1.Giriş
Hamd; mülk ve melekûtu tedbîr eden, izzet ve ceberrût'un biricik sahibi olan, gökleri direksiz yükselten, kulların rızıklarını o göklerde kılan Allah'a mahsustur. O Allah ki kalp ve akıl sahiplerinin gözlerini vasıta ve sebeplerden sebeplerin müsebbibine çevirmiş, onların himmetlerini sebeplerin müsebbibinden başkasına iltifat etmekten müstağni kılmıştır.
Onları kendisinden başka bir müdebbir'e itimat etmekten uzaklaştırmıştır! Onlar O'ndan başkasına ibadet etmediler. Çünkü onlar O'nun Bir, Ferd, Samed ve İlâh olduğunu bildiler. Bütün halk sınıflarının kendileri gibi onun kulları olduğunu ve onlardan rızık talep edilmediğini tahkiken bildiler ve yine kainatta bir tek zerreciğin Allah'a döneceğini, ve her mahluğun rızkının Allah'a ait olduğunu bildiler. O'nun kullarının rızkına kefil olduğunu kesinlikle anladıkları zaman O'na tevekkül ettiler ve Hasbunallah ve ni'me'lvekîl (Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir!) dediler.
Salât ve selâm bâtılları yok eden, dosdoğru yola hidayet eden Hz. Peygamber'in, âlinin ve ashabının üzerine olsun! Yârab! Onlara salât ve selâm et!
Tevekkül, din mertebelerinden bir mertebedir. Yakîn sahiplerinin makamlarından bir makamdır. Allah'a yakın olanların derecelerinin en yükseklerindendir. Tevekkül, ilim bakımından çözülmesi çok güç bir meseledir. Amel bakımından da pek zordur. Tevekkülü anlamanın zorluğu şudur: Sebeplerin mülâhazası ve sebeplere güvenmek, tevhîdde şirk koşmaktır. Sebeplerin mülâhazasından tamamen uzaklaşmak ise, sünnetullah'a (Allah'ın kanununa) ta'n etmek ve şeriatı kınamaktır! Hiçbir şey yapmaksızın sebeplere yaslanmak, aklın yüzünü bozmak ve cehalet hastalığına dalmak demektir. Şeriat, Nakil ve Tevhîd'in isteğine uygun bir şekilde tevekkülün mânâsını tahkik ve tedkik etmek ise gayet zordur! Gizliliğin şiddetine rağmen bu perdeyi açmaya ancak âlimlerin hassasları güç yetirebilir. Öyle âlimler ki Allah'ın lütfu olarak, hakîkat nûrlarıyla gözlerini sürmelemişlerdir. Oldukça derine dalmışlardır. Sonra Allah tarafından konuşturulduklarında müşahede ettiklerini ifade etmeye çalışmışlardır. Biz ise şimdilik bir mukaddime kabilinden, tevekkülün faziletini zikretmeye çalışacağız. Sonra kitabın birinci şıkkında buna Tevhid bahsini ekleyeceğiz. Tevekkülün halini ve amelini kitabın ikinci bölümünde zikredeceğiz.
Onları kendisinden başka bir müdebbir'e itimat etmekten uzaklaştırmıştır! Onlar O'ndan başkasına ibadet etmediler. Çünkü onlar O'nun Bir, Ferd, Samed ve İlâh olduğunu bildiler. Bütün halk sınıflarının kendileri gibi onun kulları olduğunu ve onlardan rızık talep edilmediğini tahkiken bildiler ve yine kainatta bir tek zerreciğin Allah'a döneceğini, ve her mahluğun rızkının Allah'a ait olduğunu bildiler. O'nun kullarının rızkına kefil olduğunu kesinlikle anladıkları zaman O'na tevekkül ettiler ve Hasbunallah ve ni'me'lvekîl (Allah bize kâfidir ve O ne güzel vekildir!) dediler.
Salât ve selâm bâtılları yok eden, dosdoğru yola hidayet eden Hz. Peygamber'in, âlinin ve ashabının üzerine olsun! Yârab! Onlara salât ve selâm et!
Tevekkül, din mertebelerinden bir mertebedir. Yakîn sahiplerinin makamlarından bir makamdır. Allah'a yakın olanların derecelerinin en yükseklerindendir. Tevekkül, ilim bakımından çözülmesi çok güç bir meseledir. Amel bakımından da pek zordur. Tevekkülü anlamanın zorluğu şudur: Sebeplerin mülâhazası ve sebeplere güvenmek, tevhîdde şirk koşmaktır. Sebeplerin mülâhazasından tamamen uzaklaşmak ise, sünnetullah'a (Allah'ın kanununa) ta'n etmek ve şeriatı kınamaktır! Hiçbir şey yapmaksızın sebeplere yaslanmak, aklın yüzünü bozmak ve cehalet hastalığına dalmak demektir. Şeriat, Nakil ve Tevhîd'in isteğine uygun bir şekilde tevekkülün mânâsını tahkik ve tedkik etmek ise gayet zordur! Gizliliğin şiddetine rağmen bu perdeyi açmaya ancak âlimlerin hassasları güç yetirebilir. Öyle âlimler ki Allah'ın lütfu olarak, hakîkat nûrlarıyla gözlerini sürmelemişlerdir. Oldukça derine dalmışlardır. Sonra Allah tarafından konuşturulduklarında müşahede ettiklerini ifade etmeye çalışmışlardır. Biz ise şimdilik bir mukaddime kabilinden, tevekkülün faziletini zikretmeye çalışacağız. Sonra kitabın birinci şıkkında buna Tevhid bahsini ekleyeceğiz. Tevekkülün halini ve amelini kitabın ikinci bölümünde zikredeceğiz.
Tevhid ve Tevekkül
- 1.Giriş
- 10.Eşyaları Çalındığında Tevekkül Sahiplerinin Göstermesi Gereken Âdâb
- 11.Bazı Hallerde Tedaviyi Terketmenin Makbul Olup Tevekkülün Kuvvetli Oluşuna Delâlet Etmesi
- 12.Her Durumda Tedaviyi Terketmenin Daha Üstün Olduğunu Söyleyenlere Reddiye
- 13.Hastalığı Açıklamak ve Gizlemek Hususunda Tevekkül Sahiplerinin Halleri
- 2.Tevekkül'ün Fazileti
- 3.Tevekkül'ün Esası Olan Tevhîd'in Hakikati
- 4.Tevekkü'ün Halleri ve Amelleri
- 5.Tevekkül Hali
- 6.Tevekkül Halleri Hakkında Şeyhlerin Sözleri
- 7.Tevekkül Sahiplerinin Amelleri
- 8.Aile Sahibi Kimselerin Tevekkülü
- 9.Sebeplere Sarılmak Hususunda Tevekkül Sahiplerinin Hallerini İzah Eden Bir Misâl