53 yorum 2. sayfa

Birinin imanina vesile olabilmek ihtimaliyle Harama girilirmi?

Oncelikle Cenab-i Hak dan hepimizi istikametli hizmetlerde istihdam etmesini niyaz ederim. Yukardaki izahinizda " Bende bizde tasvip etmiyoruz. Öyle ki ayetle sabit olan bir hususta karşı gelinemez elbette.Birilerinin imanına vesile olmak tercih edilmelidir buna.Kimsenin koşa zıplaya başını açtığı yok." diyorsunuz. Bu hususda asagidaki 6 soruma da cevap vermenizi isterim.

1-Bu meseledeki fetvayi nasil aldiniz? Yani BIR KIMSENIN IMANINA VESILE olabilmek icin HARAMa a girilebilir mi?

2-Bu hususda kendi akil ve mantik silsenizden ziyade FIKIH alimlerinden delil getirebilirmisiniz?

3-Baskalarinin imanina vesile olabiliriz mulahazasiyle -vede neticenin husulude meskuk oldugu halde - HARAM bir yola girilebilirmi? Yani gayr-i meşru bir tarik ile hak maksada gidilirmi? Risale-i Nurda "Gayr-i Meşru Tarîk, Ziddi- Maksuda Gider. (Sözler - 709)" demiyormu?

4-Baskalarinin imanina HARAM lara girmeden de vesile olunamazmi? Imani muhtac kimselere FARZ lari terketmeden ulasabilme yolu yok mu?


5-"Alem-i Islâmiyetin en acib harbi olan Bedir Harbi'nde namaz vaktinde cemaatten hissesiz kalmamak için, düsmanin hücumu ile beraber cemaatle namaz kilmak terkedilmemis. (Emirdag Lahikasi-II)" Ve madem cemaat hayri da sünnet oldugu halde, o sünnete riayet etmeyi en dehsetli anlarda terketmeyen -sizinde devamli ornek verdiginiz Sahabe efendilerimiz- Acaba TESETTUR gibi cok ehemmiyetli bâki bir mes'ele-i imaniye hususunda ayni şekilde mi yaparlardi?


6-Risale-i Nur da "Şeair, âdeta hukuk-u umumiye nev'inden cem'iyete ait bir ubudiyettir. Birisinin yapmasiyla o cem'iyet umumen istifade ettigi gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes'ul olur. Nafile nev'inden de olsa, Şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir."
dedigi halde ve de bu zamanin en ehemmiyetli ŞEAIR lerinden,
bin üçyüz elli senede ve her asirda üçyüz elli milyon insanlarin hayat-i içtimaiyesinde en kudsî ve hakikî ve hakikatli bir düstur-u Ilahî olan TESETTUR meselesinde,
üçyüz elli bin tefsirin tasdiklerine ve ittifaklarina ve bin üçyüz elli sene zarfinda geçmiş ecdadimizin itikadlarina fiilen muhalefet ederek terkeden vicdani varsa en azindan yapdigi azim hatanin farkina varamiyacakmidir?

19.03.2008 - rnk

rnk rumuzlu müslüman kardeşim...

Kelime oyunları yapmayacağım...Doğrudan konuya gireceğim...Lütfen internetten arama motorundan Fethullah Gülen'in "fürüat" yazısını okuyabilirmisiniz...Daha doğrusu o bir konuşmaydı...Sonradan yazıya dönüştürüldü...O yazıyı okuyun sonra yazışırız inşallah...Saygılarımla...

20.03.2008 - muharremkarakaya83

cevaplarini buraya yazarsaniz herkes istifade eder insaallah

Dediginiz yaziya biraz bakdim ama bulamadim.

Ama zaten cevabimda
"Öyle ki ayetle sabit olan bir hususta karşı gelinemez elbette.Birilerinin imanına vesile olmak tercih edilmelidir buna" diyen Suvari arkadasdan bu hukmu nasil cikardigina dair 6 soru sordum.

Eger bahsetdiginiz yazida bu sorulara cevap varsa cevaplarini buraya yazarsaniz herkes istifade eder insaallah.

21.03.2008 - rnk

Suvari bana hakikat anlat masal değil.

Nalsız atıyla Işık Suvariliği yapan suvari bey ben sizden fıkhi ölçüler dahilinde cevaplar istiyorum siz bana kalkmış masal anlatıyorsunuz,gazetenizin masalları ile büyüdüğünüz için ,magazin sayfaları ile büyüdüğünüz için normaldir,bol gözyaşlı masallarla biz büyümediğimiz için kolay kolay masallara kanmıyoruz.bana açık ve kesin olarak hüküm ver,dar ölü madum kuvveyi kariyandan tevil kılıflı masallar anlatma.Bu masallara cahil avam kanabilir ama burada kanacak çok az adam var. masal yaşım geçti . sizin yazdığınızın on katını yazacak cevabım var. ama yazmıyorum. Sözü size üstat hazretleri ve Hz Ali namına risalei nur söylesin..bu yazı sizin risalei nur talabelğinde nerede olduğunuzu göstermek ve osmanlıca denilen islam hurufunu nasıl ehemmiyetsiz gördüğünüzü göstermek içindir.Hz Alinin ihtarını sizin gibi gafillere hatırlatmak içindir.

İşte bu gibi netice içindir ki; Risâle-i Nûr şakirdleri, hizmet-i nuriyeyi velâyet makamına tercih eder; keşf ü keramatı aramaz; ve âhiret meyvelerini dünyada koparmaya çalışmaz; ve vazife-i İlahiye olan muvaffakıyet ve halka kabul ettirmek ve revaç vermek ve galebe ettirmek ve müstehak oldukları şân ü şeref ve ezvak ve inâyetlere mazhar etmek gibi kendi vazifelerinin haricinde bulunan şeylere karışmaz ve harekâtını onlara bina etmezler. Hâlisen, muhlisen çalışşırlar,«Vazifemiz hizmettir. O yeter» derler. (Kastamonu Lahikası) tavize müsaade yok.
RİSALEİ NURLARA KALEMLE HİZMET

Evet bu şirket-i manevîyeye dahil olmanın şartlarının neler olduğunu yine Risâle-i nûrlardan öğrenelim:
“Birincisi: Risâle-i Nûr’a intisab eden zâtın en ehemmiyetli vazifessi,onu yazmak veya yazdırmaktır ve intişarına yardım etmektir. Onu yazan veya yazdıran, Risâle-i Nûr talebesi ünvanını (ismini) alır. Ve o ünvan altında, her yirmi dört saatte benim lisanımla belki yüz defa, bazen daha ziyade hayırlı duâlarımda ve manevî kazançlarımda hissedar olmakla beraber; benim gibi duâ eden kıymetdar binler kardeşlerin ve Risâle-i Nûr talebelerinin duâlarına ve kazançlarına dahi hissedar olur.” (Kastamonu Lahikası
Risâle-i Nûru yazmanın beş türlü dünyevi faydası vardır:
1- Rızıkta bereket.
2- Kalbde rahat ve sürur.
3- Maişette sühûlet.
4- İşlerinde muvaffakıyet.
5- Talebelik faziletini almakla, bütün Risâle-i Nûr talebelerinin has duâlarına hissedar olmaktır.” (Kastamonu Lahikası)
Bu cümlenin ifade ettiği gibi Risâle-i Nûru yazan şüphesiz talebelik faziletini kazanarak bütün Risâle-i Nûr talebelerinin has duâlarına hissedar oluyor.
“Kalemle (yazarak) Nurlara hizmet ve sadakatla talebesi olmanın
iki mühim neticesi vardır:
1- Âyât-ı Kur’âniyenin işaratıyla, imanla kabre girmektir.
2- Bütün şakirdlerin manevî kazançlarına,Nur dairesindeki şirket-i manevîye sırrıyla, umum onların hasenatlarına hissedar olmaktır.
Hem bu talebesizlik zamanında,melaikelerin hürmetine mazhar olan talebe-i ulûm-ı diniye sınnıfına dâhil olup âlem-i berzahta -talii varsa, tam muvaffak olmuşsa-
Hâfız Ali ve «Meyve»de bahsi geçen meşhur talebe gibi; şüheda hayatına mazhar olmaktır.” (Emirdağ Lahikası)
Bu izahta da görüldüğü gibi anlatılan kazanç, başta kalemle Risâle-i Nûrları yazarak hizmet etmek ve sadakatle talebesi olmak ile ancak kazanılıyor. Demek bu iki şart ihmal edilmemelidir.

KANAAT SIRRI

Yanlış bir yorum yapmamak için, Risâle-i Nûr’da geçen şu ifadeye dikkkat
etmemiz lazım: “Hazret-i İmam Ali Radıyallahü Anh huruf-ı ecnebiyi
İslâmlar içinde kabul ettirmek hadisesi ile ulemaü’s-su’un (kötü alimlerin) bid’alara yardımlarından teessüfle bahsedip o iki hadise ortasında irşadkârane bazılarından bahsediyor ki, o Sekine olan İsm-i Âzam ile ecnebi hurufuna karşı mukabele ediyor. Ve hem ulemaü’s-su’a karşı muhalefet ediyor.
İşte bu zamanda o âdemler Risâle- i Nûr şakirdleri ve naşirleri oldukları şüphesizdir. Çünki onlardır ki hatt-ı Kur’ân’ı muhafaza ediyorlar ve bid’akâr bir kısım ulemalara karşı mukavemet ediyorlar.” (18.Lem’a)
“Hem madem ben sizlere kanaat ettim ve ediyorum, başkalara bakmıyorum, meşgul olmuyorum. Siz dahi Risâle-i Nûr’a kanaat etmeniz lâzımdır, belki bu zamanda elzemdir.
Hem şimdilik bazı ülemanın yeni eserlerinde meslek ve meşreb ayrı ve bid’atlara müsaid gittiği için, Risâle-i Nûr zındıkaya karşı hakaik-i imaniyeyi muhafazaya
çalışması gibi, bid’ata karşı da huruf ve hatt-ı Kur’ân’ı muhafaza etmek bir vazifesi iken…” (KastamonuLahikası)

BİD’AT HAK OLMAZ!

Bazı kişilerin “Kur’an hattı ile yazmak bir meşrebtir” demelerine mukabbil,
Bediüzzaman Hazretleri Risâle-i Nûr’un bir vazifesi de bid’ata karşı huruf ve hatt-ı Kur’anı muhafaza etmek olduğunu belirterek bu görüşün doğru olmadığını beyan etmektedir. Bazıları da “Kur’an harfleriyle hizmet ‘ehaktır’(daha haktır) diğer hurufat ile hizmet ise ‘haktır’. Hakta ittifak ehakta (daha hak olanda) ihtilaf olduğundan hakk ehaktan ehak olur.”diyorlar. Hâlbuki yukarıda Bediüzzaman Hazretleri latin harflerinin bid’at olduğunu ifade ediyor. Bid’at olan birşşeye nasıl hak denilebilir?
Hem bilindiği gibi bu zamanda memleketimizde kitapları tedkik ve tashih eden umumun kabul ettiği bir heyy’et bulunmadığından önüne gelen, din namına kitap yazıp piyasaya sürüyor. Doğrusu yanlışı tesbit edilmediğinden nur talebelerinin, yetişinceye
kadar, i’tikadları bozulmaması için rastgele eser okumalarına müsaade edilmiyor.
Bütün ülemanın tasdikiyle ehl-i sünnete göre sıhhati kabul edilen Risâle-i Nûrlara kanaat etmeleri isteniyor.
“Bid’a ile amel eden, kalben tarafdar olmamak şartıyla dost olabilir.” (Kastammonu
Lahikası, 163)
TALEBE, KARDEŞ, DOST
“[Onuncu Mes’ele] Ziyaretçilere aid bazı dostlar tarafından ihtar ile, bir düstur izah edilmek istenilmiştir. Onun için yazıl mıştır.
Malûm olsun ki: Bizi ziyaret eden, ya hayat-ı dünyeviye cihetinde gelir; o kapı kapalıdır. Veya hayat-ı uhreviye cihetinde mânevîgelir. O cihette iki kapı var: Ya şahsımı mübarek ve makam sahibi zannedip gelir. O kapı dahi kapalıdır. Çünki ben kendimi beğenmiyorum, beni beğenenleri de beğenmmiyorum.
Cenâb-ı Hakk’a çok şükür, beni kendime beğendirmemiş. İkinci cihet, sırf Kur’ân-ı Hakîm’in dellâlı olduğum cihetlledir.
Bu kapıdan girenleri, alerre’si vel’ayn (baş göz üstüne) kabul ediyorum.
Onlar da üç tarzda olur: Ya dost olur, ya kardeş olur, ya talebe olur. Dostun hasssası
ve şartı budur ki: Kat’iyen, Sözler’e ve envâr-ı Kur’âniyeye dair olan hizmetimize ciddî tarafdar olsun; ve haksızlığa ve bid’aalara ve dalalete kalben tarafdar olmasın, kendine de istifadeye çalışsın.
Kardeşin hassası ve şartı şudur ki: Hakikî olarak Sözler’in neşrine ciddî çalışmakla beraber, beş farz namazını eda etmek, yedi kebairi işlememektir.
Talebeliğin hâssası ve şartı şudur ki: Sözler’i kendi malı ve te’lifi gibi hissedip sahib çıksın ve en mühim vazife-i hayatiyesini,onun neşir ve hizmeti bilsin.(Mektûbât, 141)
Evet her ne kadar kardeş ve talebe için bid’aya taraftar olmamak şartını getirmiyorsa
da onlar için böyle bir şart yoktur denilemez. Çünkü dost için geçerli olan şartlar kardeş için de geçerlidir.
Dost ve kardeş için geçerli olan şartlar ise talebe için de geçerlidir. Dost için bile kabul edilmeyen bir şey kardeş ve talebe için kabul edilebilir mi? Hem talebe, talebe olduğu gibi aynı zamanda kardeş ve dost olur. Kardeş ise kardeş olduğu gibi aynı zamanda dosttur. Bu hususta tekellüflü yorumlara kaçmak yanlış olur.
OKUMAK, DİNLEMEK, YAZMAK
“Her bir âdem eğer hanesinde dört-beş çoluk çocuğu bulunsa kendi hanesini bir küçük Medrese-iNuriyeye çevirsin. Eğer yoksa, yalnız ise, çok alâkadar komşularrından
üç-dört zât birleşsin ve bu heyet bulundukları haneyi küçük bir Medrese-i Nuriye ittihaz etsin. Hiç olmazsa işleri ve vazifeleri olmadığı vakitlerde, beş-on dakika dahi olsa Risâle-i Nûr’u okumak veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir mikdar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevablarına ve şereflerine mazhar oldukları gibi, İhlas Risâlesi’nde yazılan beş nevi ibâdete de mazhar olurlar. Hakikî ilim talebeleri gibi, onların maişetlerini temin hususundaki âdi muameleleri de bir nevi ibâddethükmüne geçebilir diye kalbe ihtar edildi. Ben de kardeşlerime beyan ediyorum.” (Emirdağ Lahikkası,c. 2, 276)
Bediüzzaman Hazretleri “beş-on MESELESİ dakika dahi olsa Risâle-i Nûr’u okumak
veya dinlemek veya yazmak cihetiyle bir mikdar meşgul olsalar, hakikî talebe-i ulûmun sevablarına ve şereflerine mazhar oldukları …” cümlesini bazıları yanlış yorumluyor. Sanki üstad bu ifade ile okumak, yazmak veya dinlemekten yalnız birisini kastediyormuş
gibi yorumluyorlar. Halbuki beş-on dakikalık boş vakitte biraraya gelirken bu üç vazifeden hangisini yapmak mümkün ise o yapılsın demektir. Aynı kişi bazen yazar bazen okur bazen de dinleyebilir demektir. Yukarıda bahsi geçen “İhlas Risâlesi’nde yazılan beş nevi ibâdete de mazhar olurlar.” cümlesinde ifade edilen meseleyi aynen buraya alıyoruz:
“[Bir kısım Kardeşlerime hususî bir mektubdur.](acaba bu husisilik kime aittir.?
Yazıda usanan ve ibâdet ayları olan şuhur-ı selâsede sair evradı, beş cihetle ibâdet sayılan Risâle-i Nûr yazısına tercih
eden Kardeşlerime iki hadîs-i şerifin bir nüktesini söyleyeceğim. (…)
Bu kıymetli mektubda Üstadımızın işaret ettiği beş nevi ibâdetin izahını
kendilerinden taleb ettik. Aldığımız izah şöyledir.
1 - En mühim bir mücahhede olan ehl-i dalalete karşı manen mücahede etmek.2 - Üstadına neşr-i hakîkat cihetinde yardım suretiyle hizmetetmek. 3 - Müslümanlara iman cihhetinde
hizmet etmek. 4 - Kalemle ilmi tahsil etmek.5 - Bazan bir saati bir sene ibâdet hükmüne geçen tefekkürî olan ibâdeti yapmaktır.” (Lem’alar, 175)
İşte bu hakîkat dahi yoruma ihtiyaç bırakmadan Bediüzzaman Hazretlerinin o ifadeleriyle neyi kastettiğini açıkca gösteriyor.
Yanlış anlaşılmasın bütün bu izahlar birilerini daire haricine atmak için gösterilen
bir gayret değildir. Hem böyle bir davranış Risâle-i Nûr’un mesleğine zıttır. Bir zamanlar Cuma vaazında hocaefendi cemaate vaaz ederken Cennettin bütün kapılarını kapatarak, cehennemin de bütün kapılarını sonuna kadar açarak “kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız.müjdeleyiniz, nefret ettirmeyiniz.” Hakîkatlerine muhalif olarak cemaati cehennemle tehdid ediyormuş. Cuma namazından çıktıktan sonra namazda bulunan başka bir hocaefendi “hocam herkesi cehenneme gönderiyorsun. Eğer Allah rahmetiyle cemaati affedip mânevî cennetine koyarsa sizin bu dedikleriniz size kalır.”diye söylemiş. Biz de Allah’ıın
rahmetinden diliyoruz ki, Rabbim bütün mü’minleri Risâle-i Nûr talebesi olarak cennetine koysun. Bu dediklerimiz de bize kalsın. Hem bilinsin ki asıl gayemiz bu hizmetin ölçülerini dusturlarını bilmek ve yaşamak ve Allah rızası için başkasına da göstermek ve şirket-i ma’neviyeye dahil olmak için gereken şartlarına riayet etmektir. Risâle-i Nûrr’un bir esası kabul edilen şefkatin neticesi olan Bediüzzaman Hazretlerinin şu cümlelerine birlikte kulak verelim:
“Ben cemiyetin iman selâmeti yolunda âhiretimi de feda ettim. Gözümde ne Cennet sevdası var, ne Cehennem korkusu. Cemiyetin, yirmi beş milyon Türk cemiyetinin imanı namına bir Said değil, bin Said feda olsun. Kur’ânımız yeryüzünde cemaatsiz kalırsa Cenneti de istemem; orası da bana zindan olur. Milletimizin imanını selâmette görürsem, Cehennemin alevleri içinde yanmağa razıyım. Çünkü vücudum yanarken, gönlüm gül, gülistan olur.” Rabbimiz bizlere ve bütün kardeşlerimize bu fedakârlığı azami derecede ihsan eylesin. Âmin.
Burada, uzun olmaması için, Risâlle-i Nûr’un muhtelif yerlerinden paragraflar aldık. Bu yazıyı okuyan kardeşlerden ricamız, bizzat o kaynakları okumalarıdır.
RİSALAİ NURLARI LATİNCESİNDEN OKUMADA ZARURET
“Risâle-i Nûr’un bir vazifesi; huruf-ı Kur’âniyeyi muhafaza olduğundan, yeni hurufa zarûret derecesinde inşâallah müsaade olur.” (Kastamonu Lahikası, 137)
Zarûret meselesinin ne olduğunu yine Bediüzzaman Hazretlerinden dinleyelim: “Evet hayat-ı dünyeviyenin muhafazası için zarûret derecesinde olmak şartıyla, bazı umûr-ı uhreviyeye muvakkatten tercih edilmesine ruhsat-ı şer’iye var. Fakat yalnız bir ihtiyaca binaeen,
helâkete sebebiyet vermeyen bir zarara göre tercih edilmez, ruhsat yoktur. Halbuki bu asır, o damar-ı insanîyi o derece şırınga etmiş ki; küçük bir ihtiyaç ve âdi bir zarar-ı dünyevî yüzünden elmas gibi umûr-ı diniyeyi terkeder.” (Kastamonu lahikası
Üstad’ın da ifade ettiği gibi ancak helâket zarûret sayılıyor. İçtihad Rissâlesi’nde
de ve dört mezhebin fıkıh kitaplarında da zarûret bu şekilde izah ediliyor. Mesela ölüm tehlikesi geçiren bir şahıs ölmeyecek kadar, haramdan yiyebilir. Daha sonra hellali
bulma imkanına sahip olduğu halde o haramı yemeye devam edemez. O şahıs için zarûret bitmiş sayılır.
Aynen öyle de Kur’an yazısını bilmeyen ve öğrenme imkanına da sahip olmayan insanlarımız, o imkanı bulup öğreninceye kadar diğer yazılardan istifade edebilir. Bu onlar için bir zarûrettir. Öğrenme imkanını Bulduğu ve Risâle-i Nûrları da anladığı halde zarûret diyerek o yazıyı esas yapıp meslek haline getiremez.Bu kişiler için ruhsat-ı şer’iyye yoktur.










Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

11.01.2008 - tahkik

Yapmaz ama isterler.Bu mantık nedir?

"Nalsız atıyla Işık Suvariliği"
Dediğim gibi yılışık bir tavrınız var.hiç hoş değil.Hakaretamiz.

Size tevil kabilinden birşeyler anlatmıyorum.Hakikat istiyorsun benden, ben Eyüp Sultan'ın istanbul önlerine gelişini anlatıyorum.Yoksa gelmedi mi?Sahabe mezarlarından bahsediyorum.Yoksa orda yatan sıradan insanlar mı?Bunlar hakikat değil mi? Daha ne bekliyorsun?

Sıradan insanların bile Allah dostu olacağından bahsediyorum.Camii imamlarının bile.Kin ve çekememezliğiniz gözlerinizi kör etmiş.Hatta size cennete giden merdiven verseler sırf "onlar yaptı" diye gelmezsiniz bile.İçinizdeki kinin boyutu bu boyutta kardeşim.Sana kızmıyorum,ne diyeyim.Rabbim size ve bana istikamet versin.Rızasına muvafık ameller işletsin.amin

Osmanlıca huruftan bahsediyorsun.Ecnebi huruf bida diyorsun Tahkik.Verdiğin bütün paragraflar Latin harflerinden oluşuyor.Hani nerde Osmanlıca?Eminim evinde de Latin huruftan okuyorsundur.Kime ne anlatıyorsun?Evvela kendiniz yapınız sonra bizden isteyiniz.

Kel başa şimşir tarak misali.Yapmaz ama isterler.Bu mantık nedir?

sorularının cevabını almışsındır umarım.

11.01.2008 - Suvari

Hiç tasanlanmayın Tahkik bey.

Tahkik bey,
Siz hiç meraklanmayın,ümitvar olun.Kapımızın önündeki komşularımıza gidiyoruz,onlara iman ve Kur'an hakikatlerini anlatıyoruz.Sizin o öve öve bitiremediğiniz medreselerinize getiremediğiniz/getiremeyeceğiniz,hayatında saygı,edep,hürmet,selamlaşma adına bir kare görüntü bulunmayan,namaz,ezan,kitap bilmeyen,bunları hiç duymamış-görmemiş kulağı küpeli,göbeği açık gençlerimizi bizler evlerimizde ağırlıyor,halimizle örnek olmaya çalışıyoruz.Dershaneler,yurtlar,pansiyonlar,evler açılıyor.Allah birlerini bin etsin.Amin.Bunları sizin başarmanız mümkün değil.Zira medenilere galebe ikna iledir,icbar ile değil.Sizde bu ufuk olmadığı için başaramazsınız.Hiç tasalanmayın Tahkik bey yurt içinde de,yurt dışında da hizmetler tüm hızıyla gidiyor.Yurt dışı safsatalarınızı bir kenara bırakın.Herkes kimin ne yaptığını gayet açık ve net olarak görüyor.Samimi olarak kimsenin bir taviz verdiği falanda yok.Gül bitirmek için toprak olmak gerek.Taki gelecekteki gençlerimiz aynı sıkıntıları çekmesinler.Tarihte hiçbir medeniyet veya düşünce sıkıntı çekmeden kabul görmemiştir.Yaklaşık 50 yıldır sıkıntı çekiyoruz.Siz veyahutta ben güzel günleri göremeyiz belki.Rabbim görmeyi nasip etsin.Kalbi dini ilimlerle mücehhez,kafası fen ilimleri donanımlı gençlerimizin her tarafta boy göstermesi yakındır.Ümitvar olunuz.İstikbal yakındır.

Altınız kuru keyfiniz yerinde.Klavyeden ağdalı kelimeler kullanmak kolay.Sırf 3-5 talebeye daha iman ve Kuran adına birşeyler anlatalım diye okul önlerinde,internet kafelerde,sokakta talebe aradınız mı?Zamanın ve teknolojinin çılgınlığına,hoyratlığına,cazibedarlığına rağmen çocukların kalbi yumuşasın diye,bir gün önceden oralarda cevşen okudunuz mu?Sanmam.Zira medresenize gelecek öğrencileri bekliyordunuz o aralar belkide.Gelmezler kardeş,boşuna bekleme.Çağımız öyle bir çağ ki,meydana çıkıp savaşacaksınız,mücedele edeceksiniz.İnandığınız,iman ettiğiniz hakikatlerin savaşını vereceksiniz.Oturup talebe beklemeyin oralarda.

Son olarakta yazarken de insaflı yazın.Kabul etmeyebilir veyahutta hazzetmeyebilirsiniz.Ama çağın ruhunu iyi okumanızı tavsiye ederim.Beğenmediğiniz o kutuplarda yaşayan ve orada şehit düşen insanlamızın ruhu incinir.Mesul olursunuz.

07.01.2008 - Suvari

Suvari bey tasam Şu ki Nalsız atlar fazla yol katetmez.

Kardeş benim tek tasam sizlerin açtığı zararlı çığırları,nasıl düzelteceğiz,yozlaştırdığınız örtüyü,cihadı nasıl düzelteceğiz.Tasam şu ki ışık suvarileri nalsız atlarla bir yerlere koşuşturuyorlar,
Kardeş Gerçekler ne kadar acıdır değil mi acıtıyor hemen bir yerlerinizi,nasıl da zorunuza gidiyor değil mi.hatadan münezzeh,kusurdan müberra görmemi istiyorsunuz değil mi sizler gibi ulu yüce büyüğünüzü,ve hizmetiniz Bediüzzamanın farz dediği tesettüre füruat diyen adamlara saygı mı bekliyorsunuz,Bediüzzaman gidip ordodoks kilisesine papazlarına peygamberi ispat ederken ,Bediüzzamanın aksine yüce büyüğünüz gidip papaların elini öpüp özür beyan edip müslümanları suçlayan,onların yüce misyonlarına yardımcı olanlara karşı ne bekliyorsunuz ,Bediüzzamana muhalif gidenlere benden saygımı bekliyorsunuz,

Bende nurcuyum ama hain nurculardan değilim,başkalarının maşası olan nurculardan değilim,yahudi hahamları ile ,kafir papazlarla el ele kol kola gezen nurculardan değilim,emirleri semadan değil kuran ve sünnetten alan nurculardanım,şahıslara değil şahsı maneviye tutunan nurculardanım,şahıslara tapan her sözünü hikmetle karşılayan nurculardan değilim,yığınlar toplayan nurculardan değilim,amelinde rızayı ilahiyi gözetip,o razı olduktan sonra bütün dünya bile küsse ehemmiyet vermeyen nurculardanım.Allahı küstürüp milleti razı eden,hristiyanları razı eden nurculardan değilim.talebelerini rüyalarla,hurafelerle aldatan nurculardan değilim,sarığıyla,yaşantısı ile,Bediüzzamana benzemeye çalışan nurculardanım yüzlerce prof talebesi olduğu halde kendini kamera önlerinde,fotalarda poz verme ihtiyacı olmayan,sarığını başıyla çıkaracak olan,devletin parasıyla değil kendi emeğiyle geçinen,münzevi bir hayat yaşayan,kafirleri cennete koymayan,onları sıratlardan geçirmeyen,rüyalarla insanları uyutmayan,kuran ve sünnet dışına zerre kadar çıkmayan kendini vazifeli görmeyen,talebe gören,bediüzzamanın yanında dizinin dibinde yetişmiş,manevi mirasçısı olmuş,bir hocanın talebesiyim.hizmetinin ismi şahısla değil hizmetle anılan bir nurcuyum,talebelerinin akıllarını kalplerini duygularını masallarla esir almamış,onları masallarıyla uyutmamış insanlara tabi olan bir nurcuyum,
İslamı anlatacağım diye top sakal bırakan,keçi sakalı bırakan,maskaralaşan nurculardan değilim,hizmet diye tebliğ diye sarığını gizleyen nurculardan değilim,tebliğ diye her türlü şekle giren islamın izzetini maskaralaştıran nurculardan değilim,Allahın bana vazife kıldığı işleri yaparım,vazife kılmadığı işlere girmem,sizler yığınlar toplamak ile hizmet ettiğinizi zan ediyorsunuz,eğer gerçek manada iman ve kuran hizmeti ediyorsanız niye talebeleriniz ve size gelenler sorularına cevap bulamadan bizlere geliyorlar,çünkü sizde sadece yığın var adam olsunda ne olursa olsun,mantığı var,bir davada haklılık o dava edenlerin sayısına göre değil davasını ispat edene göre haklılık kazanır.korkmayın bizim medreselerimizde yetişen bir talebe sizin yüz talebenize değer bunu tarih ve vicdanlar bilirler,sizlerin başardığı şeyler sadece yığınlardır,islamı Kuranı yüzeysel yaşayan yığınlardır.sosyal ve içtimai hayatta kaybolup gitmeyen insanlar yetiştiriyoruz,risalei nurların çizgisini kuran ve sünnetin çizgisini saptırmayan talebe yetiştiriyoruz,Allahın vazifesini üzerine almayan talebeler yetiştiriyoruz,korkmayın siz insanların ardında koşarken maddi cihette bir adam kazanayım her türlü maskaralığa girerken,bayanlarınız zaten tesettürle alakası olmayan kıyafetlerle gezip Allah hesabına din namına başını açarken ,bizim bacılarımıza Allah Amerikadan avrupadan türkiyenin her yerinden helal dairesinde islama imana hizmet edecek bayanları gönderiyor.Allaha şükür medreselerimiz ağzına kadar dolu,bacılarımız çarşafla hizmet edildiğini herkese gösteriyor ve ispat ediyorlar,yanı başındaki örtüsüzü bırakıp bilmem nerelere gitmiyorlar,önce buradakine iman Kuran simitlerini atıp kurtarmaya çalışıyorlar,

Peygamber Efendimiz başka ülkelere tebliğciler gönderdiği zaman medinede bir İslam devleti vardı,herkes şeriata tabiydi,herkes örtülüydü,herkes namaz kılıyordu,her kes mümindi,herkes Kuranın ve imanın hakikatlerini biliyordu,şimdi bu ülkede herkes islamı biliyor mu,herkes örtülümü,herkes şeriati biliyor mu ve kabul ediyor mu,herkes namaz kılıyor mu,herkes kuran ve sünnete sarılmış mı ki buralardaki insanların imanlarını bırakmış tebliğ gitmezse bile mesul olmayacak insanlarla uğraşıyorsunuz.hangi akla hizmet ediyorsunuz,

Kalbi dini ilimlerle mücehhez,kafası fen ilimleri donanımlı gençlerimizin her tarafta boy göstermesi yakındır dediğiniz talebeyi maalesef yetiştiren sizler değilsiniz.istikbal islamın olacaksa bunda sizin hisseniz yüzde 10 geçmez,çünkü getirmek için uğraştığınız islamla ne giyim olarak nede hal ve hareket olarak pek fazla ilginiz yok,çünkü şu sözünüzle şeari islamiye ile dalga geçip küçümsüyorsunuz,medenilere galab çalmak ikna ile derken aslında şunu ima ediyorsunuz,islamın değerlerini istihfaf ediyorsunuz,güya çarşafı sarığı İslam yazısını çağdışı olarak göstermeye çalışıyor kızlarınınızın renkli renkli cazibedar başörtülerini,çeyrek giyimlerini,erkeklerin keçi sakallarını,jöleli saçlarını,hippi giyimlerini,modern göstermeye çalışıyorsunuz,unutmayın Bediüzzaman hazretleri sarığı ve o giyimiyle hizmet etti,çünkü bilirdiki peygamber ve sahabi efendilerimiz böyle giyiniyorlardı, zaman ve mekana bağlı değildi İslam,İslam zamana ve mekana tabi değil zaman ve mekan islama tabiydi.bu küçümser tavrınızla medreseleri kötüleyen tavrınızla and olsun ki dalalate azimeye,cinayeti azimeye giriyorsunuz farkında değilsiniz,çünkü şeairi islamiyeden olan sarık ca çarşafı küçümseyip hafife alıyorsunuz,
korkmayın sizin jöleli saçınızdan,başı açık kızlarınızdan daha çok hizmet ediyor bizim sarıklarımız ve çarşaflarımız, korkmayın büyük bedelleri sizler değil her zaman bizim büyüklerimiz ödediler,sizin büyüklerin altı kuru keyfi yerinde Amerikalarda yaşarken bizimkiler hapishanelerdeydi,sizinkiler tedbir diye namazı örtüyü,dini terk ederken 28 şubatlarda bizimkiler taviz vermemenin sıkıntılarını çekiyorlardı,İslam buraya kadar geldiyse bu bediüzzaman hazretleri ve has talebelerinin sayesindedir.sizin gibi yığınların sayesinde değil.

ev ağabeyleriniz,ev ablalarınızın çıkınlarını buralarda döküp anlatmıyorum anlatmaya kalksam kitap olurdu,bizde hizmet uğruna soyunan kızlar ve hizmet uğruna içki içen,tedbir için oruç bozan ahmaklar divaneler yok .
Medenileri çok güzel ikna ediyoruz çünkü bizler hakiki risalei nur talebesiyiz,evlere gelenler korkacaklar diye çarşaftan taviz vermiyoruz,evlere gelenler korkacak diye sarığı terk etmiyoruz,çünkü dinin sahibi Allahtır onu yüceltmek alçatmak onun vazifesidir.risalei nurlar müşteri beklemez diyor üstat hazretleri,bizim ufkumuzda şeriat var,hilafet var,hakikat var,kuran ve sünneti hayata taşımak var,korkmayın biz ufuklara bediüzzaman hazretlerinin nazarı ile bakıyoruz,kasır nazarlarla,değil
Evet sizin bahsettiğin o fedakar talebeler hizmetinizde ancak yüzde 20 ye takabül ediyor,onların hesabına onların hakkını savunabilirsin ama ama yüzde 80 nının avukatlığını yapmak beyhude olur,bir cemaatin yüzde sekseni çürük yüzde 20 si sağlam ise o cemaat için nasıl bir kıyas yapılır,benim yüzde 20 lik kısmına diyecek bir şeyim olmaz,

Kardeş medreselerde oturup talebe beklemiyoruz oturup talebe beklediğimiz kişiler sizlerden gelenlerdir,ilim yok amel yok kuran yok diye sizden gelen talebelerdir..yada aradığı soruların cevaplarını,yada kitaplarda okuduğu islamın ruhunu,aslını sizlerde bulamayıp bize gelen talebelerdir.Hadisde vardır ki ahir zamanda bir camide 1000 kişi namaz kılacak onlardar ancak birisi makbul olacak,acaba bu yığınların yetişmesinde sizin ayınız ne kadardır ki amelleri makbul olmuyor o namaz kılanların.işte bunu anlatıyorum hizmet ediniz ama tavizsiz,yamulmadan şaşırmadan saptırmadan,ölçüyü kaçırmadan,

Eğer bizler sizin mantığınızla hareket etseydik sizin yüz katınız büyüklüğünde bir cemaate ulaşırdık,ama bizler trilyonluk bile olsa içinde haram olan paraları almayız,sadakaları kabul etmeyiz,hizmet diye milletin kanını emmeyiz,hizmet diye başları kaşları saçları ahlakları,hayaları,akılları açmayız,biz sahabenin ruhunu uyduruktan kaydırıktan taşımayız,onların yeme içme noktasındaki hassasiyetini gösteririz,tebliğdeki kuran ve sünneti yaşamadaki hassasiyetini gösteririz,biliriz ki bedir aslanları kendilerinin üç kati büyüklüğündeki ordulara ihlasla teslimiyetle galebe etmişlerdir.biliriz ki 40 kişiyle başlayan tevhid davasında bütün dünyaya meyden okuyan bir devlete ve orduya efendimiz zerre kadar taviz vermeden ulaşmıştır.biliriz ki üstat hazretleri tavizsiz yaşadığı zaman hapishanelerde bile islamı yaşatmıştır,biliriz ki tek başına bile olsan Allah fasıklarla dinini yüceltmek için bizlere yardım edecektir.biliriz ki öyle peygamber gelmiştir 1000 sene çalıştığı halde ümmetinin sayası 100 ü geçmemiştir,öyle peygamber gelmiştir hiç ümmeti olmamıştır,ama vazifesini yapmıştır.

Korkmayın kardeşler meydanı sizlere bırakmayacağız çünkü sizin kuran ve sünnete örneği olmayan ve kafanıza göre yaptığınız ve sadece maddi bir güç amacı gittiğini maneviyatı arka plana attığınız hizmetinizin insanları maddeci kafası önde giden yığınlar meydana getirmenize ,sünnetin ruhunu öldüren giyim ve tavırlarınıza inşallah müsaade etmeyeceğiz,zünkü sahabi gibi bir neslin gelmesini şartının sadece kuran ve sünnetten beslenmesi gerektiğini biliriz,sahte Mesihlerden,mücedditlerden beslenilmemesi gerektiği in biliriz.

Kardeş her şey Yahudi mantığı ile olmuyor,yani sadece mevki makamları ele geçirmekle ve maddiyatla olmuyor,hastaneler postaneler kırtasiyelerle olmuyor en mühim şart bidalarla amel etmemektir,maneviyattır,manevi fütuhatların duaların önüne bidalarla ,haramlarla sed çekmemekle olur,maddi fetihlerin ardında manevi rıza vardır,yüzlerce binlerce evleriniz yerleriniz malınız mülkünüz olsun içinde rızayı ilahi,nebevi düsturlar yoksa boş beleş yığınlardan ibaret olur bütün çabalar,

Kardeş tarihte sizin gibi islama tavizle hizmet eden bir grup gösterebilirmisiniz,haramlara bulaşarak hizmet eden bir grup gösterebilirmisiniz,Allah ve rasulunun gösterdiği mücadele yöntemi ile değildi Yahudi sabetayistlerinin çirkin yöntemini kullanarak hizmet ettiğini dava eden bir mücadele ve cihat yöntemi gösterebilirmisiniz.gösteremezsiniz çünkü yok.çünkü ancak sizler dinde yeni bidalar yöntemler tarzlar icat ettiniz.

Duydunuz mu Bediüzzaman hazretlerini dünyaya tanıtmaya çalışan bir grup türkiyeye geliyor konferans vermek için bütün cemaatlerle tariklerle görüşüyor,soruyorlar konferansa çağırıp tanışacağımız başka cemaat var mı diyorlar bazı hain gruplar bizim cemaati gizlemeye çalışıyorlar.bir kardeş tevafuk sonucu o Malezyalılarla tanışıyor ve hizmetimizin merkezine davet ediyor.misafirler büyüklerimizle görüşüyorlar.sonra dönüyorlar ve konferans veriyorlar,konuşmacının konuşmasını tercüman eden türk 3 kere duraksıyor Malezyalı konuşmacının söylediği şeyi söylemek istemiyor 3 kere ısrar edince konuşmacı tercüman söylemek zorunda kalıyor. O Malezyalının şöyledi ği neydi biliyormusunuz,Türkiyede bir çok cemaati gezdik ama bu ülkeye şeriat geleceğinden ümidimiz yoktu.taaki isparta merkezli cemaati görünce inandık ki bu ülkeye şeriat gelecektir.işte adamların ümidi bizim cemaatimizdir.bu hakikati dile getirenlerden biriside sizin oylarınızla başa getirdiğiniz Bülent ECEVİT’tir.şöyle diyordu “bu ülkede rejimi ancak şu grup yıksa yıkacak,çünkü biz sarığı kaldırdık,onlar takıyorlar,biz yazıyı kaldırdık onlar hala yaşatmaya yaymaya çalışıyorlar,biz medreseleri kapattık onlar açıyorlar,biz çarşafı kaldırdık onlar yaymaya çalışıyorlar,onlardan korkmak gerekir.demiştir.kulagınıza küpe edin.

İşte kardeşim o hainler türbanın değil,okulların değil Latincenin değil islamın en büyük şiarlarının,hakikatlerinin düşmanıdırlar,sizi severler takdir ederler çünkü sizin yaptıklarınız onlara zarar vermiyor ki,size düşman olsunlar sizden korkusunlar,bizden korktukları için sizi seviyor ve destekliyorlar,biliyorlar ki sizin İslam devleti diye bir çabanız yok,hilafet diye kaygınız yok,İslam yazısını geri getirme davanız yok,Latince olan bidayla idare ediyorsunuz,demokrasiyi seviyorsunuz,türbanı seviyorsunuz,tesettürü çok abartmaya gerek yok,daha sizi niye sevmesinler bağırlarına basmasınlar ki.

Kardeş bana laf yetiştirmekle uğraşmayın sadece hakikatleri bir adama göre şekillendirmeyin o kadar.Bugün ülkemizde bir çok alim evliya gavs var onlara hiç ilişiyormuyum.bırakında insanlara faideli olayım buradan beni çok meşgul ediyorsunuz,onlarca yazılarla davanızı çürütüyorum ama hala inatla aynı şeyleri savunuyorsunuz.Allah size akıl fikir izan basiret vicdan insaf,versin.Amin.













Şunu bilin ki dünyada sadece yüce büyüğünüz yok bütün fetvalar ve ilimler,bilgiler,kerametler,keşifler onun üzerine dönmüyor,islamın 1400 senelik birikimi üzerine dönüyor,üç tane türklüğe hizmet eden okul açmakla alim olunmuyor,üç tane kitap yazmakla alim olunmuyor,üç gözyaşı dökmekle alim olunmuyor,amerikan saraylarında yaşamakla alim olunmuyor,sadece sizin gibi küçük talebelere acıyorum benim bütün sorunum sizlerin masallarla hurafelerle aldatılmanız,islama imana aykırı görüşlere,ve davalara sevk edilmeniz.sizlere hiç bi garazım yok,kuran ve islama uygun hizmet edenlere de diyeceğim yok,ama bidalara sapıp,sünnetten sapıp hizmet edip sonrada kendini davasını hak görüp büyüklerinin yanlışlarını körü körüne tasdik edip destekleyenlere karşıyım.islama izzetle değil zilletle hizmet edenlere karşıyım,bediüzzaman kadınlar beşeri yoldan çıkardılar yuvalarına dönmeliler sözünün aksine hareket ederek kızları kadınları yuvalarından hizmet diye çıkarıp onların vakarlarını izzetlerini hayalarını yırtanlara karşıyım.
ama size ne söylesem boşuna çünkü siz ümyün bükmün ve sümyün fehüm la yerciun ayetinin hakikatini gösteriyorsunuz.
siz hidayet bayilikleri açarak o yetkiyi Allahtan almışsınız,sen yakınlarını hidayete getiremezsin,onlara ancak hidayet edici biziz.ayetine itimat etmemişsiniz,sizin vazifeniz sadece tebliğdir,hidayet edici Allahtır hakikatlerini çiğneyerek Allahın vazifesini üzerinize almışsınız.




Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

08.01.2008 - tahkik

Vasıtama saygı duyun yeter

Kardeş yazın bir hayli uzun.O yüzden bahsettiğin mevzulara ilişkin fikrimi beyan edeceğim.
Evvela sizin veya sizin gibilerden herhangi bir kimseye veya zümreye saygı göstermenizi beklemiyorum.Beğenirsin beğenmezsin bu sizin bileceğiniz iş.Kanaatin izahtan varestedir.

Amma herhangi bir şahısa veya zümreye saf edilen sözler kafirler,zındıklar,hainler,ahmaklar vs sözler olunca işin rengi değişiyor.Kimsenin bahsettiğin şahsı yücelttiği, putlaştırdığı,aziz,müberra,münezzeh kıldığı yok.Bu sizin ve kendini bilmez üç-beş şahsın vehimlerinden ibarettir.Sanırım sizin meseleyi algılayışınız kıt ve kasır.Benliğinizdeki ego öyle bir şişmiş gibi saygıyı ve hürmeti putlaştırma,yüceltme,yere göğe sığdıramama anlamışsınız.Emekli bir imam bazı teşvik edici sözler söylemiş. Fakirliğin,iftirakın,cahilliğin çözümünü sunacak önerilerde bulunmuş,açıklık getirmiş.Buna kanaat getiren hayırsever işadamları ve müteşebbisler okullar yurtlar ve evler açmışlar.Şimdi bunun neresi yüceltme,neresi putlaştırma Allah aşkına.Kimseyi açığa çıkarmak gibi niyetimde yok,avukatıda değilim.Hakikat ortada ayan beyan duruyor.Bahsettiğim kendini bilmez 3-5 kişinin hal ve hareketlerinden bunu milyonlara(yığın dediğiniz)yaymayınız.Herkeste akıl ve izan var.Kimse körü körüne bağlanmış değildir.Neye ve nereye bağlanılacağını(Allahın ipine) gayet iyi biliyoruz,farkındayız.Öyle bahsettiğiniz gibi rüyalar,hurafelerle de işimiz olmaz.

"şimdi bu ülkede herkes islamı biliyor mu,herkes örtülümü,herkes şeriati biliyor mu ve kabul ediyor mu,herkes namaz kılıyor mu,herkes kuran ve sünnete sarılmış mı ki buralardaki insanların imanlarını bırakmış tebliğ gitmezse bile mesul olmayacak insanlarla uğraşıyorsunuz.hangi akla hizmet ediyorsunuz,"diye bir laf etmişsiniz.Efendim Asr-ı Saadette yaklaşık 120.000 sahabi yaşamış.Bunlardan Arap yarımadasında mezarları tespit edilen 10.000 civarında.Yani emr-i İlahiyi alan atını mahmuzlaşmış.Ardına bakmadan gitmiş.Dönmeye değil, ölmeye gitmişler.Şimdi Arap yarımadasında hidayetine vesile olunacak insanlar yok muydu o vakitlerde.Elbette de vardı.Burnunun ucunda İran duruyordu,Memlüklüler,Safeviler,Mısırlılar vardı.Ne oldu orda mı kaldı İslamiyet?Kazakistan'da sahabenin ne işi var,veyahutta Halid bin velid'in Suriyede,veyahutta Eyüp Sultanın 70 küsür yaşında at sırtında Osmanlı topraklarında ne işi vardı.Yani dar düşünmeyiniz meseleyi.Ufkunuz geniş olsun.Çok şükür dahilde ve hariç çalışılıyor.Merak buyurmayınız.O yüreklerde o iman,aşk ve şevk olduğunca iman hakikatleri kıtalar dolaşacak,Ebu Cehil'in dolaştığı gibi.

"istikbal islamın olacaksa bunda sizin hisseniz yüzde 10 geçmez" diye bir lafta gelmiş.Ne payı ne hissesi.Neyi paylaşıyoruz,ortada ne var dünya malı adına.Yok eğer ahiretse hisseleri bölüştüren kim? sen mi ben miyiz.Söyler misiniz?İzmirden İstanbul'a gitmek için türlü türlü yollar vardır.Kimisi bisikletle gider,kimisi,arabayla,kimisi uçakla.Kime sen hangi araçla geldin diye sorulmaz ve ona görede mükafat verilmez.Önemli olan İstanbul'a gelmiş olmaktır.Bunu iyi belleyiniz.Sağda solda "biz şöyleyiz,biz böyleyiz,biz adamın altından girer üstünden çıkar
talebe ederiz" demeyin.Bu düpedüz maskaralıktır.

Çarşafa ve sarığa gelince.Bunlara istihza(dalga geçtiğim,hafife aldığım) ettiğimi de nerden çıkardınız?Onlar bizim için çok aziz ve şereflidirler.Hemen aklınıza gelen şu soru olacaktır."Aziz bildiğinizbu değerleri çıkarmakta hiç tereddüt göstermiyorsunuz" değil mi?Bunun cevabını ilk yazımda verdim zaten.Gül bitirmek için toprak olmak gerek.Taki istikbalde sıkıntı çekilmesin.Davanızın kıtalar dolaşmasını umud ediyorsanız izzetini şerefinizi, "DAVAM" denilen davanızı yüceltmek adına ayaklar altın alıp sırf rızay-ı İlahiiçin şartların ve zamanın ve şahısların zorbalığına karşın boyun eğip yapacaksınız.Kimse bunu koşa oynaya yapmıyor.Üniversite okuduysanız(sanmıyorum) görmüşsünüzdür.Onların her attığı adımın ciğerlerini parçaladığını bilmezsin.
Başlarını açmak için can mı attıklarını zannediyorsun.Kimsenin açıldığı soyunduğu falan yok.Yazıklar olsun yani.

"Eğer bizler sizin mantığınızla hareket etseydik sizin yüz katınız büyüklüğünde bir cemaate ulaşırdık,ama bizler trilyonluk bile olsa içinde haram olan paraları almayız,sadakaları kabul etmeyiz,hizmet diye milletin kanını emmeyiz,hizmet diye başları kaşları saçları ahlakları,hayaları,akılları açmayız,biz sahabenin ruhunu uyduruktan kaydırıktan taşımayız,onların yeme içme noktasındaki hassasiyetini gösteririz,tebliğdeki kuran ve sünneti yaşamadaki hassasiyetini gösteririz,biliriz ki bedir aslanları kendilerinin üç kati büyüklüğündeki ordulara ihlasla teslimiyetle galebe etmişlerdir."Bu sözler boş ve aslı olmayan hamasi sözler yani.Bir nevi edebiyat.İcraat görelim.İtiraf etmeliyim ağdalı konuşmakta üstünüze yok.

"Korkmayın kardeşler meydanı sizlere bırakmayacağız" hay hay buyrun.Beraber koşturalım.Yere düşen boyunduğu beraber kaldıralım.Gurur ve onur duyarım.

İçindeki milyon fertlerden bir ferdim.Kafir olmadığım halde kafirlik isnad ediliyor.Hakkımı sormam gerekecek ileride.Sorarız elbette.Ama sizinle yine
koştururum merak etmeyin.Muhabbet fedaisi küsmez,darılmaz.

"sadece hakikatleri bir adama göre şekillendirmeyin o kadar.Bugün ülkemizde bir çok alim evliya gavs var onlara hiç ilişiyormuyum.bırakında insanlara faideli olayım buradan beni çok meşgul ediyorsunuz,onlarca yazılarla davanızı çürütüyorum"
Sanırım bu işle vazifeli kişi sizsiniz.Yani birilerine küfür isnad etmek,cemaatlere,zümrelere "sen şusun sende busun" demek,cehenneme sokup sokup çıkarmak ne zamandan beri bir talebenin vazifesi oldu?
Kendinizi buna memur mu kıldınız?Akıl izan bunun neresinde.75 milyon insanın(yığının sizin deyiminizle) aklı fikri yokda Tahkik beye mi müracaat ediyorlar?
Bırakında ma'şeri vicdan buna karar versin.

Gelelim şu ağzınızdan düşürmediğiniz Amerikan sakızına.Yahu birader Fransa,Hindistan,Pakistan,Güney Afrika Cumhuriyeti'ne gitse ne değişecek?Yine
bir kulp bulmayacak mısınız?Ülkenin adının ne önemi var kör zihniyetinize karşı söyler misiniz?
Efendim dışarı neden çıkılıyormuş?Yahu içeride sanki birşey yok muş gibi konuşuyorsunuz.Hesap edin azıcık.Dışarıdaki bir ülkede kaç okul var,sizin ülkenizde
kaç okul var.Sayısını bilmediğiniz ev,dersane,yurt,pansiyon vs.Gören yurt içinde bir Allahın kulu koşturmuyor zanneder.El insaf.

vel hasılı kelam.1990'dan beri asılsız iddialarla,yakışıksız sözlerle,çirkin ithamlarla şu cemaat ve hizmet yıpratılmaya çalışıldı.Dostta vurdu(sizin yaptığınız gibi) düşmanda.Ama en acısı dostunki.
Ne değişti,bakın 2008 deyiz.Yurt içinde yurt içinde geniş bir kabul gören şu hizmetimiz kıtaları dolaşıyor.Siyahi bir insan kelime-i şehadet getiriyor.Yetmez mi Tahkik bey.Adınız gibi iman verilmeye çalışılıyor yıllardır sömürge yüzü görmüş siyah tenlere.Fıtratlarındaki islam cevheri derinlerden çıkarılıp gün ışığına konuyor Allahın yardımıyla.

Ne sizin laflarınız, ne benim sözlerim birşey değiştirmeyecek.Hiç şüpheniz olmasın aynı kaynaktan besleniyoruz.Maksadımız aynı.Vasıtalarmız farklı.Vasıtama saygı duyun yeter.Ben bisikletle geleyim, siz uçakla.

08.01.2008 - Suvari

^^Tahkik kardeşim sizi tebrik ediyorum^^

Yani,hakikate o kadar güzel mikrofonluk yapıyorsunuz ki tasdikten başka bişey söylemeye gerek yok,yalnız bu millete laf yetiştiremessiniz.Minareyi çalan kılıfını uydurur.Herkes tabi diyecek bizde yanlış yok,hata yok,kusur yok,hakta budur hizmette budur diyecekler......Söylemiş olduğunuz herbir söze katılıyor tasdik ediyorum ve benim gibi,sizin sözlerinizi tasdik eden bir çok insan var.Bunu sizde biliyorsunuz. Varsın gözlerini kapasınlar güneş aşikar parlıyor!.....

08.01.2008 - ahsen-

Ahsen Hanım sizin gibi düşünenlerin sayısını Allah artırsın,.

Kardeş allah razı olsun sizin gibi düşünenlerin sayısnı Allah artırsın.demek hakikatlere gözlerini kapatmayan bir çok insan var,bunların masallarına aldanmayan bir çok ferasetli insan var,içinde rızayı ilahinin değilde başka rızaların gözetildiği işleri fark edenlerde var,evet öyle hainler ki bizlere gelen talebelerin önünü kesip onları küçük bir cemaattir diyerek onlar şöyledir, böyledir diyerek köstek olmaya talebeleri alıkoymaya çalışıyorlar,bize verilmek istenen yardımları engelleyip bak bizim dersaneleremiz var,şuyumuz var buyumuz var onların neyi var diye engellemeye çalışıyorlar.o hırs ile insanları öyle soyuyuorlar ki bediüzzamanın Allah namına almayan vermeyenden almayın helal olmayını almayın namaz kılmayanın parasını almayın sözünün aksine herkesi soyuyorlar,talebelerin kursağından haramları geçiriyorlar,hayırseverlerin kaçta kaçı helal kazanıyor.
Bunların yaptıkları yanlışyarı 2 kere 2 dört eder şekilde kati ispat bile etsen nafile.bunlara yüzlerce binlerce hadis fıkhı ölçü getirsen onlar yine başkalarının ceplerinde gezen akıllarıyla inkar eder kendi yaptıklarını asla yanlış görmezler,bir polis arkadaş vardı bunların güruhtaydı başta,sonra bize gelmeye başladı,Arkadaş Allah şahittir şöyle diyor du başörtüsünü açma meselesinde,Bende başta kabul etmedim bu baş açma meselesini,ancak abilerim nasıl bacıları ikna ettiyseler benide ikna ettiler,kabullendim.diyordu.
Biz bu polis kardeşi güzelce ikna ettik başını açarak okunmayacağına ,islama hizmet edilmek için baş açmaya gerek olmadığına,hamd olsun arkadaş kabullendi.bediuüzzaman hazretlerinin kastamonu lahikasında dediği gibi risalei nur talebesinin en mühim vazifesi risaleleri hattı kuran ile yazmak yazdırmak ve neşrine çalışmaktır,o zaman risalei nur talebesi ünvanını alır.hakikatini kabul etti ve o güruhtan uzaklaştı.öyle insaflı talebeleri ve kardeşleri çok ikna ettik baş açılmayacağına,namazı kazaya bırakılmayacağına,vb taavizlere uyulmayacağına,ama buradaki gibi aklı başkalarının ceplerinde gezen rızayı ilahiye değil de sadece yığınlarda,dersanelerde hastanelerde,türk okullarında din eğitimi değil etik eğitim veren ve ingiliz kültürüne katkı ödülü alan türk okullarında arayan insanlara ne anlatsan beyhude onlar yine aynı terennüm aynı terennüm,çünkü onlar erzurumlu mesihin sözlerinden asla şüphe duymazlar,çünkü onlar erzurumlu mehdinin sözüne muhalef etmezler,çünkü onlar Allahla peygamberle hergün görüşen bu zatın emirinin dışına çıkmazlar çarpılırlar,emirleri rüya ve yakaza ve manada alan bu zatın emrine muhalif gitmezler çünkü erzurumlu yüce büyükleri zamanın en büyük din otoritesidir.bu tasdikin altında abd,hahamlar,papaların,papazların,lord kamaralarının ecevitin,chp nin,mitin imzası vardır.Amerikan saraylarında çağdaş yunus rolünü oynuyor,çağdaş mevlanacık oynuyor,

Ahsen hanım birgün bu güruh başsız kalıp dağıldığı zaman,gölgesi üzerimize düşen islamın kutlu devleti kurlduğu zaman çokluklarına aldalılıp vazife bunlara verildiği zaman ,şeriate,sünnete yabanileşmiş,bu gruplar islam devletinin tesisi ve imarında aldıkları vazifeleri eline yüzüne bulaştıracaklar,Allah sizlere ömür verirse bu sözlerimi kulağınıza küpe edin,dersiniz bir kardeş şöyle demişti,o zaman kimin islamın ruhunu yansıttğnı,kimin islamı hakiki yaşadığını herkes görecek,kimin yığınlardan başka bir şey olmadığını görecek.
Allah bu güruha imanın ferasetini fersin,hakikatlere gözünü kapayım kendine gece yapan bu güruhu adam etsin,ellerindeki ayinelere akseden lambaları güneş güren bu güruhun basiretini artırsın,peygamberin takip etmediği bir yol ve üslupla hareket edip paygamberi itham edip alaya alan güvenmeyen bu adamlara Allah istikamet versin.bunlara ne yazsam ciltler dolu kitaplarla cevap versem yine aynı şeyleri tekrar edecekler,Allah bunlara hakikatleri göstersin,yoksa üstatlarımızın ihbarıyla ahirette haşir meydanında çok sıkıntı çekecekler,itimat ettikleri insanların makamlarını görünce sukut edecekler.


Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

09.01.2008 - tahkik

Saygı duyun yeter

Bir önceki yazımda da dediğim gibi sizde ve bende değişecek birşeyok.Yol birdir,vasıtalarımız farklı.Saygı duyun yeter.Kafirlikle,hainlikle vs ithamda bulunmayın.Günaha girmeyin durduk yere.Kazanma kuşağında kaybetmeyin.Millete akıl dağıtacağınıza kullandığınız kelimeleri iyi seçin.Cevabul ahmaküs sukut.

09.01.2008 - Suvari

Allah(c.c)'ım sana havale ediyorum.....

Maşaallah buradaki arkadaşlar çet sitelerinin analizini yapacak kadar bu işte uzmanlaşmış galiba.Buradan o anlaşılıyor.Çünkü arkadaşlar rivayet diliyle yani ...kızlar dolduruyormuş demiyor....kızlarla dolu diyorlar.
Hadi anladık nurcu kızlar,nurcular çok kötü.Aldanıyorlar,kafaları basmıyor bir tek siz neyin doğru neyin yanlış olduğunu görebiliyorsunuz.Peki sizlerin başka işi yok mu mahallede toplanan kocakarılar gibi şu şöyle yapmış bu böyle yapmış diyerek onun bunun gıybetini yapmaktan başka.Allah(c.c) ıslah etsin...
Bu eleştirileri yapanların nur talebesi olduklarına da ihtimal vermiyorum;nur talebeleri böyle yapmaz.Kendi müslüman kardeşine bu tavrı takınan insan nur talebesi olamaz.Buradaki aşağılamaların,hakaretlerin,iftiraların hesabının sorulacağı yer var;o gün buradaki insanların aleyhinde şahitlik yapacağımdan emin olabilirsiniz.
Ve son olarak diyelim dediklerinizin hepsi doğru bizler günahkar,nefsinin isteklerinin peşinden koşan aşağılık insanlarız;bu size burada ahkam kesme hakkını vermez herkes işlediği günahların hesabını er geç verecek.Rabbimizden önce kimse yargılamasın,herkes haddini bilsin.Kuş kadar beyniyle çok büyük işleri herkesin anlamasını beklemek abes olur zaten.Akşama kadar çet sitelerinin analizini yapan onun bunun kendince eksikliklerini ifşa etmekle,onları yerden yere vurmakla dine hizmet ettiğini sanan insanların fikirlerine ihtiyaç yok.Yok efendim nurcu kızlar çet yapıyormuş deyip cemaatin genelini yargılamak ne kadar mantıklı?O zaman bu kızlar aynı zamanda müslüman olduğuna göre çet sitelerini müslüman kızlar dolduruyor deyip müslümanlar işte böyle mi demeliyim;mantık işi mi bu?Elinizi vicdanınıza koyun hesabını veremeyeceğiniz günahların altına girmeyin.Tamam sizin dediğiniz gibi bizler günahkarız,aldanıyoruz ama Allah(c.c)'a şükür oturup o cemaatin şu şu eksiklikleri var vay reziller,şunlar da şöyle vay ahlaksızlar deyip milletin günahını yüklenmiyoruz.Müslüman kardeşimizin bir yanlışını görünce uygun yer ve ortamda yanlışlığını kendilerine anlatıyoruz;anlatamadıklarımıza ya da anlamak istemeyenlere de acıyıp geçiyoruz bizler böyle gördük.Buradaki iftira dolu yorumları yazanlara acıyorum ve ötelerde hesaplaşacağımız günleri sabırsızlıkla bekliyorum.Şahsi olarak ben hakkımı helal ediyorum fakat gıybeti yapılan,iftira atılan bu kadar insandan bir tane bile hakkını helal etmeyen insan çıkarsa vay haline o müfterilerin...

Hak,tepene inen bir kılıç da olsa,boynunu ona uzatmaktan çekinme..!

03.01.2008 - cihan

isanları katagorize etmek

isanları katagorize etmek genelleme yapmak bizleri yanlışa götürür.çok tanıdığım nurcu kızın sewgilisi war elerinden telefon düşmuyor.makyaj yapıyorla dedıkodu yapıyorlar hatta yurlardan ewlerden atılıyorlar.bir tafarta da hiçbir gruba mensup olamyan ama bu tazr şeylerden de sakınan kızlar war.

25.05.2007 - sln

sln isimli üye..

Ya yazdığınızı anlamıyorsunuz ya da art niyetlisiniz.Neden mi?
1-)"isanları katagorize etmek genelleme yapmak bizleri yanlışa götürür." demişsiniz ardından da tanıdığım nurcu kızlar..... diyerek genelleme yapmışsınız sizin de belirttiğiniz üzere genelleme yaparak yanlış sonuca varmışsınız.
2-)"makyaj yapıyorla dedıkodu yapıyorlar hatta yurlardan ewlerden atılıyorlar" bunları yapıp atıldığına göre artık nurcu olmamış oluyor ve demek ki yapılan bu hareketler nurculuğa uygun hareketler değil bu hareketleri yapanlarla gerekli uyarılar,düzeltme çalışmaları yapıldıktan sonra yollar ayrılıyor.O yüzden diyorum yazdığınızı anlamıyorsunuz diye.
3-)"dedıkodu yapıyorlar" demişsiniz sizin bu yaptığınız dedikodu değil de ne peki?

Daha dikkatli omanızı öneririm insanları karalarken;şahısların yaptığı hataları genele mal edemezsiniz.


Hak,tepene inen bir kılıç da olsa,boynunu ona uzatmaktan çekinme..!

03.01.2008 - cihan

sln rumuzluya.......

Yorumlarınızı okudum.siz sadece dinine bağlı,din sınırları dahilindeki insanlara yüklenip,eleştirmek,kötülemek için bu insanları hedef seçiyorsunuz. bundanda bir art niyetlilik söz konusudur diye düşünüyorum.
Dininde olan,örneğin namaz kılan,başını örten,islamın şartlarını yerine getiren bir insan yanlış yapabilir, günahkarda olabilir. Ama Dinimiz bunu emr etmiyor ve kabul etmiyor, bu insanlara Günahkar demektedir. Yapatıklarının cezasını çekerler.............
İslam dini bu şahıslarla kıyaslanamaz,ve kötülenemez. her günahkar yaptığından sorumludur.
İSLAM DİNİ İNSANLARI DOĞRU YOLA SEVK ETMEK İÇİN VARDIR, ONUN ŞEMSİYESİ ALTINDA OLAN KİŞİLERİN,GÜNAH VE HATALRINDAN MESUL TUTULABİLİR Mİ ? ÖYLE ŞEYLERİ ARAMAK ART NİYETLİLİK VE DİNİMİZE SALDIRI ANLAMINA GELİR............

BURDA BU DİNİN ATMOSFERİ İÇİNDE VE ÇERÇEVESİNDEKİ İNSANLARIN UFAK TEFEK HATA VE GÜNAHLARINI ELEŞTİRİP ARAŞTIRACAĞINIZA, TAMAMEN DİNİ YOK SAYAN,ALLAH VE PEYGAMBERİ HİÇ BİLMİYEN TANIMAK İSTEMEYEN MÜSLÜMAN KİMLİKLİ KİŞİLERİN VAHİM DURUMLARINDAN BAHSETSENİZ BENCE DAHA İSABETLİ OLMAZ MI ?

26.05.2007 - sela.

Konular