Giriş

Yaymış olduğu rızkından dolayı hamde müstehak olan Allah'a hamdolsun! Ümitsizlikten sonra zararı kaldıran Allah'a hamdolsun! O Allah ki mahlukâtı yaratmış, rızkı genişletmiş, âlemlere malların çeşitlerini ihsan etmiş... Durumların değişmesi üzerine onları, mal hususunda denemiş... Onları mal hususunda genişlik ve sıkılık arasında kıvrandırmış. Zenginlik ve fakirlik, tamahkârlık ve ümitsizlik, servet ve iflas, âcizlik ve kuvvet, harislik ve kanaat, cimrilik ve cömertlik, mevcut ile sevinmek, yok olanla üzülmek, kardeşini nefsine tercih etmek, yedirmek, genişletmek, fakirlik, israfçılık ve sıkılık, aza razı olmak ve çoğu hakir görmek arasında insanları evirip çevirmiştir. Bütün bunları insanların hangisinin amel yönünden daha güzel hareket edeceğini denemek için yapmıştır. Hangisinin dünyayı âhirete tercih edeceğini, âhiretten sarf-ı nazar edip döneceğini, dünyayı kendisine azık ve ni-met ittihaz edeceğini tecrübe etmek için yapmıştır. Salât, ümmetiyle diğer ümmetleri nesheden, şeriatıyla diğer din ve meşrebleri ortadan kaldıran Hz. Peygamber'in, âli'nin, itaatkâr olarak rablerinin yoluna sülûk eden ashabının üzerine olsun! Yarab! Onlara çokça selâm et!

Dünyanın fitneleri çok ve afakları geniştir. Fakat mallar dünya fitnelerinin en büyüğü, meşakkatlerinin en baskını ve korkuncudur. Maldaki en büyük fitne, herkes mala muhtaç olduğundandır. Mal elde edildiği zaman, onun fitnesinden kurtuluş yoktur. Eğer mal yok olursa, küfre götürmesi pek yakın olan fakirlik meydana gelir. Eğer mal olursa sonucu zarardan başkası olmayan saldırganlık meydana gelir. Kısacası mal, fayda ve âfetlerden uzak değildir. Malın faydaları kurtarıcılardan, âfetleri ise helâk edici-lerdendir. Malın hayrını şerrinden ayırt etmek, ancak din husu-sunda basiret sahipleri tarafından mümkün olan zor meselelerdendir. Dinde râsih olan âlimler bunu ayırt edebilirler. Mağrur ve âlim kisvesinde olanlar ise asla ayırt edemezler.

Bunu tek başına şerhedip açıklamak pek mühimdir. Çünkü bizim dünyanın kötülenmesi bahsinde zikrettiklerimiz sadece mal hususunda değildi, umumî dünya hakkında idi; zira dünya her
geçici lezzeti içine almaktadır. Mal ise, dünyanın bir parçası, rütbe başka bir parçası, mide ve tenasül uzvunun şehvetinin arkasına takılmak başka bir parçasıdır.. Hased ve öfke ile göğüste kabaran kini dindirmek başka bir parçasıdır, kibir, büyüklük taslamak diğer bir parçasıdır. Dünyanın daha nice parçaları vardır. Dünyanın bütün parçalarını şu cümle ifade etmektedir: İnsanoğlu için. içinde geçici lezzet olan herşey dünyadır'.

Bizim bu kitapta anlatacaklarımız sadece mal hakkındadır; zira malda âfet ve tehlikeler vardır. Malın yokluğundan doğan fakirlik sıfatı, yine malın varlığından doğan zenginlik sıfatı vardır. Bunlar, kendileriyle imtihan ve deneme için yapılan iki durumdur. Sonra malı kaybeden için iki durum vardır: Kanaat ve harîslik; bu durumlardan birisi kötüdür (yerilir), diğeri ise güzeldir (övülür). Harîs bir kimsenin de iki durumu vardır: Halkın elindeki mala tamah etmesi, halktan ümitsizlikten ötürü sanata dalmasıdır. Bu iki durumun en şerlisi halkın elindeki mala tamah etmesidir!

Servet sahibinin de iki durumu vardır:
1.Cimrilik sâikiyle malı tutmak.
2.İnfak etmek (vermek ve sarfetmek).

Bunlardan biri kötü, diğeri güzeldir. İnfak edenin de iki durumu vardır:
1.İsraf
2.İktisad.

Övülen iktisaddır. İşte bunlar birbirine benzer durumlardır. Bunlardan çözülmesi müşkil olanın yüzünden perdeyi kaldırmak oldukça mühim bir vazifedir. Biz onu ondört fasılda -eğer Allah dilerse- izah edeceğiz. O fasıllar şunlardır:

Malın kötülenmesi, sonra övülmesi, sonra malın fayda ve âfetlerinin tafsilâtı sonra hırs ve tamahın kötülüğü, sonra hırs ve tamahın ilâcı, sonra cömertliğin hikâyeleri, sonra cimriliğin kötülüğü, sonra cimrilerin hikâyeleri, sonra isar (başkasını nefsine tercih etmek) ve fazileti, sonra cömertlik ve cimriliğin hududu, sonra cimriliğin ilâcı, sonra maldaki vazifelerin bütünü, sonra zenginliğin kötülenmesi ve daha sonra fakirliğin övülmesi...
Eğer Allah dilerse bunları ele alıp tek tek izah edeceğiz.