Gün ve Gecelerin Tekrarlanmasıyla Tekrarlanan Nafileler
Bunlar sekiz tanedir. Bunların beşi, beş vakit namazla birlikte kılınan râtıb sünnetlerdir. Diğer üçü ise, kuşluk namazı, akşam ile yatsı arasında kılınan namaz ve geceleyin edâ edilen teheccüd namazıdır,
1. Sabah namazının sünneti
Bu namaz, iki rek'attan ibarettir; nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sabahın farzından evvel kılınan iki rek'at sünnet, dünya ve içindeki herşeyden daha hayırlıdır.203
Sabah sünnetinin vakti, (fecr-i kâzible, yani uzunlamasına/dikine yayılan aydınlıkla değil) fecr-i sâdıkın çıkışıyla başlar. Fecr-i sâdık, her tarafa (enine doğru) yayılan aydınlığın doğuşu demektir. Fecr-i sâdıkı idrâk etmek, ilk anında hemen hemen mümkün olmayacak kadar zordur. Ancak ayın menzillerini öğrenmiş veya fecrin, gözle görülen hangi yıldızlarla doğduğunu bilen kimseler için, fecri idrâk etmek kolaydır. Böyle bir kimse fecrin çıkışını yıldızlardan anlayabilir.
Fecrin çıkışının ay ile anlaşılmasına gelince; bu, her ayın iki gecesinde mümkündür. Şöyle ki, ayın yirmialtıncı gecesinde ay, fecirle birlikte doğmakta; onikinci gecesinin sabahında ise fecrin doğuşu ile batmaktadır. Bu genellikle böyledir. Ancak bazen de ayın burçlarında ufak tefek değişiklikler olabilir. Bunu izah etmekse uzun sürer.
Gecedeki vakitleri takdir etmek ve sabahı anlamak isteyen kimse için, ayın menzillerinin bilinmesi mühim meselelerdendir.
Sabah sünnetinin vakti, sabah farzının vaktinin geçmesiyle geçer; güneş doğduğunda farzın vakti son bulduğu gibi, sünnetin vakti de son bulur. Sabah sünnetinin vakti bu kadar geniş olmasına rağmen, onu farz namazdan evvel edâ etmek de ayrı bir sünnettir. Eğer kişi namaz için kamet getirildikten sonra camiye girerse, sünnetle hiç meşgul olmadan derhal farza durmalıdır;
çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
Namaz için kamet getirildikten sonra farz dışında herhangi bir namaz kılmamalıdır.204
Bu durumda bu iki rek'at sünneti, farz namazının edasından sonra kılmalıdır. En doğru fetvaya göre bu iki rek'at sünnet, güneş doğmazdan evvel kılındığı takdirde velev ki, farzdan sonra kılınsın kaza değil eda edilmiş sayılmaktadır; çünkü bu iki rek'at sünnet, farzın vaktinde ona tâbidir. Farz ile aralarındaki tertib ise (yani evvelâ sünneti, sonra farzı kılmak hususu ise), cemaate tesadüf etmediği zamanlarda sünnettir. Eğer cemaate tesadüf ederse tertip tam aksine döner ve iki rek'at sünnet, namazdan sonra yine eda olarak kılınmış olur.
Müstehab olanı, kişinin bu iki rek'atı evinde ve biraz da çabuk kılmasıdır. Evinde bunları kıldıktan sonra, camiye gelip iki rek'at da tahiyyetül mescid (cami hediyesi) kılsın. Sonra otursun, farz namaz kılıncaya kadar, herhangi bir namaz kılmasın. Farz kılındıktan güneş doğuncaya kadar olan zamanda ise en iyisi zikretmek ve düşünmektir. Bu zaman zarfında sadece sabahın sünneti ve farzıyla iktifa etmek daha iyidir.
2. Öğle namazının sünnetleri
Altı rek'attır. İkisi sünnet-i müekkede olarak namazdan sonra, dördü de yine sünnet olarak namazdan önce kılınır. Fakat önce kılınan dört rek'atın derecesi sonra kılınan iki rek'atın derecesine yetişemez.
Ebu Hüreyre (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet etmektedir:
Kim güneşin zevâlinden sonra dört rek'at namaz kılar ve bunlarda okunan Kur'an'ı güzelce tilâvet edip, rükû ve secdeleri güzel yaparsa, o günün gecesine kadar kendisine af dileyen yetmiş bin melek de onunla birlikte namaz kılar.205
Hz. Peygamber zevalden sonraki dört rek'atı terketmezdi. Bunları biraz uzatır ve şöyle derdi: 'Bu saatta, göklerin
kapısı açılır, Ben bu saatte Allah'ın huzuruna yükselen bir amelimin olmasını istiyor ve seviniyorum'.206
Bu hadîsi Ebu Eyyûb el-Ensarî tek başına rivayet etmektedir. Ancak Hz. Peygamber'in zevcesi Ümmü Habîbe'den bu hadîsi takviye eden şöyle bir hadîs rivayet edilmiştir:
Kim her gün farz namazlarından başka oniki rek'at namaz kılarsa, onun için cennette bir ev bina edilir. Bu oniki rek'atın ilk ikisi sabahtan, dördü öğleden evvel, ikisi öğleden sonra, ikisi ikindiden evvel ve son ikisi de akşamdan sonradır.207
İbn Ömer (r.a) ise "Ben Allah Rasûlü'nün 'Kim her gün on rek'at namaz kılarsa...' buyurduğunu duydum" dedikten sonra, sabah namazının iki rek'atı hâriç, diğerlerini Ümmü Habibe'nin rivayetinde olduğu gibi zikrederek söyle demiştir: 'Sabah saatlerinde hiçbirimiz Rasûlullah'ın huzuruna çıkamazdık. Fakat ablam Hafsa'nın (r.a) bana söylediğine göre, Hz. Peygamber evinden, sabahın iki rek'at sünnetini kılar öyle çıkarmış'.
İbn Ömer şöyle devam etmiştir: 'Öğle namazından evvel iki rek'at kılınmalıdır'. Bu bakımdan öğleden evvel kılınan iki rek'at, daha önce kılınmasından bahsedilen dört rek'atın en kuvvetlileri olmaktadır. (Yani öğleden evvel kılınan dört rek'atın ikisi daha kuvvetlidir. Dördü de aynı derecede değildir). Öğleden evvel kılınan sünnetlerin vakti, zeval ile girmiş olur.
Zeval, ayakta olan şahısların doğuya yönelen gölgelerinin artmasıyla bilinir. Çünkü güneş çıktığı anda cisimler için batıya doğru uzanan uzun bir gölge meydana gelir. Güneş yükseldikçe bu gölge eksilmeye ve batı cephesinden çekilmeye başlar. Bu durum güneş tam tepeye çıkıncaya kadar devam eder. Güneş yüksekliğin zirvesinden batıya doğru kaydığında, duraklayan gölge bu defa doğuya doğru artmaya başlar. Artmasının gözle farkedildiği zaman öğle vaktidir. Bununla birlikte kesinlikle bilinir ki, Allah Teâlâ'nın ilminde öğle vakti bundan biraz önce olmuştur. Fakat insanoğlunun mükellefiyeti ancak hissedilir nesnelere bağlıdır. Artmaya başlayan gölgenin geri kalan kısmı, kış mevsiminde uzar, yaz mevsiminde ise kısalır. Gölgenin uzaması güneşin oğlak burcunun evveline; kısalması ise, güneşin yengeç burcunun evveline varmasına kadar devam eder. Bu ise, ayaklar ve mizanlarla bilinmektedir.
Güzelce gözetebilecek kimse için, tahkik ve tesbite yakın yollardan birisi de geceleyin kutb-u şimalî'yi gözetlemektir. Bu gözetlemeyi yapan kişi, dörtgen bir levhayı dümdüz ve kenarlarından birisi tam kutbun hizasına gelecek şekilde koyacaktır. Kutubdan bir taşın yere düştüğünü ve sonra da bu taşın düşüş yerinden levhanın kutup tarafında bulunan kenarına bir çizgi çekildiği farzedilse bu çizginin, dörtgenin kutub tarafına düşen kenarının tam ortasına gelip dörtgenin doğu ve batı çizgilerinin herhangi birisine daha yakın olmamalıdır. Sonra o levhanın üzerine, 5 rakamı yerine ki orası da tam kutbun karşısıdır bir direk dikecektir. Bu direğin gölgesi günün evvelinde A çizgisi tarafından batıya doğru kayacaktır.
Bu gölge tâ B çizgisini kaplayıncaya kadar meyletmeye devam eder ve sonunda öyle bir vaziyete gelir ki, eğer başı uzatılsa tam taşın düştüğü yere varır. O zaman levhanın doğu ve batı kenar-larına olan uzaklığı eşit olup hiç birine daha yakın olmayacaktır. Bu bakımdan batı tarafına olan meyli ortadan kalktığı zaman anlaşılır ki, güneş tam tepede bulunmaktadır.
Gölge levha üzerindeki çizgiden doğuya doğru kaymaya başladığında güneş zevale başlamış olur. Bu durum, Allah'ın ilmindeki zevalin evveline yakın bir vakitte kesin olarak bilinir. Sonra gölgenin doğuya doğru kaydığı anda tam onun başının bulunduğu yere bir alâmet konur. Ne zaman ki bu alâmetten itibaren gölge direk kadar olursa o vakit ikindi vakti gelmiştir.
Zeval ilminde bu kadarcık bilgi ile iktifa etmekte herhangi bir beis yoktur. Levhanın şekli şöyledir:
3. İkindi namazının sünneti
İkindi namazından evvel dört rek'at olarak kılınır. Ebu Hüreyre (r.a) Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
İkindi namazından evvel dört rek'at namaz kılan kula Allah rahmet etsin!208
Bu bakımdan Hz. Peygamber'in bu duasına mazhar olmak ümidiyle ikindiden evvel dört rek'at namaz kılmak kuvvetli bir şekilde müstehabdır; çünkü Hz. Peygamber'in duası şeksiz şüphesiz kabul olunur, Hz. Peygamber ikindiden önce kılınan dört rek'at sünnete, öğleden evvel kıldığı iki rek'at sünnete devam ettiği gibi devam etmemiştir.
4. Akşam namazının sünneti
Bu sünnet, akşamın farzından sonra ve iki rek'at olarak kılınır. Bu konuda rivayet farklılığı yoktur. Akşam namazından önce, müezzinin ezan ve kâmeti arasında acele olarak (Şafiî'ye göre) kılınan iki rek'at sünnete gelince; bu, Ubey b. Ka'b, Ubâde b. Sâmit, Ebu Zer, Zeyd b. Sabit ve diğer bir grup sahabîden rivayet edilmiştir. Ubâde ve bir başkası şöyle demiştir:
Müezzin akşam ezanını okuduğu zaman, Hz. Peygamber'in sahabîleri koşar adımlarla direklerin arkalarına gider ve acelece iki rek'at namaz kılarlardı.209
Biz akşam namazından önce, cemaate gelenler tamam oluncaya kadar iki rek'at namaz kılardık. Hattâ dışarıdan camiye gelenler, namazın kılındığını zannederek 'Akşam namazını kıldınız mı?' diye sorarlardı.210
Bu namazın sünnet olduğu, belki de Hz. Peygamber'in İsteyen, iki ezan arasında namaz kılabilir'211 şeklinde vârid olan hadîsinden çıkarılmıştır.
Ahmed b. Hanbel (r.a) bu iki rek'atı kılardı; bilâhare halkın ayıplaması üzerine terketti. Kendisinden bu husus sorulduğu zaman 'Hiç kimsenin kıldığını görmeyince ben de terkettim. Kişi, halkın görmediği bir yerde, evinde bu iki rek'atı kılarsa iyi olur' buyurdu.
Akşam namazının vakti, düz arazilerde güneşin gözlerden kaybolmasıyla başlar. Eğer arazinin batı tarafları dağlarla kaplı ise, güneş battıktan sonra doğudan bir karanlık yükselinceye kadar beklemelidir; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Gece şuradan (doğu istikametine işaretle) geldiği ve gündüz de şuradan (batıya işarettir) göçtüğü zaman, oruçlunun müddeti sona erer.212
En iyisi; akşam namazını vaktin evvelinde, ertelemeksizin kılmaktır. Ancak kırmızı şafağın kaybolmak üzere olduğu zamana kadar ertelenerek kılınırsa, mekruh olmakla birlikte yine edâ edilmiş sayılır. Hz. Ömer bir gece akşam namazını bir yıldız çıkıncaya kadar tehir ettiğinden dolayı, İbn Ömer de, iki yıldız çıkıncaya kadar tehir ettiğinden dolayı iki köle âzâd etmiştir.
5. Yatsı namazının sünnetleri
Farzdan sonra dört rek'at olarak kılınır. Aişe vâlidemiz şöyle buyurmuştur:
Hz. Peygamber, yatsı namazından sonra dört rek'at namaz kılar, öyle yatardı.213
Bazı âlimler, bütün bu haberlerin mecmûundan râtib sünnetlerin adedinin, farz namazların adedi gibi onyedi olduğunu çıkarmışlardır. Şöyle ki; sabah namazından evvel iki rek'at, öğleden evvel dört, öğleden sonra iki, ikindiden evvel dört, akşamdan sonra iki ve yatsıdan sonra da vitir namazı olarak üç rek'at.
Bu hususta vârid olan hadîsleri bildiğimize göre herhangi bir takdir gereksiz olur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Namaz vaz'edilen şeylerin en hayırlısıdır. İsteyen çok, isteyen de az kılabilir.214
Bu bakımdan her hayır isteyen, bu namazlardan talip olduğu hayır derecesinde kılabilir. Daha önce zikrettiğimiz hadîslerden bunların bir kısmının diğerlerinden daha kuvvetli olduğu anlaşılmıştı. Yine anlaşılmıştı ki, kuvvetlinin terki, zayıfın terkinden daha büyük bir kayıptır. Hele farz namazların noksanının nafilelerle tamamlanması hususu var olduktan sonra... Bu bakımdan çok nâfile namaz kılmayanın farzları tehlikededir; çünkü bu durumda onları ikmal edecek nafile namazlar yoktur.
6. Vitir namazı
Enes b. Mâlik (r.a) şöyle rivayet ediyor:
Hz. Peygamber yatsıdan sonra tek olarak, üç rek'at namaz kılar; birinci rek'atta A'lâ, ikincide Kâfirûn ve üçüncüdeyse İhlâs sûresini okuyordu.215
Hz. Peygamber, vitir namazından sonra oturarak iki rek'at namaz kılardı. Bazı rivayetlerde 'Bağdaş kurarak kılıyordu' şeklinde vârid olmuştur.216
Rasûlullah (s.a) yatağına girmeden evvel, onun üzerinde iki rek'at namaz kılıp birinci rek'atta Zilzâl ikinci rek'atta da Tekâsür sûrelerini okurdu.217
Başka bir rivayette de Tekâsür yerine Kâfirûn sûresini okuduğu bildirilmektedir.
Namaz kılan kişi, vitir namazını bir selâmla kılabildiği gibi, iki selâmla da kılabilir. Hz. Peygamber bir, üç ve beş rek'at olarak edâ etmiştir. Böylece tek olarak, onbir rek'ata kadar edâ edildiği de vâkidir.218 Bu hususta, hadîs rivayeti on üçe kadar çıkmaktadır. Şâzz bir hadîste onyedi rek'at kılındığı da kaydedilmektedir. Vitir diye isimlendirdiğimiz bu rek'atlar, Hz. Peygamber'in geceleyin kılmış olduğu namazlardır; ki buna aynı zamanda teheccüd namazı da denir. Kitab'ul-Evrâd'da fazileti zikredileceği gibi, geceleyin teheccüd namazı kılmak da müekked bir sünnettir.
Vitir namazının hangi şekilde kılınmasının daha efdâl olduğu Hususunda âlimler ihtilâf etmişlerdir. Bazı âlimler; 'çift rek'atları bir selâmla, sonundaki tek rek'atı da ayrı bir selâmla kılmak daha efdâldir. Çünkü kesinlikle anlaşılmıştır ki, Hz. Peygamber vitrin son rek'atını müstakil olarak kılmaya devam etmiştir' demişlerdir.
Bazıları da 'İhtilâftan kurtulabilmek için hepsini bir selâmla kılmak daha efdâldir. Bilhassa imam için böyledir; çünkü cemaat içerisinde, bir tek rek'atlık namaz olacağını bilmeyen kimseler olabilir' demişlerdir.
Hepsini bir selâmla kılarsa, hepsi için vitre niyet etmelidir. Eğer yatsı namazından sonraki iki rek'at sünnetten veya yatsının farzından sonra sadece bir rek'at kılmakla yetinip vitre niyet ederse de sahihtir. Çünkü vitrin şartı esasta tek olmaktır ve başkasını, yani kendisinden evvel kılınan namazları tekleştirmektir. Bu durumda ise yatsı namazının farzından sonra kılınan bir rek'at vitir sünneti, onu tekleştirir. Yatsı namazından evvel bir tek rek'atı vitir niyetiyle kılması doğru değildir.
Vitir namazı kırmızı develerden daha hayırlıdır.
Yatsı namazından önce kılınan bir tek rek'atlık vitirle bu hadîsle bildirilen fazilete nâil olunamaz. Nitekim böyle bir faziletten bahseden bir hadîs rivayet olunmuştur. Yoksa (Şafiî'ye göre) herhangi bir vakitte bir tek rek'at namaz kılmak sahihtir. Yatsı namazından evvel bir rek'at kılmanın sahih olmaması, halkın vitir namazını kılmak hususundaki icmâını yıkmak içindir. Bir de, bu rek'atın tek haline getireceği (yatsı) namazından evvel kılınmış olmasındandır.
Üç rek'atı iki selâmla kılmak istediği zaman, ilk kılınan iki rek'atın niyetinde zorluk çıkar; çünkü eğer bu iki rek'atla teheccüd namazına ve yatsının sünnetine niyet ederse, vitirden olmaz. Eğer vitre niyet ederse esasında vitir (yani tek) de değildir, Ancak bunlardan sonra kılınan rek'at vitir olur. Bütün bunlara rağmen üç rek'atı bir selâmla kıldığı gibi, bu iki rek'âtta da vitre niyet etmeldir. Ancak vitir kelimesinin iki mânası olduğunu da kabul etmek gerekir:
1. Esasında vitir (tek) olan namaz
2. Kendisinden sonra gelen namazla tek olmak için kılınan namaz
Bu bakımdan üç rek'atın tamamı vitir olur. Önce kılınan iki rek'at ise, bu üç rek'atın bir parçasıdır, Bu iki rek'atın vitir olması, ancak üçüncü rek'atın kılınmasına bağlıdır.
Kişi, bu iki rek'atı üçüncü bir rek'atla tekleştirmek niyetindeyse, o zaman bunların niyetinde 'Vitir kılıyorum' diyebilir. Üçüncü rek'at, esasında tektir ve başkalarını da tekleştirir. İlk iki rek'at ise başkasını tekleştirmediği gibi esasında tek de değildirler; ancak başkasının eklenmesiyle tekleşirler.
Vitrin, gecenin sonunda olması daha uygundur; çünkü bu durumda teheccüd namazından da sonraya düşer.219 Teheccüdün keyfiyeti ise inşaallah Kitab'ul-Evrâd'da. anlatılacaktır.
7. Kuşluk namazı (es-salâtu'd-duha)
Kuşluk namazına devam etmek, gerçek fazilettir. Rek'at ade-dine gelince, bu konuda rivayet edilen hadîslerin çoğunda sekiz rek'at olarak kaydedilmektedir, Hz. Ali'nin kızkardeşi Ümmü Hâni şöyle demektedir:
Hz. Peygamber kuşluk namazını sekiz rek'at, oldukça uzun ve tâdil-i erkânına riayet ederek güzel bir şekilde edâ ederdi.220
Ümmü Hâni'den başka, bunu söyleyen de yoktur. Hz. Âişe'ye gelince, o da şöyle demektedir:
Hz. Peygamber kuşluk namazını dört rek'at olarak kılar ve bazen de Allah'ın dilediği kadar uzatırdı.221
Fakat Âişe validemiz dörtten fazla olarak kılınan rek'atların sayısını belirtmemiştir. Bu bakımdan Hz. Âişe'nin rivayetine göre, dört rek'atı daimî olarak kılar, bunu azaltmazdı; fakat bazen çeşitli fazlalıklar da eklerdi.
Müfred bir hadîste, Hz. Peygamber'in kuşluk namazını altı rek'at olarak kıldığı rivayet edilmektedir.222
uykudan sonra kılınan namazdır". Hadîs hasen bir senedle rivayet edilmiştir. Kuşluk namazının vaktine gelince, Hz. Ali Hz. Peygamber'in altı rek'atlık kuşluk namazını şu iki vakitte kıldığını rivayet etmektedir:223
1. Güneş doğup biraz yükseldikten sonra kalkar ve iki rek'at namaz kılardı. (Bu. gündüz zikirlerinden ikinci virdin başlangıcıdır. Bu husus ileride gelecektir).
2. Güneş göğün dörtte birine yükselip etrafa yayıldığı zaman kalkıp dört rek'at daha kılardı.224
Birincisinin vakti güneşin mızrak boyu yükselmesiyle başlar. İkincisinin vakti de, günün dörtte biri geçtiği zamandır. Bu ise, ikindi namazının karşılığıdır; çünkü ikindinin vakti de günün dörtte biri kaldığı zamandır. Öğlenin vakti ise, tam günün ortasıdır. İkindi namazının vakti zevâl ile batışın ortasındadır. İşte zamanların en faziletlisi bu söylediğimiz zamandır. Umumiyetle güneşin biraz yükselmesinden başlayarak zevâlin biraz öncesine kadar geçen zamanın tamamı kuşluk namazı vaktidir.
8. Akşam ve yatsı namazlarının arasını ihyâ etmek
Bu vakitte kılınan bir namaz, sünnet-i müekkede'dir. Hz. Peygamber'in akşam ve yatsı arasında altı rek'at namaz kıldığı nakledilmektedir. Bu namazın fazileti büyüktür. Bazı âlimlere göre şu ayetle kastolunan namaz budur:
Onlar geceleyin namaz kılmak için yataklarından kalkarlar.
(Secde/16)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim akşam ile yatsı arasında namaz kılarsa, bu namaz, evvabînin (yüzünü Allah'a döndürenlerin) namazındandır.225
Kim akşam ile yatsı arasında, cemaatle namaz kılınan bir camide durup (itikâfa girerek), namazdan veya Kur'an'dan başka birşeyle konuşmazsa, Allah Teâlâ onun için cennette, uzunluğu yüz senelik mesafe olan iki köşk lûtfeder. Yine onun için o iki köşk arasında yeryüzündeki bütün insanlar oraya akın etseler bile, onları alabilecek genişlikte bir bahçe tanzim edilir.226
Bu husustaki diğer faziletler ise, Allah'ın izniyle Kitab'ul Evrâd'da gelecektir.
203) Müslim, (Hz. Âişe'den)
204) Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
205) Abdülmelik b. Habib, (İbn Mes'ud'dan)
206) İmam Ahmed, (zayıf bir senedle); Ebu Dâvud ve İbn Hâce, (daha kısa olarak); Tirmizî, (Abdullah b. Said'den )
207) Nesâî ve Hâkim
208) Ebu Dâvud, Tirmizî ve İbn Hibban, (İbn Ömer'den)
209) Buhârî ve Müslim, (Enes'den) Abdullah b. Ahmed, Ziyâdât'ul-Müsned'de Ubey b. Ka'b ile Abdurrahman b. Avf'ın güneş battıktan sonra iki rek'at namaz kıldıklarını rivayet etmektedir.
210) Müslim, (Enes'den)
211) Buhârî ve Müslim, (Abdullah b. Mugaffel'den)
212) Buhârî ve Müslim, (Hz, Ömer'den)
213) Ebu Dâvud.
214) İmam Ahmed, İbn Hibban ve Hâkim, (Ebu Zer'den)
215) İbn Adiy; Tirmizî, Nesâî vc İbn Mâce, (İbn Abbas'dan sahih bir senedle)
216) Müslim, (Hz. Âişe'den)
217) Beyhakî, (Ebu Ümâme'den)
218) Buhârî ve Müslim, (İbn Ömer'den bir rek'at kıldığını İbn Adiy, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, (İbn Abbas'tan üç rek'at kıldığını (Müslim, Hz. Âişe'den beş rek'at kıldığını nakletmektedir.
219) Bu ibareden teheccüd'iın vitir'den ayrı bir namaz olduğu anlaşılmaktadır. Oysa daha önce vitrin, teheccüd namazı olduğu kaydedilmişti. Nitekim İmam Şâfiî el-Umm ve el-Muhtasar adlı eserlerinde vitir namazına teheccüd demiştir. Müellif ilk hükmünde bu ictihadı benimsemiştir. Şafiî ulemasından erRâfîi, vitr'in teheccüd'den ayrı bir namaz olduğunu kaydetmektedir. Çünkü teheccüd uyuduktan sonra kalkıp kılınan namaz demektir. Vitir ise, yatsı namazından sonra ve uykudan önce kılınan bir namazdır. Teheccüd'ün uykudan sonra kılınan namaz olduğu, İbn Ebi Hayseme'nin el-Ağrec'de, Kesir b, Abbas'tan ve Haccac b. Amr'dan rivayet ettiği şu hadisle sâbittir: "Bazılarınız geceleyin kılmış olduğu namaza 'teheccüd demenin doğru olduğunu sanıyor. Oysa teheccüd,
220) Buhârî ve Müslim
221) Müslim, (Mua'ze adlı kadın sahâbiden); İmam Ahmed, Nesâî, İbn Mace ve Tirmizî, Şemâil '
222) Hâkim, (Câbir'den)
223) Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, (Hz. Ali'den)
224) İbn Mendeh, es-Sahabe; Taberânî, Evsat, (Ammâr b. Yâsir'den zayıf bir senedle); Tirmizî, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)
1. Sabah namazının sünneti
Bu namaz, iki rek'attan ibarettir; nitekim Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Sabahın farzından evvel kılınan iki rek'at sünnet, dünya ve içindeki herşeyden daha hayırlıdır.203
Sabah sünnetinin vakti, (fecr-i kâzible, yani uzunlamasına/dikine yayılan aydınlıkla değil) fecr-i sâdıkın çıkışıyla başlar. Fecr-i sâdık, her tarafa (enine doğru) yayılan aydınlığın doğuşu demektir. Fecr-i sâdıkı idrâk etmek, ilk anında hemen hemen mümkün olmayacak kadar zordur. Ancak ayın menzillerini öğrenmiş veya fecrin, gözle görülen hangi yıldızlarla doğduğunu bilen kimseler için, fecri idrâk etmek kolaydır. Böyle bir kimse fecrin çıkışını yıldızlardan anlayabilir.
Fecrin çıkışının ay ile anlaşılmasına gelince; bu, her ayın iki gecesinde mümkündür. Şöyle ki, ayın yirmialtıncı gecesinde ay, fecirle birlikte doğmakta; onikinci gecesinin sabahında ise fecrin doğuşu ile batmaktadır. Bu genellikle böyledir. Ancak bazen de ayın burçlarında ufak tefek değişiklikler olabilir. Bunu izah etmekse uzun sürer.
Gecedeki vakitleri takdir etmek ve sabahı anlamak isteyen kimse için, ayın menzillerinin bilinmesi mühim meselelerdendir.
Sabah sünnetinin vakti, sabah farzının vaktinin geçmesiyle geçer; güneş doğduğunda farzın vakti son bulduğu gibi, sünnetin vakti de son bulur. Sabah sünnetinin vakti bu kadar geniş olmasına rağmen, onu farz namazdan evvel edâ etmek de ayrı bir sünnettir. Eğer kişi namaz için kamet getirildikten sonra camiye girerse, sünnetle hiç meşgul olmadan derhal farza durmalıdır;
çünkü Hz. Peygamber şöyle buyurmaktadır:
Namaz için kamet getirildikten sonra farz dışında herhangi bir namaz kılmamalıdır.204
Bu durumda bu iki rek'at sünneti, farz namazının edasından sonra kılmalıdır. En doğru fetvaya göre bu iki rek'at sünnet, güneş doğmazdan evvel kılındığı takdirde velev ki, farzdan sonra kılınsın kaza değil eda edilmiş sayılmaktadır; çünkü bu iki rek'at sünnet, farzın vaktinde ona tâbidir. Farz ile aralarındaki tertib ise (yani evvelâ sünneti, sonra farzı kılmak hususu ise), cemaate tesadüf etmediği zamanlarda sünnettir. Eğer cemaate tesadüf ederse tertip tam aksine döner ve iki rek'at sünnet, namazdan sonra yine eda olarak kılınmış olur.
Müstehab olanı, kişinin bu iki rek'atı evinde ve biraz da çabuk kılmasıdır. Evinde bunları kıldıktan sonra, camiye gelip iki rek'at da tahiyyetül mescid (cami hediyesi) kılsın. Sonra otursun, farz namaz kılıncaya kadar, herhangi bir namaz kılmasın. Farz kılındıktan güneş doğuncaya kadar olan zamanda ise en iyisi zikretmek ve düşünmektir. Bu zaman zarfında sadece sabahın sünneti ve farzıyla iktifa etmek daha iyidir.
2. Öğle namazının sünnetleri
Altı rek'attır. İkisi sünnet-i müekkede olarak namazdan sonra, dördü de yine sünnet olarak namazdan önce kılınır. Fakat önce kılınan dört rek'atın derecesi sonra kılınan iki rek'atın derecesine yetişemez.
Ebu Hüreyre (r.a) Hz. Peygamber'den şöyle rivayet etmektedir:
Kim güneşin zevâlinden sonra dört rek'at namaz kılar ve bunlarda okunan Kur'an'ı güzelce tilâvet edip, rükû ve secdeleri güzel yaparsa, o günün gecesine kadar kendisine af dileyen yetmiş bin melek de onunla birlikte namaz kılar.205
Hz. Peygamber zevalden sonraki dört rek'atı terketmezdi. Bunları biraz uzatır ve şöyle derdi: 'Bu saatta, göklerin
kapısı açılır, Ben bu saatte Allah'ın huzuruna yükselen bir amelimin olmasını istiyor ve seviniyorum'.206
Bu hadîsi Ebu Eyyûb el-Ensarî tek başına rivayet etmektedir. Ancak Hz. Peygamber'in zevcesi Ümmü Habîbe'den bu hadîsi takviye eden şöyle bir hadîs rivayet edilmiştir:
Kim her gün farz namazlarından başka oniki rek'at namaz kılarsa, onun için cennette bir ev bina edilir. Bu oniki rek'atın ilk ikisi sabahtan, dördü öğleden evvel, ikisi öğleden sonra, ikisi ikindiden evvel ve son ikisi de akşamdan sonradır.207
İbn Ömer (r.a) ise "Ben Allah Rasûlü'nün 'Kim her gün on rek'at namaz kılarsa...' buyurduğunu duydum" dedikten sonra, sabah namazının iki rek'atı hâriç, diğerlerini Ümmü Habibe'nin rivayetinde olduğu gibi zikrederek söyle demiştir: 'Sabah saatlerinde hiçbirimiz Rasûlullah'ın huzuruna çıkamazdık. Fakat ablam Hafsa'nın (r.a) bana söylediğine göre, Hz. Peygamber evinden, sabahın iki rek'at sünnetini kılar öyle çıkarmış'.
İbn Ömer şöyle devam etmiştir: 'Öğle namazından evvel iki rek'at kılınmalıdır'. Bu bakımdan öğleden evvel kılınan iki rek'at, daha önce kılınmasından bahsedilen dört rek'atın en kuvvetlileri olmaktadır. (Yani öğleden evvel kılınan dört rek'atın ikisi daha kuvvetlidir. Dördü de aynı derecede değildir). Öğleden evvel kılınan sünnetlerin vakti, zeval ile girmiş olur.
Zeval, ayakta olan şahısların doğuya yönelen gölgelerinin artmasıyla bilinir. Çünkü güneş çıktığı anda cisimler için batıya doğru uzanan uzun bir gölge meydana gelir. Güneş yükseldikçe bu gölge eksilmeye ve batı cephesinden çekilmeye başlar. Bu durum güneş tam tepeye çıkıncaya kadar devam eder. Güneş yüksekliğin zirvesinden batıya doğru kaydığında, duraklayan gölge bu defa doğuya doğru artmaya başlar. Artmasının gözle farkedildiği zaman öğle vaktidir. Bununla birlikte kesinlikle bilinir ki, Allah Teâlâ'nın ilminde öğle vakti bundan biraz önce olmuştur. Fakat insanoğlunun mükellefiyeti ancak hissedilir nesnelere bağlıdır. Artmaya başlayan gölgenin geri kalan kısmı, kış mevsiminde uzar, yaz mevsiminde ise kısalır. Gölgenin uzaması güneşin oğlak burcunun evveline; kısalması ise, güneşin yengeç burcunun evveline varmasına kadar devam eder. Bu ise, ayaklar ve mizanlarla bilinmektedir.
Güzelce gözetebilecek kimse için, tahkik ve tesbite yakın yollardan birisi de geceleyin kutb-u şimalî'yi gözetlemektir. Bu gözetlemeyi yapan kişi, dörtgen bir levhayı dümdüz ve kenarlarından birisi tam kutbun hizasına gelecek şekilde koyacaktır. Kutubdan bir taşın yere düştüğünü ve sonra da bu taşın düşüş yerinden levhanın kutup tarafında bulunan kenarına bir çizgi çekildiği farzedilse bu çizginin, dörtgenin kutub tarafına düşen kenarının tam ortasına gelip dörtgenin doğu ve batı çizgilerinin herhangi birisine daha yakın olmamalıdır. Sonra o levhanın üzerine, 5 rakamı yerine ki orası da tam kutbun karşısıdır bir direk dikecektir. Bu direğin gölgesi günün evvelinde A çizgisi tarafından batıya doğru kayacaktır.
Bu gölge tâ B çizgisini kaplayıncaya kadar meyletmeye devam eder ve sonunda öyle bir vaziyete gelir ki, eğer başı uzatılsa tam taşın düştüğü yere varır. O zaman levhanın doğu ve batı kenar-larına olan uzaklığı eşit olup hiç birine daha yakın olmayacaktır. Bu bakımdan batı tarafına olan meyli ortadan kalktığı zaman anlaşılır ki, güneş tam tepede bulunmaktadır.
Gölge levha üzerindeki çizgiden doğuya doğru kaymaya başladığında güneş zevale başlamış olur. Bu durum, Allah'ın ilmindeki zevalin evveline yakın bir vakitte kesin olarak bilinir. Sonra gölgenin doğuya doğru kaydığı anda tam onun başının bulunduğu yere bir alâmet konur. Ne zaman ki bu alâmetten itibaren gölge direk kadar olursa o vakit ikindi vakti gelmiştir.
Zeval ilminde bu kadarcık bilgi ile iktifa etmekte herhangi bir beis yoktur. Levhanın şekli şöyledir:
3. İkindi namazının sünneti
İkindi namazından evvel dört rek'at olarak kılınır. Ebu Hüreyre (r.a) Hz. Peygamber'in şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:
İkindi namazından evvel dört rek'at namaz kılan kula Allah rahmet etsin!208
Bu bakımdan Hz. Peygamber'in bu duasına mazhar olmak ümidiyle ikindiden evvel dört rek'at namaz kılmak kuvvetli bir şekilde müstehabdır; çünkü Hz. Peygamber'in duası şeksiz şüphesiz kabul olunur, Hz. Peygamber ikindiden önce kılınan dört rek'at sünnete, öğleden evvel kıldığı iki rek'at sünnete devam ettiği gibi devam etmemiştir.
4. Akşam namazının sünneti
Bu sünnet, akşamın farzından sonra ve iki rek'at olarak kılınır. Bu konuda rivayet farklılığı yoktur. Akşam namazından önce, müezzinin ezan ve kâmeti arasında acele olarak (Şafiî'ye göre) kılınan iki rek'at sünnete gelince; bu, Ubey b. Ka'b, Ubâde b. Sâmit, Ebu Zer, Zeyd b. Sabit ve diğer bir grup sahabîden rivayet edilmiştir. Ubâde ve bir başkası şöyle demiştir:
Müezzin akşam ezanını okuduğu zaman, Hz. Peygamber'in sahabîleri koşar adımlarla direklerin arkalarına gider ve acelece iki rek'at namaz kılarlardı.209
Biz akşam namazından önce, cemaate gelenler tamam oluncaya kadar iki rek'at namaz kılardık. Hattâ dışarıdan camiye gelenler, namazın kılındığını zannederek 'Akşam namazını kıldınız mı?' diye sorarlardı.210
Bu namazın sünnet olduğu, belki de Hz. Peygamber'in İsteyen, iki ezan arasında namaz kılabilir'211 şeklinde vârid olan hadîsinden çıkarılmıştır.
Ahmed b. Hanbel (r.a) bu iki rek'atı kılardı; bilâhare halkın ayıplaması üzerine terketti. Kendisinden bu husus sorulduğu zaman 'Hiç kimsenin kıldığını görmeyince ben de terkettim. Kişi, halkın görmediği bir yerde, evinde bu iki rek'atı kılarsa iyi olur' buyurdu.
Akşam namazının vakti, düz arazilerde güneşin gözlerden kaybolmasıyla başlar. Eğer arazinin batı tarafları dağlarla kaplı ise, güneş battıktan sonra doğudan bir karanlık yükselinceye kadar beklemelidir; zira Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur: Gece şuradan (doğu istikametine işaretle) geldiği ve gündüz de şuradan (batıya işarettir) göçtüğü zaman, oruçlunun müddeti sona erer.212
En iyisi; akşam namazını vaktin evvelinde, ertelemeksizin kılmaktır. Ancak kırmızı şafağın kaybolmak üzere olduğu zamana kadar ertelenerek kılınırsa, mekruh olmakla birlikte yine edâ edilmiş sayılır. Hz. Ömer bir gece akşam namazını bir yıldız çıkıncaya kadar tehir ettiğinden dolayı, İbn Ömer de, iki yıldız çıkıncaya kadar tehir ettiğinden dolayı iki köle âzâd etmiştir.
5. Yatsı namazının sünnetleri
Farzdan sonra dört rek'at olarak kılınır. Aişe vâlidemiz şöyle buyurmuştur:
Hz. Peygamber, yatsı namazından sonra dört rek'at namaz kılar, öyle yatardı.213
Bazı âlimler, bütün bu haberlerin mecmûundan râtib sünnetlerin adedinin, farz namazların adedi gibi onyedi olduğunu çıkarmışlardır. Şöyle ki; sabah namazından evvel iki rek'at, öğleden evvel dört, öğleden sonra iki, ikindiden evvel dört, akşamdan sonra iki ve yatsıdan sonra da vitir namazı olarak üç rek'at.
Bu hususta vârid olan hadîsleri bildiğimize göre herhangi bir takdir gereksiz olur. Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Namaz vaz'edilen şeylerin en hayırlısıdır. İsteyen çok, isteyen de az kılabilir.214
Bu bakımdan her hayır isteyen, bu namazlardan talip olduğu hayır derecesinde kılabilir. Daha önce zikrettiğimiz hadîslerden bunların bir kısmının diğerlerinden daha kuvvetli olduğu anlaşılmıştı. Yine anlaşılmıştı ki, kuvvetlinin terki, zayıfın terkinden daha büyük bir kayıptır. Hele farz namazların noksanının nafilelerle tamamlanması hususu var olduktan sonra... Bu bakımdan çok nâfile namaz kılmayanın farzları tehlikededir; çünkü bu durumda onları ikmal edecek nafile namazlar yoktur.
6. Vitir namazı
Enes b. Mâlik (r.a) şöyle rivayet ediyor:
Hz. Peygamber yatsıdan sonra tek olarak, üç rek'at namaz kılar; birinci rek'atta A'lâ, ikincide Kâfirûn ve üçüncüdeyse İhlâs sûresini okuyordu.215
Hz. Peygamber, vitir namazından sonra oturarak iki rek'at namaz kılardı. Bazı rivayetlerde 'Bağdaş kurarak kılıyordu' şeklinde vârid olmuştur.216
Rasûlullah (s.a) yatağına girmeden evvel, onun üzerinde iki rek'at namaz kılıp birinci rek'atta Zilzâl ikinci rek'atta da Tekâsür sûrelerini okurdu.217
Başka bir rivayette de Tekâsür yerine Kâfirûn sûresini okuduğu bildirilmektedir.
Namaz kılan kişi, vitir namazını bir selâmla kılabildiği gibi, iki selâmla da kılabilir. Hz. Peygamber bir, üç ve beş rek'at olarak edâ etmiştir. Böylece tek olarak, onbir rek'ata kadar edâ edildiği de vâkidir.218 Bu hususta, hadîs rivayeti on üçe kadar çıkmaktadır. Şâzz bir hadîste onyedi rek'at kılındığı da kaydedilmektedir. Vitir diye isimlendirdiğimiz bu rek'atlar, Hz. Peygamber'in geceleyin kılmış olduğu namazlardır; ki buna aynı zamanda teheccüd namazı da denir. Kitab'ul-Evrâd'da fazileti zikredileceği gibi, geceleyin teheccüd namazı kılmak da müekked bir sünnettir.
Vitir namazının hangi şekilde kılınmasının daha efdâl olduğu Hususunda âlimler ihtilâf etmişlerdir. Bazı âlimler; 'çift rek'atları bir selâmla, sonundaki tek rek'atı da ayrı bir selâmla kılmak daha efdâldir. Çünkü kesinlikle anlaşılmıştır ki, Hz. Peygamber vitrin son rek'atını müstakil olarak kılmaya devam etmiştir' demişlerdir.
Bazıları da 'İhtilâftan kurtulabilmek için hepsini bir selâmla kılmak daha efdâldir. Bilhassa imam için böyledir; çünkü cemaat içerisinde, bir tek rek'atlık namaz olacağını bilmeyen kimseler olabilir' demişlerdir.
Hepsini bir selâmla kılarsa, hepsi için vitre niyet etmelidir. Eğer yatsı namazından sonraki iki rek'at sünnetten veya yatsının farzından sonra sadece bir rek'at kılmakla yetinip vitre niyet ederse de sahihtir. Çünkü vitrin şartı esasta tek olmaktır ve başkasını, yani kendisinden evvel kılınan namazları tekleştirmektir. Bu durumda ise yatsı namazının farzından sonra kılınan bir rek'at vitir sünneti, onu tekleştirir. Yatsı namazından evvel bir tek rek'atı vitir niyetiyle kılması doğru değildir.
Vitir namazı kırmızı develerden daha hayırlıdır.
Yatsı namazından önce kılınan bir tek rek'atlık vitirle bu hadîsle bildirilen fazilete nâil olunamaz. Nitekim böyle bir faziletten bahseden bir hadîs rivayet olunmuştur. Yoksa (Şafiî'ye göre) herhangi bir vakitte bir tek rek'at namaz kılmak sahihtir. Yatsı namazından evvel bir rek'at kılmanın sahih olmaması, halkın vitir namazını kılmak hususundaki icmâını yıkmak içindir. Bir de, bu rek'atın tek haline getireceği (yatsı) namazından evvel kılınmış olmasındandır.
Üç rek'atı iki selâmla kılmak istediği zaman, ilk kılınan iki rek'atın niyetinde zorluk çıkar; çünkü eğer bu iki rek'atla teheccüd namazına ve yatsının sünnetine niyet ederse, vitirden olmaz. Eğer vitre niyet ederse esasında vitir (yani tek) de değildir, Ancak bunlardan sonra kılınan rek'at vitir olur. Bütün bunlara rağmen üç rek'atı bir selâmla kıldığı gibi, bu iki rek'âtta da vitre niyet etmeldir. Ancak vitir kelimesinin iki mânası olduğunu da kabul etmek gerekir:
1. Esasında vitir (tek) olan namaz
2. Kendisinden sonra gelen namazla tek olmak için kılınan namaz
Bu bakımdan üç rek'atın tamamı vitir olur. Önce kılınan iki rek'at ise, bu üç rek'atın bir parçasıdır, Bu iki rek'atın vitir olması, ancak üçüncü rek'atın kılınmasına bağlıdır.
Kişi, bu iki rek'atı üçüncü bir rek'atla tekleştirmek niyetindeyse, o zaman bunların niyetinde 'Vitir kılıyorum' diyebilir. Üçüncü rek'at, esasında tektir ve başkalarını da tekleştirir. İlk iki rek'at ise başkasını tekleştirmediği gibi esasında tek de değildirler; ancak başkasının eklenmesiyle tekleşirler.
Vitrin, gecenin sonunda olması daha uygundur; çünkü bu durumda teheccüd namazından da sonraya düşer.219 Teheccüdün keyfiyeti ise inşaallah Kitab'ul-Evrâd'da. anlatılacaktır.
7. Kuşluk namazı (es-salâtu'd-duha)
Kuşluk namazına devam etmek, gerçek fazilettir. Rek'at ade-dine gelince, bu konuda rivayet edilen hadîslerin çoğunda sekiz rek'at olarak kaydedilmektedir, Hz. Ali'nin kızkardeşi Ümmü Hâni şöyle demektedir:
Hz. Peygamber kuşluk namazını sekiz rek'at, oldukça uzun ve tâdil-i erkânına riayet ederek güzel bir şekilde edâ ederdi.220
Ümmü Hâni'den başka, bunu söyleyen de yoktur. Hz. Âişe'ye gelince, o da şöyle demektedir:
Hz. Peygamber kuşluk namazını dört rek'at olarak kılar ve bazen de Allah'ın dilediği kadar uzatırdı.221
Fakat Âişe validemiz dörtten fazla olarak kılınan rek'atların sayısını belirtmemiştir. Bu bakımdan Hz. Âişe'nin rivayetine göre, dört rek'atı daimî olarak kılar, bunu azaltmazdı; fakat bazen çeşitli fazlalıklar da eklerdi.
Müfred bir hadîste, Hz. Peygamber'in kuşluk namazını altı rek'at olarak kıldığı rivayet edilmektedir.222
uykudan sonra kılınan namazdır". Hadîs hasen bir senedle rivayet edilmiştir. Kuşluk namazının vaktine gelince, Hz. Ali Hz. Peygamber'in altı rek'atlık kuşluk namazını şu iki vakitte kıldığını rivayet etmektedir:223
1. Güneş doğup biraz yükseldikten sonra kalkar ve iki rek'at namaz kılardı. (Bu. gündüz zikirlerinden ikinci virdin başlangıcıdır. Bu husus ileride gelecektir).
2. Güneş göğün dörtte birine yükselip etrafa yayıldığı zaman kalkıp dört rek'at daha kılardı.224
Birincisinin vakti güneşin mızrak boyu yükselmesiyle başlar. İkincisinin vakti de, günün dörtte biri geçtiği zamandır. Bu ise, ikindi namazının karşılığıdır; çünkü ikindinin vakti de günün dörtte biri kaldığı zamandır. Öğlenin vakti ise, tam günün ortasıdır. İkindi namazının vakti zevâl ile batışın ortasındadır. İşte zamanların en faziletlisi bu söylediğimiz zamandır. Umumiyetle güneşin biraz yükselmesinden başlayarak zevâlin biraz öncesine kadar geçen zamanın tamamı kuşluk namazı vaktidir.
8. Akşam ve yatsı namazlarının arasını ihyâ etmek
Bu vakitte kılınan bir namaz, sünnet-i müekkede'dir. Hz. Peygamber'in akşam ve yatsı arasında altı rek'at namaz kıldığı nakledilmektedir. Bu namazın fazileti büyüktür. Bazı âlimlere göre şu ayetle kastolunan namaz budur:
Onlar geceleyin namaz kılmak için yataklarından kalkarlar.
(Secde/16)
Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
Kim akşam ile yatsı arasında namaz kılarsa, bu namaz, evvabînin (yüzünü Allah'a döndürenlerin) namazındandır.225
Kim akşam ile yatsı arasında, cemaatle namaz kılınan bir camide durup (itikâfa girerek), namazdan veya Kur'an'dan başka birşeyle konuşmazsa, Allah Teâlâ onun için cennette, uzunluğu yüz senelik mesafe olan iki köşk lûtfeder. Yine onun için o iki köşk arasında yeryüzündeki bütün insanlar oraya akın etseler bile, onları alabilecek genişlikte bir bahçe tanzim edilir.226
Bu husustaki diğer faziletler ise, Allah'ın izniyle Kitab'ul Evrâd'da gelecektir.
203) Müslim, (Hz. Âişe'den)
204) Müslim, (Ebu Hüreyre'den)
205) Abdülmelik b. Habib, (İbn Mes'ud'dan)
206) İmam Ahmed, (zayıf bir senedle); Ebu Dâvud ve İbn Hâce, (daha kısa olarak); Tirmizî, (Abdullah b. Said'den )
207) Nesâî ve Hâkim
208) Ebu Dâvud, Tirmizî ve İbn Hibban, (İbn Ömer'den)
209) Buhârî ve Müslim, (Enes'den) Abdullah b. Ahmed, Ziyâdât'ul-Müsned'de Ubey b. Ka'b ile Abdurrahman b. Avf'ın güneş battıktan sonra iki rek'at namaz kıldıklarını rivayet etmektedir.
210) Müslim, (Enes'den)
211) Buhârî ve Müslim, (Abdullah b. Mugaffel'den)
212) Buhârî ve Müslim, (Hz, Ömer'den)
213) Ebu Dâvud.
214) İmam Ahmed, İbn Hibban ve Hâkim, (Ebu Zer'den)
215) İbn Adiy; Tirmizî, Nesâî vc İbn Mâce, (İbn Abbas'dan sahih bir senedle)
216) Müslim, (Hz. Âişe'den)
217) Beyhakî, (Ebu Ümâme'den)
218) Buhârî ve Müslim, (İbn Ömer'den bir rek'at kıldığını İbn Adiy, Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, (İbn Abbas'tan üç rek'at kıldığını (Müslim, Hz. Âişe'den beş rek'at kıldığını nakletmektedir.
219) Bu ibareden teheccüd'iın vitir'den ayrı bir namaz olduğu anlaşılmaktadır. Oysa daha önce vitrin, teheccüd namazı olduğu kaydedilmişti. Nitekim İmam Şâfiî el-Umm ve el-Muhtasar adlı eserlerinde vitir namazına teheccüd demiştir. Müellif ilk hükmünde bu ictihadı benimsemiştir. Şafiî ulemasından erRâfîi, vitr'in teheccüd'den ayrı bir namaz olduğunu kaydetmektedir. Çünkü teheccüd uyuduktan sonra kalkıp kılınan namaz demektir. Vitir ise, yatsı namazından sonra ve uykudan önce kılınan bir namazdır. Teheccüd'ün uykudan sonra kılınan namaz olduğu, İbn Ebi Hayseme'nin el-Ağrec'de, Kesir b, Abbas'tan ve Haccac b. Amr'dan rivayet ettiği şu hadisle sâbittir: "Bazılarınız geceleyin kılmış olduğu namaza 'teheccüd demenin doğru olduğunu sanıyor. Oysa teheccüd,
220) Buhârî ve Müslim
221) Müslim, (Mua'ze adlı kadın sahâbiden); İmam Ahmed, Nesâî, İbn Mace ve Tirmizî, Şemâil '
222) Hâkim, (Câbir'den)
223) Tirmizî, Nesâî ve İbn Mâce, (Hz. Ali'den)
224) İbn Mendeh, es-Sahabe; Taberânî, Evsat, (Ammâr b. Yâsir'den zayıf bir senedle); Tirmizî, (Ebu Hüreyre'den zayıf bir senedle)
Esrarus Salat
- Giriş
- Ezan Fazileti
- Farz Namazların Fazileti
- Tadil-i Erkân'ın Fazileti
- Cemaatin Fazileti
- Secdenin Fazileti
- Huşû'un (Kalb Huzurunun) Fazileti
- Mescidin ve Namaz Kılınan Yerin Fazileti
- Namaza Tekbir ile Başlamanın ve Tekbirden Önce Yapılması Gereken Zâhirî Amellerin Keyfiyeti
- Namazda Yasak Olan Hususlar
- Farzların ve Sünnetlerin Açıklaması
- Kalbin Amelinden Olan Bâtınî Şartlar
- Namazın Tamamlayıcısı Olan Bâtınî Mânâlar
- Bu Altı Mânânın Sebepleri
- Kalp Huzuru'nu Temin Edecek Çareler
- Bâtınî Sebepler
- Namazın Rükün ve Şartlarının İcrası Anında Kalpte Bulundurulması Gereken Şeyler
- İstiftah (Açılış) Duası
- Kıraat Hususunda İnsanlar Üç Sınıfa Ayrılır
- Rükû ve Secde
- Teşehhüd
- Huşû Duyanların Namazları ile İlgili Hikâyeler
- İmamlık, İktidâ (İmama Uyma), Namazın Rükünleri, İmamın Selâm'dan Sonraki ve İmamın Namazdan Önceki Vazifeler
- İmamlık ve Müezzinlik İçin Ücret Almak
- Kıraat Vazifeleri
- Erkânla İlgili Vazifeler Üçtür
- İmama Uymanın Keyfiyeti
- Teşehhüd Duası ve Hududu
- Tahallül (Namazdan Çıkış) ile İlgili Vazifeler
- Cum'a Namazının Fazileti