Mehir Olabilen Şeyler
İslam'da satışı veya kullanılması yasaklanmayan her şey mehir olarak verilebilir. Menkul ve gayri menkul mallar, zinet eşyası, standart (mislî) olan şeyler ve hatta menkul veya gayri menkul bir maldan yararlanma hakkı bunlar arasında sayılabilir. Ancak İslam'ın yasakladığı içki, domuz eti veya murdar ölmüş hayvan eti gibi şeyler mehir olamaz. Bu gibi şeyler mehir olarak belirlense, evlilik akdi mehirsiz yapılmış sayılır ve kadın emsal mehre hak kazanır. (el-Kasani, a.g.e., II, 227 vd; İbn Abidin, A.g.e., Mısır, t.y., II, 252, 458-461; el-Cassas, Ahkamu'l-Kur'an, II, 143)
Bir erkeğin, evleneceği kadına Kur'an-ı Kerîm okumayı veya bir takım dinî hükümleri öğretmesinin mehir sayılıp sayılmaması müctehitler arasında tartışılmıştır. İlk Hanefî müctehitlerine göre Kur'an ve fıkıh öğretimi mehir yerine geçmez. Çünkü Kur'an öğretimi ve benzeri ameller taat niteliğinde olup, kişi bunları Allah'a yaklaşmak için yapar. Diğer yandan, mehirden söz eden ayetteki "... mallarınızla istemeniz..." (en-Nisa, 4/24) ifadesi mehrin "mal" niteliğinde olmasını gerektirir.
Sonraki Hanefî fakihleri ise Kur'an öğretimi ve diğer dinî hizmetlerin; -şart- ların değişmesi ve insanların geçim için çok meşgul olması gibi nedenlerle- bir ücret karşılığında yapılabileceğine fetva verdiler. Delil; Hz. Peygamber'in bildiği Kur'an'ı eşine öğretmesi karşılığında bir erkeği evlendirmesidir. (bk. Buharî, Nikah, 14, 35,44, Fadailü'l-Kur'an, 22. Libas, 49; Müslim, Nikah, 76.) İlk Hanefî müctehitleri, bu hadisi te'vil ederek, mehirsiz evlendirmenin Hz. Peygamber'e mahsus bir muamele olduğunu söylemişlerdir. (eş-Şevkanî, Neylü'l-Evtar, VI, 170; el-Askalanî, Buluğu'l-Meram, terc. A. Davudoğlu, İst. 1967, III, 247 vd.; Bilmen a.g.e., VI, 173.)
Bir erkeğin, evleneceği kadına Kur'an-ı Kerîm okumayı veya bir takım dinî hükümleri öğretmesinin mehir sayılıp sayılmaması müctehitler arasında tartışılmıştır. İlk Hanefî müctehitlerine göre Kur'an ve fıkıh öğretimi mehir yerine geçmez. Çünkü Kur'an öğretimi ve benzeri ameller taat niteliğinde olup, kişi bunları Allah'a yaklaşmak için yapar. Diğer yandan, mehirden söz eden ayetteki "... mallarınızla istemeniz..." (en-Nisa, 4/24) ifadesi mehrin "mal" niteliğinde olmasını gerektirir.
Sonraki Hanefî fakihleri ise Kur'an öğretimi ve diğer dinî hizmetlerin; -şart- ların değişmesi ve insanların geçim için çok meşgul olması gibi nedenlerle- bir ücret karşılığında yapılabileceğine fetva verdiler. Delil; Hz. Peygamber'in bildiği Kur'an'ı eşine öğretmesi karşılığında bir erkeği evlendirmesidir. (bk. Buharî, Nikah, 14, 35,44, Fadailü'l-Kur'an, 22. Libas, 49; Müslim, Nikah, 76.) İlk Hanefî müctehitleri, bu hadisi te'vil ederek, mehirsiz evlendirmenin Hz. Peygamber'e mahsus bir muamele olduğunu söylemişlerdir. (eş-Şevkanî, Neylü'l-Evtar, VI, 170; el-Askalanî, Buluğu'l-Meram, terc. A. Davudoğlu, İst. 1967, III, 247 vd.; Bilmen a.g.e., VI, 173.)