Haccın Fazileti
Bütün insanlara haccı ilan et. Gerek yaya olarak, gerek her uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler.
(Hac/27)
Katâde şöyle der: Allah Teâlâ, kulu ve peygamberi Hz. İbrahim'e, bütün insanlara haccı ilân etmesi emrini verdiğinde, Hz. İbrahim (a.s) şöyle bir çağrıya başladı: 'Ey İnsanlar! Allah Teâlâ bir beyt binâ ettirdi. Onu ziyaret edin!'
Allah Teâlâ hacca gelmenin hikmetini ise şöyle beyan etmektedir:
(Gelsinler) ki kendileri için birtakım faydaları görsünler...
(Hac/28)
Bazı âlimler bu ibareden hac mevsimindeki ticaret ile âhiretteki ecrin kastedildiğini söylemişlerdir.
Seleften bir âlim, bu yorumu işittiğinde, şöyle demiştir: 'Kâbe'nin rabbine yemin ederim ki haccedenler affolunmuşlardır'.
Bazı âlimler 'İblis şöyle dedi: O halde beni azdırmana karşılık yemin ederim ki, insanoğullarını saptırmak için muhakkak senin doğru yoluna oturacağım, vesvese verip pusu kuracağım' (Âraf/16) ayetinin tefsirinde bu yolun Mekke yolu olduğunu, şeytanın bu yolun üzerine oturup, insanları bu yoldan menetmeye çalıştığını söylemişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim fahiş konuşmaksızın, fısk-u fücurda bulunmaksızın Beyti ziyaret ederse, annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlardan sıyrılmış olur.2
Şeytan, Arefe gününde olduğu gibi, hiçbir günde küçülmüş, zelil olmuş, hakir olmuş ve kızmış görünmez.3
Şeytanın bu şekilde görünmesinin hikmeti muhakkak Allah'ın hacılar için, indirdiği rahmeti görmesinden ve Allah'ın büyük gü-nahları affetmesinden dolayıdır.
Bazı günahlara sadece Arafat dağında vakfeye durmak bile kefaret olur.4
Cafer b. Muhammed, bu sözü Hz. Peygamber'e isnâd etmiştir.
Mukarriblerden biri şöyle anlatır: Arafat'ta İblis, bana bir in-san sûretinde göründü. Bir de ne göreyim, cismi gayet zayıf, rengi soluk, gözü yaşlı ve beli büküktü. Kendisine sordum:
- Ey İblis! Seni ağlatan nedir?
- Ticaret niyeti olmaksızın hacılar mevlâlarına doğru çıkıp gidiyorlar. Onların Mevlâ'ya yönelmelerinden, Mevlâ'nın da onları mahrum etmeyeceğinden korkarım. Bu durum beni mahzun edip ağlatmaktadır.
- Seni bu kadar zayıf düşüren nedir?
- Allah yolunda atların kişnemesi eğer benim yolumda olsaydı, daha hoşuma giderdi.
- Rengini solduran nedir?
- Cemaatin ibâdet konusunda yardımlaşmasıdır. Eğer onlar
günâh konusunda yardımlaşsaydılar, bana daha sevimli gelirdi.
- Peki, belini kamburlaştıran nedir?
- Kulun, Allah'a 'Yâ rabbi! Ben senden güzel sonuç istiyorum' demesidir. Ben daima bir kulun amelini iyi görüp de mağrur olacağı zamanı bekler ve onun benim bu hilemi sezip de mağrur olmaktan kaçınmasından korkarım.
Hz. Peygamber haccın fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:
Evinden hac veya umre için çıkıp yolda vefât eden bir kimse için, kıyâmete kadar (her sene) hac ve umre yapan kimsenin ecri defterine kaydedilir. Mekke veya Medine'de ölen bir kimse, ne arasat meydanına getirilir ve ne de hesaba mâruz kalır. Kendisine 'Haydi cennete gir' denilir.5
Mebrur (kabul edilmiş) bir hac, dünya ve dünyadaki şeylerin hepsinden daha hayırlıdır. Mebrur (kabul edilen) haccın karşılığı cennettir.6
Hac ve umre niyetiyle (Mekke'ye) gidenler, Allah'ın halkı ve ziyaretçileridir. Eğer onlar, Allah'tan isterlerse, Allah kendilerine isteklerini verir. Eğer dua ederlerse, dualarını kabul eder. Eğer şefaatta bulunurlarsa, şefaatları kabul olunur.7
Ehl-i Beyt yoluyla gelen bir müsned hadîste şöyle buyurulur:
Günahça insanların en büyüğü, Arafat dağında vakfeye durduğu halde Allah Teâlâ'nın kendisini affetmediği zannına kapılan kimsedir,8
İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Bu Beyt'in üzerine Allah'ın her gününde yüzyirmi rahmet . inmektedir. Bunların altmışı ziyaretçilere, kırkı namaz kılanlara ve yirmisi de bakanlara taksim olunur.9
Beyti çokça tavâf (ziyaret) ediniz. Çünkü kıyâmet gününde hasenât sahifelerinizde göreceğiniz en büyük hasene tavâf'dır. Kıyâmet gününde göreceğiniz en kârlı amel de budur.10
İşte bu sırra binâen hacsız ve umresiz Kâbe'yi ziyaret etmek müstehabdır.
Başka bir haberde de şöyle denilmiştir:
Kim yalın ayak, başı kabak yedi defa peşipeşine tavaf yaparsa, bir köleyi âzâd etmiş kadar sevap alır. Kim, yağmurlu bir havada Kâbe'yi yedi defa ziyâret ederse, onun geçmiş günahları affolunur.11
Deniliyor ki, Allah Teâlâ Arafat'ta herhangi bir kulun bir günâhını affederse, aynı günâhı işleyen diğerlerinin de o günâhını affeder.
Seleften biri şöyle buyurmuştur: 'Arefe günü, cumaya tesâdüf ederse, Arafat'ta bulunan herkesi Allah Teâlâ affeder. Dünyanın en faziletli günü o gündür. O günde Hz. Peygamber vedâ haccını yapmıştır.12
Hz. Peygamber, vedâ haccında vakfe yaparken şu ayet nâzil olmuştur.
Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim.
(Mâide/3)
Kitap ehli şöyle demiştir: 'Eğer bu ayet, bizler için nâzil olsaydı, bu ayetin nâzil olduğu günü bayram olarak kabul ederdik'. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurmuştur: 'Ben Allah için şehadet ederim ki, bu ayet iki bayramın bir arada olduğu bir günde nâzil olmuştur. Yani Arefe ve Cuma gününün bir arada olduğu bir günde Arafat'ta vakfeye durmuşken Hz. Peygamber'e nâzil olmuştur'.
Hz. Peygamber (s.a) bir defasında şöyle dua etmişti:
Rivayet ediliyor ki, Ali b. Muvaffak Hz. Peygamber'in yerine birkaç defa hacca gitmişti. Kendisi şöyle anlatır: Hz, Peygamber'i rüyamda gördüm. Bana şöyle dedi:
- Ey Muvaffak'ın oğlu! Sen mi benim için birkaç defa haccettin?
- Evet yâ Rasûlullah! Senin yerine haccettim.
- Sen mi benim yerime Lebbeyk dedin?
- Evet yâ Rasülallah! Senin yerine Lebbeyk dedim,
- Ben bunun karşılığını kıyâmet gününde sana vereceğim.
Mahşer yerinde senin elinden tutup mahlûkat hesabın şiddeti
içindeyken seni götürüp cennete sokacağım.
Mücâhid ve başka âlimler şöyle demişlerdir: 'Hacılar Mekke'ye geldikleri zaman, melekler deve süvarilerine selâm verirler. Merkeblere binenlerin ellerini sıkarlar, yaya gelenlerin de boyunlarına sarılırlar'.
Hasan Basrî şöyle buyurmuştur: 'Ramazan ayının sonunda veya herhangi bir savaşta veya haccın sonunda ölen bir kişi şehid olarak ölmüştür'.
Hz. Ömer şöyle buyurmuştur: 'Hacceden bir kimse affolunmuştur. O hacceden Zilhicce, Muharrem, Safer aylarının tamamında ve Rebiülevvel ayının yirmi gününde kimler için istiğfar etmişse, onlar da affolunur'.
Selef-i salihînin sünnetindendir ki, savaşa gidenleri yolcu ederlerdi. Hacdan gelenleri de karşılaşırlar ve iki gözünün ortasından öper, kendilerinden dua isterlerdi. Hacılar günahlarla kirlenmezden evvel bütün bunları yaparlardı.
Ali b. Muvaffak şöyle anlatır: "Bir sene hacca gittim. Arefe gü-nünün gecesi Minâ'da Mescid-i Hayf'ta uyudum. Rüyamda sırtlarında yemyeşil elbiseler olan iki meleğin gökten indiklerini gördüm. Biri diğerine şöyle diyordu:
- Ey Allah'ın kulu!
- Buyur ey Allah'ın kulu!
- Bu sene rabbimizin beytini ziyaret edenlerden kaç kişinin haccının kabul edildiğini biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum!
- Altı kişinin haccı kabul olundu.
Sonra ikisi de göğe doğru yükseldiler ve kayboldular. Ben korkular içerisinde uyandım. Neredeyse üzüntümden bayılacaktım. Bu durum beni çok müteessir etmişti. Kendi kendime dedim ki: 'Madem ki altı kişinin haccı kabul edilmiş, ben bu altı kişiden birisi nasıl olabilirim?' Arafat'tan inerken Müzdelife'de, Meş'ar'il-Haramın yanında hacıların çokluğunu ve haccı kabul edilenlerin azlığını düşünürken uyuya kalmışım. Baktım ki, iki kişi yine aynı şekilde tekrar geldiler. Daha önce yaptıkları gibi birbirlerine soru sorup, cevap verdiler. Biri arkadaşına şöyle dedi
- Rabbimizin bu gece nasıl bir hüküm verdiğini biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum.
- Rabbimiz bu gecede, o altı kişinin herbiri için yüzbin kişiyi bağışladı.
Birdenbire uykumdan uyandım. İfade edilmesi güç bir ferah ve sürûra kavuşmuştum".
Yine Ali b. Muvaffak şöyle anlatmaktadır: Bir sene hacca gitmiştim. Hac menâsikleri bittikten sonra, haccı kabul edilmeyenler hakkında düşünüp şöyle dedim: 'Yâ rabbi! Ben haccımın sevabını, haccını kabul etmediğin kimselere hibe ettim'. Sonra rabbimi (c.c) rüyamda gördüm. Bana dedi ki: 'Ey Ali! Cömertlik ile cömertleri yaratan ben olduğum halde sen bana karşı cömertlik mi taslıyorsun? Ben cömertlerin en cömerdi, ikram edenlerin ikram edicisi ve bütün âlemlerden daha fazla ikram ve cömertlik yapmaya müstahak olan Allahım. Haccını kabul etmediğim kimseleri, haccını kabul ettiğim kimselere bağışladım'.
2) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
3) İmam Mâlik, (İbrahim b. Ebî Able'den)
4) İmam Irâkî böyle bir hadîse rastlamadığını söylemektedir.
5) Beyhakî, (Ebu Hüreyre'den birinci şıkkını); Beyhakî, Dârekutnî, (Hz. Aişe'den ikinci şıkkını); hadisin iki versiyonu da zayıf hadîslerdendir.
6) Müslim ve Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
7) Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
8) Hatib, el- Muttefek ve'l-Mufterek, Deylemî, Müsned'ül-Firdev s, zayıf bir senedle
9) İbn Hibban ve Beyhaki,(İbn Abbas'dan hasen birsenedle)
10) İbn Hibban ve Hâkim, (İbn Ömer'den)
(Hac/27)
Katâde şöyle der: Allah Teâlâ, kulu ve peygamberi Hz. İbrahim'e, bütün insanlara haccı ilân etmesi emrini verdiğinde, Hz. İbrahim (a.s) şöyle bir çağrıya başladı: 'Ey İnsanlar! Allah Teâlâ bir beyt binâ ettirdi. Onu ziyaret edin!'
Allah Teâlâ hacca gelmenin hikmetini ise şöyle beyan etmektedir:
(Gelsinler) ki kendileri için birtakım faydaları görsünler...
(Hac/28)
Bazı âlimler bu ibareden hac mevsimindeki ticaret ile âhiretteki ecrin kastedildiğini söylemişlerdir.
Seleften bir âlim, bu yorumu işittiğinde, şöyle demiştir: 'Kâbe'nin rabbine yemin ederim ki haccedenler affolunmuşlardır'.
Bazı âlimler 'İblis şöyle dedi: O halde beni azdırmana karşılık yemin ederim ki, insanoğullarını saptırmak için muhakkak senin doğru yoluna oturacağım, vesvese verip pusu kuracağım' (Âraf/16) ayetinin tefsirinde bu yolun Mekke yolu olduğunu, şeytanın bu yolun üzerine oturup, insanları bu yoldan menetmeye çalıştığını söylemişlerdir.
Hz. Peygamber (s.a) şöyle buyurmuştur:
Kim fahiş konuşmaksızın, fısk-u fücurda bulunmaksızın Beyti ziyaret ederse, annesinin kendisini doğurduğu gün gibi günahlardan sıyrılmış olur.2
Şeytan, Arefe gününde olduğu gibi, hiçbir günde küçülmüş, zelil olmuş, hakir olmuş ve kızmış görünmez.3
Şeytanın bu şekilde görünmesinin hikmeti muhakkak Allah'ın hacılar için, indirdiği rahmeti görmesinden ve Allah'ın büyük gü-nahları affetmesinden dolayıdır.
Bazı günahlara sadece Arafat dağında vakfeye durmak bile kefaret olur.4
Cafer b. Muhammed, bu sözü Hz. Peygamber'e isnâd etmiştir.
Mukarriblerden biri şöyle anlatır: Arafat'ta İblis, bana bir in-san sûretinde göründü. Bir de ne göreyim, cismi gayet zayıf, rengi soluk, gözü yaşlı ve beli büküktü. Kendisine sordum:
- Ey İblis! Seni ağlatan nedir?
- Ticaret niyeti olmaksızın hacılar mevlâlarına doğru çıkıp gidiyorlar. Onların Mevlâ'ya yönelmelerinden, Mevlâ'nın da onları mahrum etmeyeceğinden korkarım. Bu durum beni mahzun edip ağlatmaktadır.
- Seni bu kadar zayıf düşüren nedir?
- Allah yolunda atların kişnemesi eğer benim yolumda olsaydı, daha hoşuma giderdi.
- Rengini solduran nedir?
- Cemaatin ibâdet konusunda yardımlaşmasıdır. Eğer onlar
günâh konusunda yardımlaşsaydılar, bana daha sevimli gelirdi.
- Peki, belini kamburlaştıran nedir?
- Kulun, Allah'a 'Yâ rabbi! Ben senden güzel sonuç istiyorum' demesidir. Ben daima bir kulun amelini iyi görüp de mağrur olacağı zamanı bekler ve onun benim bu hilemi sezip de mağrur olmaktan kaçınmasından korkarım.
Hz. Peygamber haccın fazileti hakkında şöyle buyurmuştur:
Evinden hac veya umre için çıkıp yolda vefât eden bir kimse için, kıyâmete kadar (her sene) hac ve umre yapan kimsenin ecri defterine kaydedilir. Mekke veya Medine'de ölen bir kimse, ne arasat meydanına getirilir ve ne de hesaba mâruz kalır. Kendisine 'Haydi cennete gir' denilir.5
Mebrur (kabul edilmiş) bir hac, dünya ve dünyadaki şeylerin hepsinden daha hayırlıdır. Mebrur (kabul edilen) haccın karşılığı cennettir.6
Hac ve umre niyetiyle (Mekke'ye) gidenler, Allah'ın halkı ve ziyaretçileridir. Eğer onlar, Allah'tan isterlerse, Allah kendilerine isteklerini verir. Eğer dua ederlerse, dualarını kabul eder. Eğer şefaatta bulunurlarsa, şefaatları kabul olunur.7
Ehl-i Beyt yoluyla gelen bir müsned hadîste şöyle buyurulur:
Günahça insanların en büyüğü, Arafat dağında vakfeye durduğu halde Allah Teâlâ'nın kendisini affetmediği zannına kapılan kimsedir,8
İbn Abbas (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet eder:
Bu Beyt'in üzerine Allah'ın her gününde yüzyirmi rahmet . inmektedir. Bunların altmışı ziyaretçilere, kırkı namaz kılanlara ve yirmisi de bakanlara taksim olunur.9
Beyti çokça tavâf (ziyaret) ediniz. Çünkü kıyâmet gününde hasenât sahifelerinizde göreceğiniz en büyük hasene tavâf'dır. Kıyâmet gününde göreceğiniz en kârlı amel de budur.10
İşte bu sırra binâen hacsız ve umresiz Kâbe'yi ziyaret etmek müstehabdır.
Başka bir haberde de şöyle denilmiştir:
Kim yalın ayak, başı kabak yedi defa peşipeşine tavaf yaparsa, bir köleyi âzâd etmiş kadar sevap alır. Kim, yağmurlu bir havada Kâbe'yi yedi defa ziyâret ederse, onun geçmiş günahları affolunur.11
Deniliyor ki, Allah Teâlâ Arafat'ta herhangi bir kulun bir günâhını affederse, aynı günâhı işleyen diğerlerinin de o günâhını affeder.
Seleften biri şöyle buyurmuştur: 'Arefe günü, cumaya tesâdüf ederse, Arafat'ta bulunan herkesi Allah Teâlâ affeder. Dünyanın en faziletli günü o gündür. O günde Hz. Peygamber vedâ haccını yapmıştır.12
Hz. Peygamber, vedâ haccında vakfe yaparken şu ayet nâzil olmuştur.
Bugün sizin için dininizi kemâle erdirdim. Üzerinizdeki nimetimi tamamladım ve size din olarak İslâm'ı seçtim.
(Mâide/3)
Kitap ehli şöyle demiştir: 'Eğer bu ayet, bizler için nâzil olsaydı, bu ayetin nâzil olduğu günü bayram olarak kabul ederdik'. Bunun üzerine Hz. Ömer (r.a) şöyle buyurmuştur: 'Ben Allah için şehadet ederim ki, bu ayet iki bayramın bir arada olduğu bir günde nâzil olmuştur. Yani Arefe ve Cuma gününün bir arada olduğu bir günde Arafat'ta vakfeye durmuşken Hz. Peygamber'e nâzil olmuştur'.
Hz. Peygamber (s.a) bir defasında şöyle dua etmişti:
Rivayet ediliyor ki, Ali b. Muvaffak Hz. Peygamber'in yerine birkaç defa hacca gitmişti. Kendisi şöyle anlatır: Hz, Peygamber'i rüyamda gördüm. Bana şöyle dedi:
- Ey Muvaffak'ın oğlu! Sen mi benim için birkaç defa haccettin?
- Evet yâ Rasûlullah! Senin yerine haccettim.
- Sen mi benim yerime Lebbeyk dedin?
- Evet yâ Rasülallah! Senin yerine Lebbeyk dedim,
- Ben bunun karşılığını kıyâmet gününde sana vereceğim.
Mahşer yerinde senin elinden tutup mahlûkat hesabın şiddeti
içindeyken seni götürüp cennete sokacağım.
Mücâhid ve başka âlimler şöyle demişlerdir: 'Hacılar Mekke'ye geldikleri zaman, melekler deve süvarilerine selâm verirler. Merkeblere binenlerin ellerini sıkarlar, yaya gelenlerin de boyunlarına sarılırlar'.
Hasan Basrî şöyle buyurmuştur: 'Ramazan ayının sonunda veya herhangi bir savaşta veya haccın sonunda ölen bir kişi şehid olarak ölmüştür'.
Hz. Ömer şöyle buyurmuştur: 'Hacceden bir kimse affolunmuştur. O hacceden Zilhicce, Muharrem, Safer aylarının tamamında ve Rebiülevvel ayının yirmi gününde kimler için istiğfar etmişse, onlar da affolunur'.
Selef-i salihînin sünnetindendir ki, savaşa gidenleri yolcu ederlerdi. Hacdan gelenleri de karşılaşırlar ve iki gözünün ortasından öper, kendilerinden dua isterlerdi. Hacılar günahlarla kirlenmezden evvel bütün bunları yaparlardı.
Ali b. Muvaffak şöyle anlatır: "Bir sene hacca gittim. Arefe gü-nünün gecesi Minâ'da Mescid-i Hayf'ta uyudum. Rüyamda sırtlarında yemyeşil elbiseler olan iki meleğin gökten indiklerini gördüm. Biri diğerine şöyle diyordu:
- Ey Allah'ın kulu!
- Buyur ey Allah'ın kulu!
- Bu sene rabbimizin beytini ziyaret edenlerden kaç kişinin haccının kabul edildiğini biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum!
- Altı kişinin haccı kabul olundu.
Sonra ikisi de göğe doğru yükseldiler ve kayboldular. Ben korkular içerisinde uyandım. Neredeyse üzüntümden bayılacaktım. Bu durum beni çok müteessir etmişti. Kendi kendime dedim ki: 'Madem ki altı kişinin haccı kabul edilmiş, ben bu altı kişiden birisi nasıl olabilirim?' Arafat'tan inerken Müzdelife'de, Meş'ar'il-Haramın yanında hacıların çokluğunu ve haccı kabul edilenlerin azlığını düşünürken uyuya kalmışım. Baktım ki, iki kişi yine aynı şekilde tekrar geldiler. Daha önce yaptıkları gibi birbirlerine soru sorup, cevap verdiler. Biri arkadaşına şöyle dedi
- Rabbimizin bu gece nasıl bir hüküm verdiğini biliyor musun?
- Hayır, bilmiyorum.
- Rabbimiz bu gecede, o altı kişinin herbiri için yüzbin kişiyi bağışladı.
Birdenbire uykumdan uyandım. İfade edilmesi güç bir ferah ve sürûra kavuşmuştum".
Yine Ali b. Muvaffak şöyle anlatmaktadır: Bir sene hacca gitmiştim. Hac menâsikleri bittikten sonra, haccı kabul edilmeyenler hakkında düşünüp şöyle dedim: 'Yâ rabbi! Ben haccımın sevabını, haccını kabul etmediğin kimselere hibe ettim'. Sonra rabbimi (c.c) rüyamda gördüm. Bana dedi ki: 'Ey Ali! Cömertlik ile cömertleri yaratan ben olduğum halde sen bana karşı cömertlik mi taslıyorsun? Ben cömertlerin en cömerdi, ikram edenlerin ikram edicisi ve bütün âlemlerden daha fazla ikram ve cömertlik yapmaya müstahak olan Allahım. Haccını kabul etmediğim kimseleri, haccını kabul ettiğim kimselere bağışladım'.
2) Buharî ve Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
3) İmam Mâlik, (İbrahim b. Ebî Able'den)
4) İmam Irâkî böyle bir hadîse rastlamadığını söylemektedir.
5) Beyhakî, (Ebu Hüreyre'den birinci şıkkını); Beyhakî, Dârekutnî, (Hz. Aişe'den ikinci şıkkını); hadisin iki versiyonu da zayıf hadîslerdendir.
6) Müslim ve Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
7) Buharî, (Ebu Hüreyre'den)
8) Hatib, el- Muttefek ve'l-Mufterek, Deylemî, Müsned'ül-Firdev s, zayıf bir senedle
9) İbn Hibban ve Beyhaki,(İbn Abbas'dan hasen birsenedle)
10) İbn Hibban ve Hâkim, (İbn Ömer'den)
Esrarul Hac
- Giriş
- Haccın Fazileti
- Beyt'in (kâbe'nin) ve Mekke'nin fazileti
- Mekke'de Oturmanın Fazileti ve Kerâheti
- Medine-i Münevvere'nin Fazileti
- Velilerin Kabirlerini (Meşhedleri) Ziyaret
- Haccın farz olmasının şartları, rükûn ve farzlarının sıhhati ve mahzurları
- Haccın Rükûnları
- Hac ve Umre'nin Eda Şekilleri
- Hac ve Umrenin Mahzurları
- Hac Seferinin Başlangıcından Memlekete Geri Dönûnceye Kadar Yapılması Gereken ameller
- Ziyaret Tavafı ve Vakfe
- Hacda Okunan Hutbeler
- Seferden Dönüşün Sünnetleri
- Haccın İnce Edepleri ve Bâtınî Amelleri
- Haccın Batınî Amelleri
- Fehm (Haccın Gerçeğini Kavramak)
- Şevk (Hacca İştiyak)
- Alâkaların Kesilmesi
- Azık
- Binek
- İhramda Bağlanan Bezler
- Yola Çıkış
- Mîkat'a Giriş
- İhram ve Telbiye
- Mekke'ye Giriş
- Kâbe'yi Müşahede
- Kâbe'yi Tavaf Etmek
- Hacer'ul-Esved'e Yüz Sürmek
- Kâbe'nin Örtülerine Sarılmak