ISKAT-I SALAT (DEVİR) YAPMAKTA ÖLÇÜ

Fıkıh kitaplarında "ıskât-ı salât" ismiyle zikredilen muamele: Na-maz kılmakla mükellef bulunan bir müslümanın, imâ ile olsun kılmaya kudreti varken edâ etmediği namazları kaza da etmeden ömrü son bu-lursa, bunların ıskatı için vasiyyette bulunması lâzımdır (1).

Kazaya kalmış her gün için beş vakit farz namaz ile vitir namazının -ki altı namaz olmaktadır- affedilmesi ümidi ile yapılan tasadduk muamelesine "Iskât-ı salât" denilmektedir. Bu namazların uhrevî mesuliyetinden kurtulma ümidi ile vasiyyet edilmesi gerekir (2).

Bedenî bir ibadet olan namazda vekalet câiz olmaz. Fakat tasadduk edilebilir. Bir şahsın orucunu başka bir ferdin tutamıyacağı ve namazını da kılamıyacağı, bir hadis-i şerifte ifade edilirken onun adına sadaka verilebileceği tasrih ve tavsiye olunmaktadır (3).

Oruç tutmaktan âciz bulunan pir-i fâni için fidye verilmesini dikkate alan fıkıh ilmi bilginleri, ibadet bahsinde ihtiyatla amel etmeyi dikkate alarak, fidye-i salâtın "inşâallah" kaydiyle fayda vereceğine işaret etmişlerdir (4). Şayet dağıtılan bu sadaka bunların telafisine faydalı olmazsa, vefat eden kimse sadaka sevabına nail olur (5).

Fidye-i salât için vasiyyetin geçerli olması, ıskât-ı salâtın meşrûiyetini göstermektedir. Cenaze velisinin kendi parası ile "ıskât-ı salât" yaptırması yeterli ve câiz olursa da vefat eden kimsenin vasiyyet etmesi daha uygundur (6).
Meselenin mahiyetine vakıf bulunmayan bazı kimseler, "Iskâtı salâtı İmam Birgivî uydurmuştur" gibi yanlış beyanlarda bulunmaktadırlar. Halbuki İmam Muhammed, "Ziyâdat" adlı eserinde bu meseleyi ele almış ve "Fidyei salât" inşâallah kifayet eder" demiştir (7). Fidye-i salât, fukahânnın istihsânı ile oruç gibi kabul edilmiş bulunmaktadır (8). Zira her ikisi de bedeni bir ibadettir. Pîri fanilik ile gelen acizlik, fidye-i savmın cevazına mesnet teşkil etmektedir. Beşeri takat ölüm hadisesi ile tamamen zâyi olmaktadır. Bu sebeple fidyei salâtın da kabul olu-nacağı Allah Teâlâ'nın fazlu kereminden ümit olunmaktadır (9).

Şayet vefat eden kimsenin vasiyyeti yoksa, vârislerini ıskâtı salât yapmaya zorlamamalıdır. Hele bunlar fakir iseler ve mirasçılar arasında yetim de varsa bu hususta daha dikkatli hareket edilmelidir. Kendiliklerinden yapma arzusu gösterirler ise, yetimin hissesine düşecek mirastan bir şey alınmaması kaydiyle diğer vârislerin yapmasına engel olunmamalı ve meyyit için faydalı olacağı unutulmamalıdır.

(1) Nimelü'l-İsiâm (kitabüssalât), sh. 447.
(2) Büyük İslâm İlmihâli, namazla ilgili bölüm, madde 475.
(3) Bakınız: Merakıl-felâh sh. 133; Nimetü'l-İslâm, sh. 447.
(4) İbni Âbidin, c. 1, sh. 686.
(5) Nimetü'l-İslâm, sh. 448.
(6) Merâkı-felâh, sh. 133.
(7) Büyük İslâm İlmihâli madde: 486.
(8) Merâkıl-felâh, sh. 133.
(9) Büyük İslâm İlmihâli madde: 486.