ŞEYTANIN HİLESİNİ TEŞHİSTE ÖLÇÜ
Çıvgın bir alevden yaratılmış bulunan şeytan, düşmanlığına hedef olarak Âdemoğullarmı seçmiştir. İnsanları dünyada mahçup, ahirette mahzun etmek için her yola başvurmakta, günahları süsleyip cazip ha-le getirmekte, sonu cinayet ve rezalete varan işleri yaptırmaya gayretsarfetmektedir. Sonsuz rahmetin sahibi bulunan Rabbimiz, şeytanın tuzaklarına düşmememiz için, Rabbanî ölçüler koymuştur. Tedbir ve çare mahiyetindeki bu ölçüler şunlardır:
a) Şeytanın ıslaha müsait bulunmayan bir düşman olduğunu bil-mektir. Onun insanlara karşı açtığı harbin sulhu yoktur. Şeytanın bu yoldan döneceğini ummak, Kur'ân-ı Kerim'in beyanlarını iyi anlama-mak olur. Onunla olan cihad, kıyamete kadar devam edecektir. Bu hususta bizleri uyaran Hâlik'ımız, "Şeytan sizin düşmanınızdır. Onun için siz de onu düşman tutunuz"(1) buyurmaktadır.
b) Sarsılmaz bir imana sahip olmak, şeytanın kurduğu tuzakları görmeyi kolaylaştırır. Şeytan, bulanık su avcısı gibidir. Müslümanın kalbini karartıp, dimağını bulandırma yoluna gider. Ruh ve fikir yapısı karanlıklar içinde kalınca insan şaşkınlaşır. İblis, bu vasattan faydala-narak, o şahsı İslâmî yoldan saptırmak ister. İman nuru, bu hileleri sezmeyi kolaylaştırır. Cenâb-ı Hak bu hikmete ışık tutan bir âyet-i keri-mede şöyle buyurmaktadır: "Biz, şeytanları iman etmeyecek kimse-lerin velileri yaptık" (2).
c) "Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm" zırhını giymek, onun vesveselerini tesirsiz hale getirir. Zira "istiâze", şeytanın fitnesine kar-şı, bir "settir. Allah (c.c.), bu hususta bizleri uyarmakta ve "Eğer şey-tandan bir fit (gelip) seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitici, tam mânâsıyla bilicidir" (3) buyurmaktadır.
d) Geniş ve derinliğine bir din bilgisine sahip olmak, şeytanın hile-sini sezmeyi kolaylaştırır.
e) Kulluk vazifelerimizde ihlasa sahip olmak, şeytanın gizli tuzak-larını açığa çıkarır. İhlas, röntgen şuaları gibidir. Şahısların içini ve iş-lerin mahiyetlerini keşfetme imkânı verir.
f) Allah Teâlâ'yı çok zikretmek, şeytanın bize yaklaşmasını önler. İblis, yarasa tabiatlıdır. O, nurdan hoşlanmaz. O, her zaman ve her yerde, kararmış kalp ve dimağ sahiplerini arar. Ağzı zikir ve Kur'ân ile, kalbi iman ve iz'an ile, fikri ilim ve irfan ile münevver kimselerin yanına yaklaşamaz. "Kim O çok esirgeyici (Allah)'ın zikrinden göz yumar-sa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır" (4).
Gavs-ı âzam Abdülkadir Geylanî (k.s.) yolda gitmekteyken hava-dan bir ses işitti. Başını kaldırıp baktığı zaman, göz kamaştırıcı bir zi-yanın içinden şu ses yükseliyordu: Ey Abdülkadir! Ben, senin yaptığın ibadetlerden razı oldum ve senin üzerindeki kulluk yükünü kaldırdım". Yukarıda dile getirdiğimiz ölçüler ile bihakkın mücehhez bulunan o bü-yük veli: "Benim Rabbim cihetten münezzehtir. Sen bana belirli bir yönde görünüyorsun. Benim Rabbim nûrun Hâlik'ıdır, fakat nûr değil-dir. Sen bana ışık olarak gözüküyorsun. Benim Rabbim, kelâm-ı nefsî ile hitap eder. Sen bana kelâm-ı lafzî ile konuşuyorsun. Benim Rabbim ibadete devamdan razı olur. Sen bana ibadet vazifesini kaldırdığını söylüyorsun. Sen, Allah'ın rahmetinden kovulmuş bulunan şeytansın" deyince, hilesi açığa çıkan iblis, yere serildi ve perişan bir halde ora-dan uzaklaştı.
(4) İbni Âbidin, c. 1,sh. 149.
(5) Hulâsatü'i-Beyân, c. 15, sh. 230.
(1) Sûre-i Fâtır, 6.
(2) Sûre-i A'râf, 27.
(3) Sûre-i A'râf, 200.
a) Şeytanın ıslaha müsait bulunmayan bir düşman olduğunu bil-mektir. Onun insanlara karşı açtığı harbin sulhu yoktur. Şeytanın bu yoldan döneceğini ummak, Kur'ân-ı Kerim'in beyanlarını iyi anlama-mak olur. Onunla olan cihad, kıyamete kadar devam edecektir. Bu hususta bizleri uyaran Hâlik'ımız, "Şeytan sizin düşmanınızdır. Onun için siz de onu düşman tutunuz"(1) buyurmaktadır.
b) Sarsılmaz bir imana sahip olmak, şeytanın kurduğu tuzakları görmeyi kolaylaştırır. Şeytan, bulanık su avcısı gibidir. Müslümanın kalbini karartıp, dimağını bulandırma yoluna gider. Ruh ve fikir yapısı karanlıklar içinde kalınca insan şaşkınlaşır. İblis, bu vasattan faydala-narak, o şahsı İslâmî yoldan saptırmak ister. İman nuru, bu hileleri sezmeyi kolaylaştırır. Cenâb-ı Hak bu hikmete ışık tutan bir âyet-i keri-mede şöyle buyurmaktadır: "Biz, şeytanları iman etmeyecek kimse-lerin velileri yaptık" (2).
c) "Eûzü billâhi mine'ş-şeytâni'r-racîm" zırhını giymek, onun vesveselerini tesirsiz hale getirir. Zira "istiâze", şeytanın fitnesine kar-şı, bir "settir. Allah (c.c.), bu hususta bizleri uyarmakta ve "Eğer şey-tandan bir fit (gelip) seni dürterse hemen Allah'a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitici, tam mânâsıyla bilicidir" (3) buyurmaktadır.
d) Geniş ve derinliğine bir din bilgisine sahip olmak, şeytanın hile-sini sezmeyi kolaylaştırır.
e) Kulluk vazifelerimizde ihlasa sahip olmak, şeytanın gizli tuzak-larını açığa çıkarır. İhlas, röntgen şuaları gibidir. Şahısların içini ve iş-lerin mahiyetlerini keşfetme imkânı verir.
f) Allah Teâlâ'yı çok zikretmek, şeytanın bize yaklaşmasını önler. İblis, yarasa tabiatlıdır. O, nurdan hoşlanmaz. O, her zaman ve her yerde, kararmış kalp ve dimağ sahiplerini arar. Ağzı zikir ve Kur'ân ile, kalbi iman ve iz'an ile, fikri ilim ve irfan ile münevver kimselerin yanına yaklaşamaz. "Kim O çok esirgeyici (Allah)'ın zikrinden göz yumar-sa biz ona şeytanı musallat ederiz. Artık bu, onun (ayrılmaz) bir arkadaşıdır" (4).
Gavs-ı âzam Abdülkadir Geylanî (k.s.) yolda gitmekteyken hava-dan bir ses işitti. Başını kaldırıp baktığı zaman, göz kamaştırıcı bir zi-yanın içinden şu ses yükseliyordu: Ey Abdülkadir! Ben, senin yaptığın ibadetlerden razı oldum ve senin üzerindeki kulluk yükünü kaldırdım". Yukarıda dile getirdiğimiz ölçüler ile bihakkın mücehhez bulunan o bü-yük veli: "Benim Rabbim cihetten münezzehtir. Sen bana belirli bir yönde görünüyorsun. Benim Rabbim nûrun Hâlik'ıdır, fakat nûr değil-dir. Sen bana ışık olarak gözüküyorsun. Benim Rabbim, kelâm-ı nefsî ile hitap eder. Sen bana kelâm-ı lafzî ile konuşuyorsun. Benim Rabbim ibadete devamdan razı olur. Sen bana ibadet vazifesini kaldırdığını söylüyorsun. Sen, Allah'ın rahmetinden kovulmuş bulunan şeytansın" deyince, hilesi açığa çıkan iblis, yere serildi ve perişan bir halde ora-dan uzaklaştı.
(4) İbni Âbidin, c. 1,sh. 149.
(5) Hulâsatü'i-Beyân, c. 15, sh. 230.
(1) Sûre-i Fâtır, 6.
(2) Sûre-i A'râf, 27.
(3) Sûre-i A'râf, 200.
ŞEYTANIN HİLESİNİ TEŞHİSTE ÖLÇÜ yorumları
şenyılmaz
10.03.2007DEĞERLİ KARDEŞLERİM SAMİ HOCAOĞLUNUN DEDİĞİ GİBİ ŞEHVET BİLİNCİMİ ESİR ALDI BİLİNCİMİ ŞEHVET YÖNETİR HALE GELDİ.HER DEFASINDA TEVBE EDİYORUM AMA MALESEF YİNE ŞEHVETİME YENİK DÜŞÜYORUM.ÇARE ARIYORUM. BANA YARDIM EDİN.TELEVİZYON VE İNTERNETİ GÜNAHA BULAŞMADAN NASIL KULLANABİLİRİZ.GERÇEKTEN ÇOK ZOR DURUMDAYIM. ALLAH RIZASI İÇİN BU YAZIYI OKUYAN CEVAP VERSİN. BIÇAKLARIM SU OLDU BOYUNA BİLEMEKTEN BİTTİ BENLİK MADENİM HER AN TÖRPÜLEMEKTEN.(NECİP FAZIL)BU BEYİT BENİM DURUMUMU ÇOKİYİ ANLATIYOR.
İTİKADÎ MEVZULAR
- KÂMİL İMANDA ÖLÇÜ
- NEZİH PEYGAMBERLERE İMANDA NAZİK ÖLÇÜLER
- HARİKALARI TESBİT VE TEFRİKTE ÖLÇÜ
- MELEKLERİ BULUNDUKLARI YERLER VE GÖRDÜKLERİ İŞLERLE TANIMA ÖLÇÜLERİ
- CİNLERİN BİRBİRLERİ İLE VE İNSANLARLA EVLENMELERİNDE ÖLÇÜ
- ŞEYTANIN HİLESİNİ TEŞHİSTE ÖLÇÜ
- RESULULLAH (S.A.V.)İN EHL-İ BEYTİNİ TANIMAKTA VE SEVMEKTE ÖLÇÜ
- ASHAB-I KİRAMA SAYGIDA ÖLÇÜ
- ASHAB-I KİRAMLA ÜMMET ARASINDA EFDALİYET ÖLÇÜSÜ
- FETRET DEVRİNİ TESBİTTE VE PEYGAMBERİMİZİN ANNE VE BABASINI TENZİHTE ÖLÇÜ
- MÜŞRİKLERİN ÇOCUKLARI HAKKINDA İSLÂMÎ ÖLÇÜ