İkinci rükün şükredilecek nimetler hakkındadır.
Recâ ile amel, korku ile amelden daha yücedir; zira Allah katında kulların en sevimlisi Allah'ı en fazla sevendir. Sevgi ise, recâ ile galebe çalar. Bu, biri cezasından korkarak, diğeri de sevdiği için hizmet edilen iki hükümdarla ölçülebilir. Bu sırra binaen recâ ve güzel zan hakkında birçok terğıbler vârid olmuştur. Özellikle de ölüm vaktinde.
Sakın Allah'ın rahmetinden ümitsiz olmayın! (Zümer/53)
Bu bakımdan Allah Teâlâ, ümitsizliği haram kılmıştır. Hz. Yakub'un haberlerinde vârid olmuştur ki Allah Teâlâ ona vahiy göndererek "Biliyor musun seninle Yusuf'un arasını niçin ayırdım? Çünkü sen 'Siz gafil olduğunuz bir durumdayken kurdun onu yemesinden korkuyorum' dedin. Neden kurttan korktun da benden ümidini kestin. Neden Yusuf'un kardeşlerinin gafletini düşündün de benim Yusuf'u koruyacağımı düşünmedin" dedi.
Sizden bir kimse Allah hakkındaki zannını düzelterek ölüme hazırlansın.1
Allah Teâlâ (c.c) (bir hadîs-i kudsî'de) şöyle buyurmaktadır:
Ben kulumun zannı üzereyim. Bu bakımdan kulum istediği şeyi zannedebilir.2
Hz. Peygamber (s.a) ölüm sekeratında olan bir kişinin yanına girdi ve ona şöyle sordu:
-Kendini nasıl hissediyorsun?
-Günahlarımdan korktuğumu, rabbimin rahmetini umduğumu hissediyorum!
- Onların ikisi bu yerde (ölüm çağında) bir kulun kalbinde bir araya gelirse Allah o kula umduğunu verir ve onu korktuğundan emin kılar.3
Hz. Ali 'Günahlarının çokluğundan korkarak ümitsizliğe kapılan bir kişiye şöyle dedi: 'Ey kişi, senin Allah'ın rahmetinden ümitsiz olman, günahlarından daha tehlikelidir'.
Süfyan es Sevrî şöyle demiştir: Kim bir günah işlerse ve Allah'ın o günahı affa kâdir olduğunu bilir ve Allah'ın affını dilerse, Allah Teâlâ o günahını bağışlar. Çünkü Allah Teâlâ bir kavmi kınayarak şöyle buyurmuştur:
İşte rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.(Fussilet/23)
Bu (zan) gönüllerinizde süslendirildi, kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.(Feth/12)
Allah Teâlâ kıyamet gününde kuluna der ki: 'Münkeri gördüğün halde onu reddetmekten seni meneden ne idi?' Eğer Allah o kuluna delilim telkin ederse, o kul der ki: 'Yarab, senin affını ümit ettim, halktan korktum (onun için) vazifemi yapmadım'. Allah Teâlâ 'Seni affettim' der.4
Bir kişi halka borç verirdi, zengin borçlulara karşı müsamaha gösterir, fakirin borcundan vazgeçip affederdi. Bu kişi hayatında hiçbir güzel amel işlemediği halde Allah'ın huzuruna vardı. Allah Teâlâ ona 'Senin yaptığın benden daha fazla kime yakışır?' dedi ve onu, Allah hakkındaki güzel zannından ötürü affetti. Oysa o ibadet yönünden iflas etmişti.
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve âşikar sarfederler Asla ziyan etmeyecek bir ticaret (sevap) umarlar.(Fâtır/29)
Hz. Peygamber 'Eğer sizler benim bildiğimi bilseydiniz, muhakkak az güler çok ağlardınız. Tepelere çıkıp göğüslerinizi yumruklar ve rabbinize yalvarırdınız' deyince Cebrail indi ve şöyle dedi: "Rabbin sana 'Neden kullarımı ümitsizliğe düşürüyorsun?' diyor". Bunun üzerine Hz, Peygamber halkın huzuruna çıkıp onları Allah'ın rahmetine ümitlendirdi ve teşvik etti.
Allah Hz. Dâvud'a 'Beni sev, beni seveni sev ve beni halkına sevdir' diye vahiy gönderdiğinde Hz. Dâvud 'Yarab halkıma nasıl sevdireyim?' diye sordu. Allah Teâlâ da şöyle buyurdu:
Beni güzellikle zikret, benim nimetlerimi ve ihsanımı zikret, onlara bunu söyle; zira onlar benden ancak güzeli bilirler.
Eban b. Ebi Ayyaş rüya âleminde birisine göründü. O ölmeden önce ümit kapılarını açar, çokça zikrederdi. O kişiye dedi ki: 'Allah beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu: 'Ümit kapılarını çokça zikretmeye seni teşvik eden ne idi?' Dedim ki: 'Seni kullarına sevdirmek istedim'. Allah da 'Seni affettim' dedi.
Ölümünden sonra Yahya b, Eksam rüya âleminde göründü. Ona denildi ki: 'Allah sana ne gibi bir muamele yaptı?' Dedi ki: 'Allah beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu: 'Ey fena ihtiyar, sen ne yaptın?' Beni bir korku tuttu. Sonra dedim ki: 'Yârab, ben seni bu şekilde halkına tanıtmadım'. Allah Teâlâ 'Benden nasıl bahsettin?' dedi. Dedim ki: "Abdürrezzak bana Muhammed'den, o da Zührî'den, o da Enes'den, o da senin peygamberinden, o da Cebrail'den rivayet etti ki sen şöyle demişsin:
Ben kulumun zannı üzereyim. Bu bakımdan kul istediği şeyi benim hakkımda zannetsin.
Ben de senin hakkında bana azap etmeyeceğini zannediyordum". Bunun akabinde Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Cebrail doğru söylemiş, peygamberim doğru söylemiş, Zührî doğru söylemiş, Muhammed doğru söylemiş, Abdürrezzak doğru söylemiş ve sen de doğru söylüyorsun.
Bunun üzerine Allah Teâlâ tarafından bana cennet hulleleri giydirildi. Cennet vildanları önümde ta cennete kadar yürüdüler. Ben dedim ki: '(Ey kavim!) Bu ne büyük bir sevinç, ne büyük mutluluktur'.
İsrailoğulları'ndan biri halkı ümitsiz eder, onlara fazlasıyla şiddet gösterirdi. Allah Teâlâ kıyamet gününde ona şöyle dedi: 'Bugün seni, dünyada kullarımı rahmetimden ümitsiz bıraktığın gibi rahmetimden ümitsiz kılacağım'.5
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bir kişi cehenneme girer, orada bin sene durup ya Hannân, ya Mennân diye bağırır.Allah Teâlâ Cebrail'e der ki: 'Git bana kulumu getir'. Kul getirilir, Allah'ın huzurunda durdurulur. Allah Teâlâ kula, 'Yerini nasıl buldun?' diye sorar. Kul da 'Çok kötü bir yer olarak buldum' der. Allah Teâlâ 'Bu kulu geriye götürün' emrini verir. Kul hem yürür, hem de dönüp arkasına bakar. Allah Teâlâ 'Sen niye dönüp bakıyorsun?' deyince, kul 'Beni oradan çıkardıktan sonra bir daha oraya geri göndermeyeceğini ümit etmiştim' der. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: 'Onu cennete götürün'.6
Bu hadîs o kulun ümidinin, onun kurtuluşunun sebebi olduğuna delâlet eder.
Allah Teâlâ'dan lütfü ve keremi ile hüsn-ü tevfîkini dileriz!
1) Müslim
2) İbn Hibbaıı
3) Tirmizî
4) Müslim
5) Beyhâkî
6) Eeyhâkî
Sakın Allah'ın rahmetinden ümitsiz olmayın! (Zümer/53)
Bu bakımdan Allah Teâlâ, ümitsizliği haram kılmıştır. Hz. Yakub'un haberlerinde vârid olmuştur ki Allah Teâlâ ona vahiy göndererek "Biliyor musun seninle Yusuf'un arasını niçin ayırdım? Çünkü sen 'Siz gafil olduğunuz bir durumdayken kurdun onu yemesinden korkuyorum' dedin. Neden kurttan korktun da benden ümidini kestin. Neden Yusuf'un kardeşlerinin gafletini düşündün de benim Yusuf'u koruyacağımı düşünmedin" dedi.
Sizden bir kimse Allah hakkındaki zannını düzelterek ölüme hazırlansın.1
Allah Teâlâ (c.c) (bir hadîs-i kudsî'de) şöyle buyurmaktadır:
Ben kulumun zannı üzereyim. Bu bakımdan kulum istediği şeyi zannedebilir.2
Hz. Peygamber (s.a) ölüm sekeratında olan bir kişinin yanına girdi ve ona şöyle sordu:
-Kendini nasıl hissediyorsun?
-Günahlarımdan korktuğumu, rabbimin rahmetini umduğumu hissediyorum!
- Onların ikisi bu yerde (ölüm çağında) bir kulun kalbinde bir araya gelirse Allah o kula umduğunu verir ve onu korktuğundan emin kılar.3
Hz. Ali 'Günahlarının çokluğundan korkarak ümitsizliğe kapılan bir kişiye şöyle dedi: 'Ey kişi, senin Allah'ın rahmetinden ümitsiz olman, günahlarından daha tehlikelidir'.
Süfyan es Sevrî şöyle demiştir: Kim bir günah işlerse ve Allah'ın o günahı affa kâdir olduğunu bilir ve Allah'ın affını dilerse, Allah Teâlâ o günahını bağışlar. Çünkü Allah Teâlâ bir kavmi kınayarak şöyle buyurmuştur:
İşte rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.(Fussilet/23)
Bu (zan) gönüllerinizde süslendirildi, kötü zanda bulundunuz ve helâki hak eden bir kavim oldunuz.(Feth/12)
Allah Teâlâ kıyamet gününde kuluna der ki: 'Münkeri gördüğün halde onu reddetmekten seni meneden ne idi?' Eğer Allah o kuluna delilim telkin ederse, o kul der ki: 'Yarab, senin affını ümit ettim, halktan korktum (onun için) vazifemi yapmadım'. Allah Teâlâ 'Seni affettim' der.4
Bir kişi halka borç verirdi, zengin borçlulara karşı müsamaha gösterir, fakirin borcundan vazgeçip affederdi. Bu kişi hayatında hiçbir güzel amel işlemediği halde Allah'ın huzuruna vardı. Allah Teâlâ ona 'Senin yaptığın benden daha fazla kime yakışır?' dedi ve onu, Allah hakkındaki güzel zannından ötürü affetti. Oysa o ibadet yönünden iflas etmişti.
Allah'ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar, kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeylerden gizli ve âşikar sarfederler Asla ziyan etmeyecek bir ticaret (sevap) umarlar.(Fâtır/29)
Hz. Peygamber 'Eğer sizler benim bildiğimi bilseydiniz, muhakkak az güler çok ağlardınız. Tepelere çıkıp göğüslerinizi yumruklar ve rabbinize yalvarırdınız' deyince Cebrail indi ve şöyle dedi: "Rabbin sana 'Neden kullarımı ümitsizliğe düşürüyorsun?' diyor". Bunun üzerine Hz, Peygamber halkın huzuruna çıkıp onları Allah'ın rahmetine ümitlendirdi ve teşvik etti.
Allah Hz. Dâvud'a 'Beni sev, beni seveni sev ve beni halkına sevdir' diye vahiy gönderdiğinde Hz. Dâvud 'Yarab halkıma nasıl sevdireyim?' diye sordu. Allah Teâlâ da şöyle buyurdu:
Beni güzellikle zikret, benim nimetlerimi ve ihsanımı zikret, onlara bunu söyle; zira onlar benden ancak güzeli bilirler.
Eban b. Ebi Ayyaş rüya âleminde birisine göründü. O ölmeden önce ümit kapılarını açar, çokça zikrederdi. O kişiye dedi ki: 'Allah beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu: 'Ümit kapılarını çokça zikretmeye seni teşvik eden ne idi?' Dedim ki: 'Seni kullarına sevdirmek istedim'. Allah da 'Seni affettim' dedi.
Ölümünden sonra Yahya b, Eksam rüya âleminde göründü. Ona denildi ki: 'Allah sana ne gibi bir muamele yaptı?' Dedi ki: 'Allah beni huzurunda durdurdu ve şöyle buyurdu: 'Ey fena ihtiyar, sen ne yaptın?' Beni bir korku tuttu. Sonra dedim ki: 'Yârab, ben seni bu şekilde halkına tanıtmadım'. Allah Teâlâ 'Benden nasıl bahsettin?' dedi. Dedim ki: "Abdürrezzak bana Muhammed'den, o da Zührî'den, o da Enes'den, o da senin peygamberinden, o da Cebrail'den rivayet etti ki sen şöyle demişsin:
Ben kulumun zannı üzereyim. Bu bakımdan kul istediği şeyi benim hakkımda zannetsin.
Ben de senin hakkında bana azap etmeyeceğini zannediyordum". Bunun akabinde Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Cebrail doğru söylemiş, peygamberim doğru söylemiş, Zührî doğru söylemiş, Muhammed doğru söylemiş, Abdürrezzak doğru söylemiş ve sen de doğru söylüyorsun.
Bunun üzerine Allah Teâlâ tarafından bana cennet hulleleri giydirildi. Cennet vildanları önümde ta cennete kadar yürüdüler. Ben dedim ki: '(Ey kavim!) Bu ne büyük bir sevinç, ne büyük mutluluktur'.
İsrailoğulları'ndan biri halkı ümitsiz eder, onlara fazlasıyla şiddet gösterirdi. Allah Teâlâ kıyamet gününde ona şöyle dedi: 'Bugün seni, dünyada kullarımı rahmetimden ümitsiz bıraktığın gibi rahmetimden ümitsiz kılacağım'.5
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Bir kişi cehenneme girer, orada bin sene durup ya Hannân, ya Mennân diye bağırır.Allah Teâlâ Cebrail'e der ki: 'Git bana kulumu getir'. Kul getirilir, Allah'ın huzurunda durdurulur. Allah Teâlâ kula, 'Yerini nasıl buldun?' diye sorar. Kul da 'Çok kötü bir yer olarak buldum' der. Allah Teâlâ 'Bu kulu geriye götürün' emrini verir. Kul hem yürür, hem de dönüp arkasına bakar. Allah Teâlâ 'Sen niye dönüp bakıyorsun?' deyince, kul 'Beni oradan çıkardıktan sonra bir daha oraya geri göndermeyeceğini ümit etmiştim' der. Bunun üzerine Allah Teâlâ şöyle buyurur: 'Onu cennete götürün'.6
Bu hadîs o kulun ümidinin, onun kurtuluşunun sebebi olduğuna delâlet eder.
Allah Teâlâ'dan lütfü ve keremi ile hüsn-ü tevfîkini dileriz!
1) Müslim
2) İbn Hibbaıı
3) Tirmizî
4) Müslim
5) Beyhâkî
6) Eeyhâkî
Korku ve Ümit
- Nimet'in Hakikati ve Kısımları
- Allah'ın Nimetlerinin Çokluğu, Kesintisiz ve Sonsuz Oluşu
- İkinci rükün şükredilecek nimetler hakkındadır.
- 1. İdrâkin Sebeplerinin Yaratılmasındaki İlâhî Nimetler
- 2. İdrâklerin Yaratılışındaki Nimetlerin Sınıfları
- 3. Allah Teâlâ'nın İnsanda Yarattığı Hareket Vasıtaları ve Kudret Nimeti
- Korku Ve Ümit
- 4. Yiyecek Maddelerinin Kendilerinden Meydana Geldiği Asıllar Hakkında
- 5. Yiyeceklerin İnsanlara Ulaşmasındaki İlahî Nime
- 6. Yemeklerin Islahı
- 7. Islah Edicilerin Islahı
- 8. Melekleri Yaratmadaki İlahî Nimet
- İnsanları Şükürden Alıkoyan Nedenler
- Sabır ile Şük'rün Bir Yerde Birleşmeleri
- Nimetin Bela Karşısındaki Fazileti
- Sabır mı Daha Faziletlidir Şükür mü?