sosyete kelimelerinin ilk harflerinden ismini alan SES dergisi devrin moda-kadın anlayışı hakkında ipuçları verir. "Moda Üzerine Bir Düşünce" başlıklı yazıda modanın hakim gücü vurgulanarak, insanların bile modasının geçebileceğine değinilmektedir. İnsanın modasının geçmemesi için "hangi yaşta olursa olsun durumuna göre yenilikleri üzerinde taşımaya devam eden bir güzelliğe sahip olmalıdır. Nitekim, ileriyi gören yenilikleri günü gününe yaşayabilen insanların modası hiç geçmemektedir."
Güzelliğe sahip olmak, artık doğuştan gelen bir özellik değildir. Kozmetik ürünleri kullanmak ve gündemde olan artistlere benzemeye çalışmak, güzel olmak için yeter şart olarak sunulur. Giyinmesini öğrenmek, ancak sinemalardan, mecmualardan faydalanmasını bilmekle mümkündür. Fransız kadınların iyi giyinmesinin sebebi olarak Fransız mecmuaları gösterilir.70

Çok partili dönemde kapitalizmin gelişmesiyle birlikte sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel düzeylerde ilişkiler, davranışlar ve tutumlar değişmeye, önceleri tabu olarak kabul edilen kavramlar yıkılmaya başlar. Haberlerde, yazılarda, fotoğraflarda cinsellik temaları artar. Aile kavramı henüz saldırıya uğramaz, ancak daha esnek bir bakış açısı okura verilir. Aile dışı cinsel ilişkiler, gayri meşru çocuklar, yasak aşklar, cinsel sapkınlıklar haberlere konu olur.71