Duâbe

Hanımının sıkıntılarını gidermeye, onunla oynaşmaya ve şakalaşmaya çalışmalıdır. Çünkü bu tür hareketler kadınların kalbini hoş eder. Allah'ın Rasûlü (s.a) onlarla şakalaşıyordu. İşlerinde ve hareketlerinde onların seviyesine iniyordu. Hatta rivayet ediliyor ki, Hz. Peygamber (s.a) Âişe validemizle yarışıyordu. Birgün Hz. Âişe onu geçti. Bazı günlerde o Âişe'yi geçti ve 'Bugün kazandığım zafer, daha önce kazandığın zafere karşılık olsun'97 dedi.

Haberde şöyle gelmiştir: Hz. Peygamber herkesten daha iyi hanımlarıyla konuşan ve şakalaşan bir kimseydi.98
Âişe vâlidemiz şöyle anlatmaktadır:

Aşûre gününde birtakım Habeşlilerin mescidde kılıç kalkan oyunlarının seslerim duydum. Seslere dikkat ettiğimi gören Rasûlullah bana şöyle dedi: 'Onların oyunlarını görmek is ter misin?' Ben 'evet isterim' dedim. Rasûlullah onlara haber gönderdi, benim odamın kapısına geldiler. Rasûlullah kapı yanlarının arasında durdu. Elini kapının önüne koydu. Bir elini de arkaya uzattı. Ben de çenemi Rasûlullah'ın eli üzerine koydum. Onlar oynuyor, ben de böylece seyrediyordum. Rasûlullah zaman zaman bana 'Bu kadar yeter mi?' diyordu; ben ise, Rasûlullah'a iki veya üç defa 'sus (biraz seyredeyim)' dedim. Sonra Rasûlullah bana tekrar, 'Ey Aişe! Bu kadar yeter mi ?' dedi. Ben de 'evet' dedim. Bunun üzerine Rasûlullah Habeşlilere işaret etti. Onlar da dağılıp gittiler. Onlar gittikten sonra Hz. Peygamber 'Mü'minlerin iman yönünden en mükemmel olanları ahlâkı en güzel ve ailesine karşı en fazla lütufkâr olan kimsedir'99 dedi.

Ey ümmetim! Sizin en hayırlınız, zevcelerine en hayırlı olanınızdır. Ben ise zevcelerim için hepinizden daha hayırlıyım.100

Hz. Ömer (r.a) katılığına rağmen şöyle demiştir: 'Müslüman kişi aile efradı içinde çocuk gibi olmalıdır. Dışarıya karşı ise erkek olmalıdır'.

Lokman Hekim şöyle demiştir: 'Akıllı bir kişiye gereken hare-ket, aile efradının içinde çocuk gibi olmaktır. Ne zaman cemaate katılırsa, erkek olmalı'.

Allah, katı tabiatlı, sitemkâr, kibirli ve hiç kimseye ikramda bulunmayanlara buğzeder.101

Bu hadîsin tefsirinde şöyle denildi: 'Ca'zerî, aile efradına karşı merhametsiz olan kimse demektir. Cevvaz ise, gururlu ve mütekebbir olan kimse demektir'.

Hadîse verilen bu mânâ, şu ayete verilen mânâlardan biridir: 'O utüll'dür' (Kalem/13). Denildi ki: Utüll, lisânı bozuk, çoluk çocuğuna karşı kalbi katı demektir.

Hz. Peygamber, Câbire 'Neden bir bâkire kızla evlenmedin ki, sen onunla, o da seninle oynaşırdınız' demiştir.
Bedevî bir kadın, ölen kocasını şöyle vasıflandırıyordu: 'Allah'a yemin ederim, o eve girdiği zaman, güler yüzlü idi. Çıktığında diline sahipti. Bulduğunu yer, kaybolanın nereye gittiğini sormazdı'.



97) Ebu Dâvud, Nesâî, İbn Mâce
98) Hasan b, Süfyan, Bezzar ve Taberânî
99) Nesâî, Tirmizî ve Hâkim
100) Tirmizî
101) Ebu Bekir b. Lâl