207 yorum 5. sayfa

yeni kardeşime

Canım kardeşim bence sen gurur duyacağın bişey yapmışsın keşke herkez senin gibi olsa ama nerdee...Neden şeytana kanıpda yaşadığın tertemiz hayatı kötü görmeye başladın ...Hem ALLAH büyüktür sıkma canını sen istemeyi bil çünkü RABBİM zaten yokmu isteyen istediğini vereyim diye bekliyor hayırlı kısmet istedikten sonra hiç düşünme...Geleceyinide şeytanın tafsiyelerine uyarak kirletme sadece RABBİMDEN iste ve sabret göreceksin mükafatını...

06.05.2010 - goncaa

akılcılk ve nakilcilik

sa gazalı ıle ibnirüşd arasındaki bu tartişma islam alemini bilimsel açıdan geride bıraktığı söyleniyor bu doğrumu.Ayrıca akılcılık ve nakilcilik tam olarak ne şimdiden teşekkür ederim

23.04.2010 - ahmet yasin

akılcılık ve nakilcilik

kardeşim imam gazali geldiği zamanın müceddidir.onun zamanında aklı esas tutup vahyi geri bırakan bir akım ve ekol çıkmıştır.bu ekolün islami kesimdeki temsilcileri ise kitapları avrupada 400 sene okutulan ibni sina gibi bir dahi farabiler olmuştur.bu alimler ve dahiler maalesef yunan felsefesinin etkisinde kalarak aklı putlaştırma derecesine getirmişlerdir.aklı her şeyden üstün tutarak akılla her şeye bir yol bulmaya çalışmışlardır.aristo felsefesinin etkisi o zamındaki alimleri çok etkilemiş hepsi o temelli felsefeler üretmeye başlamışlardır.bu felsefe itikadi ve imani noktada zarar vermeye başlamıştır.vahyin geri plana atılmıp aklın esas alınması karşısındaki fitnelere karşı isa imaem gazali mücadele ederek onların yunan felsefesi odaklı aristo mantıklı fikirlerini çürütmüştür.vahye dayanan felsefe ile onlarla mücadele etmiş.o noktada tecdit yapmıştır.ibni sina gibi bir dahi bile haşri akılla anlamaya çalışmış ama akıl buna yol bulamaz demek zorunda kalmıştır.haşrin sadece nakille kabul edileceğeni aklın ona yol bulamayacağını söyleyerek aslında aklı bir nevi sukut ettirererk aklın sınırları olduğunu farkında olmadan itiraf etmiştir.ama onnun aklının almadığı ve haşir dirilme ancak nakille inanmak düşüncesinin aksine kurandan aldığı dersle bediüzzaman hazretleri haşrin hem akilla hemde nakille ispatını yapmış inanmayan gelsin parmaığını gözüme soksun demiş,haşri inkar eden ve alay eden topluma haşrin olmayacağını empoze etmeye kalkışan devrin yönetimi ve sisteminin fikrini çürütmüş muilyonlarca müslümanın aklına atılan inkar şüphelerini bertaraf etmiştir.
imam gazali aklı putlaştıran ekole karşı çıkmıştır.vahyi inkar etmeyen aklı sadece esas almayan bir fikri savunmuştur.bir kısım inananlar sadece nakli esas alarak her şeyi nakille kabul etmeyi tercih etmiştir.bundan maksat dinin içine hurafeler bidalar karışmasın aslı korunsun. mesela hadislerin aslı korfnsun.
halbu ki kelam ilmi akıl ile işgörmekte imam gazalide bir nevi başlarda ilmi kelam ile iştigal edip sonradan tasavufa yönelmiştir.ilmi kelam kurani delileler yanında aklı delillerde çıkarır.imani ve itikadi delileri akılla toplar.ehli sünnet alimler akıl ve nakili beraber kullanmıştır her zaman.
evet akıl medresenin nakil ise tekkenin tarafına geçmiş,iki taraf arasında muarazalar ithamlar ve kavgalarda çıkmıştır.aklı bir nevi reddeden tekkeler ilme kapılarını kapatmışlar,aklı fazla üstün tutan medrese ekolü ise aklı esas alıp tekkeye uzak durarak kalbi ruhi feyizleri hakkıyla almamışlar.tekke taasuba düşerken son yüzyıllarda medreseler ise dinsizliğe doğur gitmişler.bu iki tarafınr kavgaları yüzünden bir çok noktada itilifalar çıkmış ayrılıklar gayrilikler olmuştur.yani bir nevi yerimizde saymışız.bu sayma kabahatini asla imam gazaliye veremeyiz.birileri onun ekolünü yanlış yola sevk etmişse o edenlerin sorumluluğudur.bediüzzaman hazretleri mücedittir.o zat ise tekke ve medreseyi barıştırmış.ikisini birleştirmiştir.aklın nuru fenni ilimler kalbin nuru ise dini ilimler demiştir.ikisinin imtizaç etmesiyle hakikat çıkar demiş ve tatbik sahasına koymuştur.bu kutuplaşmayı ortaüdan kaldırarak iki kesimi birleştirme gayesi gitmiştir.
kardeşim imam gazali bir müceddittir.tecdit için gelmiştir geri bırakmak için değildir.öyle hadislerd vardir ki sadece nakli esas alsan ve öyle yorumlasan o zaman bir çok keşifin yada icadın gelişmenin önü alınmış olur yada o rivayetler ve hadislerde olağanüstü şeyler ortaya çıkacağı için inkar yolunu insanlar seçececektir.mesele hadiste var ki dünya öküz ve balığın üstündedir.bu hadisi bir çok alim inkar etmiştir.uydurma demiştir.çünkü burda nakli esas alınca burdaki mecazlar hakikat telakki edilmiş insanlar öküz ve balık aramaya başlamış bulamayınca inkar etmiştir.aslında gerçekten hadistir.ama bu hadiste aklı esas alındığı zaman üç vecihle dünyanın nasıl öküz ve balık üzerindea olduğu anlaşılır.1-peygamberimiz bu hadisi dediği zaman dünya balık burcundaymış,1 ay sonra ise dediği zaman dünya hud burcundaymış.2-o zamanda geçim karalarda öküz denizlerde ise balık üzerine olduğu için demiştir.3-gerçekten karalarda öküz benzeri bir melaike vazifeli iken denizlerde ise huda benzeyen bir balık vazife görüyor.
yada ahir zamanla alakalı hadisler ve rivayetlerdeki çelişkiler veya olağanüstü hadiselere sadece nakil esas alınıp bakıldığı zaman ortaya inkar çıkıyor.yada insanlar o müteşabih hadislerde tarif edilen şeyleri aramaya başlıyor o müteşabih hadislerdeki mecazları hakikat telaki ediyorlar.hadiste vardir ki deccalin boyu bilmem kaç arşın olacak bilmem işte sofrası şu kadar uzun olacak bilmem işte alnıda kafir yazzacak bilmem herkes onu tanıyacak vs vs.şimdi bu hadislerdeki nakilleri biz esas alsak öyle baksak olaylara.o zaman ortaya bir çok çelişki çıkacak.bilmem ne kadar yüksük boylu bir deccal gelse onu nerde yatıracağız kaç numara ayakkabı giydiriceğiz,alnında kafir yazılı bir adam gelse kim ona inanır.yada eli delik olsa kimi kandırabilir herkes bilir ki bu adam deccaldir.demek sırrı imtihan gğereği allah akla kapı açsada ihtiyarı elden almıyor.iyi kötü elması kömür tefrik edilsin diye bir çok şey gizli kalıyor.açık acık ortaya çıkmıyor.ayrıştırma işini allah imana ve ferasete veriyor.hadislerde müteşabih geliyor ki sırrı imtihan bozulmasın.her şey aşikar açağa çıkmasın.
kardeşim imam gazali müceddittir.bu zat kendini akla kaptıran ve akılları almayan bir çok şeyi inkar eden bu islami felsefe ekolüne karşı mücadele etmiştir.hatta ibni sina için kafirdir içtihadı yapmıştır.üstat ise kafir değildir ama kapıldığı o ekol o dehayı sıradan bir müslüman derecesine getirmiştir demiştir.ancak imam gazalinin fikrine mahalefet edenler belki bu kısır tartışmalarla milletin aklını fikrini meşgul ederek geri bırakmış olabilirler.ama mücedditler ilerigötürmek için vardır.onlar beni israilin peygamberleri gibidirler.onlar geldikleri asrın ihtiyaçlarını ve sıkıntılarını tespit edip kuran ve sünnete göre çareler getirmişlerdir.bugün ibni rüşt mü daha çok toplumda kabul görmüştür yoksa imam gazalimi.tabiki gazali hazreteri.o zat şunu savunmuştur.aklın esas alınıp hükmedileceği yerler vardır.naklin esas alınıp hükmedileceği yerler vardır.öyle hadisler ve hadiseler vardir ki orada nakli esas alsan ortaya hurafe ve inkar çıkabilir.aklı esas almak demek nakli inkar etmek olmadığı gibi nakli esas alıp hüküm vermek mana vermekte inkar değildir.ikisininde beraber alınacağı hükümler vardır.elbet.bugün bir çok ahir zamanla alakalalı hadisleri yorumlayan kişilerin kitaplarına bakın hep nakli esas almışlar.o rivayetleri yorumlarken sadece nakli esas alarak tefsir tabir ve tevil yoluna gitmişlerdir.ortya garip bir tasavvur ve manalar çıkmıştır.böyle haedislerde sadece nakli esas alınırsa akıl devre dışı bırakılırsa olaylar muğlak kalır.insanlar belki atalete ümitsizliğe düşerler.geniş araştırmayı internetten yapabilirler.
Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

29.04.2010 - tahkik

Aile hayatımız tarumar olmasın.....

eklediğim makaleyle
neden dumura uğradınız anlayamadım ?
.yazılanlarda gercekcilik payı yokmu ???
ben gördüğüm için ekledim ama bu her suc her günah kadınındır demek değil bunun tam terside vardır yaşanıyor ve yaşatılıyordur ..
evlilik te kadına düşen görevler erkeğe düşen görevle vardır her fert bunları yerine getirmek zorundadır aslında .
bu görevler aksadığı için günümüzde evlilikler sanki mevsimlik olmuş mahkemeler gencecik ciftlerin boşanma dosyalarıyla dolmuştur .buna islamı yaşamamızdan yaşayamamızdan kaynaklanıyor..iki tarafta bilincli olur kurdukları yuvanın ötelere gidecek bir muhabbet bağı olduğunu birbirlerinin rabbimizin emaneti olduğunu bilirlerse ,o zaman her sorun hallalur .
şimdi bir cok aileye baktığımızda ya erkek yada bayan birbirlerinin sadece eksik yönlerini görüyor onarıcı değil daha cok yıkıcı oluyor .insan sevdiğinin ayıbını heleki eşi olursa dahada örtmek zorunda .bu hem muhabbeti artttırır hemde sevgi bağlarını kuvetlendirir .Eğer karı koca birbirlerinin kötü yanlarını görüyor ve fırsat buldukça da bunu dillendiriyorsa, aralarındaki sevgiden her defasında bir parçayı yok ediyorlar demektir. Bir müddet sonra ortada sevgiyle paylaşacakları bir şey de kalmaz. Onun için Kur?ân eşinin kusurlarını tamamen örtmeyi, onları dillendirmemeyi tavsiye ediyor. Hattâ birbirlerinin üstün yanlarını devamlı hatırlamalarını emrediyor. Övücü sözlerle birbirlerini taltif etmelerini, üstün yanlarını dile getirmelerini, hattâ birbirlerinin üstün yanlarını taklit etmelerini dikkatlere sunuyor. Zaten sevgi paylaşıldıkça artar. O zaman aile içinde sevgiyle paylaşılan çok şey olur. İletişim güçlenir ve aile içine huzur dolar.

?Ne mutlu o kocaya ki, kadınının diyanetine bakıp taklit eder; refikasını hayat-ı ebediyede kaybetmemek için mütedeyyin olur. Bahtiyardır o kadın ki, kocasının diyanetine bakıp ?Ebedî arkadaşımı kaybetmeyeyim? diye takvâya girer.?
ama aksinin olduğunu düşündüğümüzde o zaman var olan sevgide kaybolur her yaptığı batmaya başlar.durmadan eksiklerni görür iki tarafın hayatına zindan olur .
aslında erkeğe iş daha fazla düşüyor cünkü o ailesinden sorumlu bir coban ...
son olarakta diyorumki erkek evlilikte baş gibidir kadınn ise boyun gibi eyerki istersek başı dilediğimiz yere cevirebiliriz.ama bazen buda olmaya biliyor o zamanda imteğanın şuuruna varmak ve sabretmek gerekiyor en son yol ise eyerki bizi ibadetimizden alı koyuyor ve rabbimizle aramıza girecek kadar ruh halimizi bozuyorsa iki taraf içinde ayrılık en iyisi..
bu mühletide rabbim bizlere vermiştir .
rabbim bizleri imandan kurandan ayırmasın utandırmasın hakkımızda hayırlı olanı gönlümüze bahşetsin inş .. rabbim kimsenin yuvasınıda bozmasın .bu ağır bir imteğandır cünkü... selam ve dua ile ..



Nezaman ki senin sohbetinden sıyrıldı yüreğim,işteo günden beri biçareyim!
Ne zaman kalbimde yerini başka heveslere pazarladım,İşte o andan beri avareyim!
Senden uzaklık ateşmiş YaRab!Merhamet et! .

24.08.2009 - iremhan

sessiz çıglık

iremhan kardeş aile hayatımız tarumar yazınız beynimi dumura ugrattı ....aile ve evlilik hayatını anlatırken tüm olumzuslukları kadına yüklerken ,erkeginde üzerine düşen vazifeleri yapabilmesi konusunu bertaraf etmişsiniz...elbetteki kadın kocası tarafından fenalık ,sadakatsizlik gördügü zaman kısasa kısas diyerek aynı silahla vurması önce dinimize hemde örf ,adet törelerimize yakışmayan ters bir davranış ...erkek zor şartlar altında çalışırken , kadında günümüz şartlarının zorlugu ve hayatın müşterekligi bilinciyle har vurup harman savurarak ,yan gelip yatmıyor ...dahası nicee gelinler , kızlar ,yaşlı teyzeler merdiven silerek ,çocuk bakarak ,gündeliklere giderek erkegin omuzundaki yükü hafifletmeye çalışıyorlar ....her kadın kocasını ,erkegini arkasında dag gibi hissetmek ister.....üzüntüsünü ,sevincini hayata dair ve varsa o dagın gölgesinde dindirmek ister ... etrafınıza baktıgınızda ölü kefal bakışlı , mutsuzlugu 1 km mesafeden , anlaşılan bir kadın gördüügnüzde ,kadın ruhundan anlamayan ,pasif , dünyadan bihaber yaşayan bir erkegin karısı oldugunu anlamakta zorlanmazsınız ...erkek karısını aldatmışsa çogunlukla suç kadının oluyorken ,kadın aldattıgında çogunlukla suç kimin oluyor merak ettimm dogrusu...kadını sadece etten ,kemikten yaratılmış cinsel obje gören ,ruhunun derinliklerine inmeyen , bir tatlı sözü söylemekten aciz kocaya karşı surat asıp oturmasıda neden sonuç ilişkisiyle alakalıdır ...evliligin ve insani diyalogların kadını erkegi yoktur ,biri suç işlerken digeri masum degildir .... evliliklerde kadın erkegin hayat arkadaşıdır ,yoldaşıdır ,sırdaşıdır karısıdır dadısı degildir ....

harabat ehlini hor görme zakir,defineye malik viraneler var.

17.07.2009 - black_rose

tuanna kardeşim

yazdıklarınızı okuyunca inanın cok üzüldüm ,rabbim yar ve yardımcınız olsun inş .
insan yaptığı hatanın bedelini bazen yıllarca cekebiliyor ,keşke zamanında ailenize anlatsaydınız şu an en zından size destek olurlardı ,yada en başında nişanlınızla paylaşsaydınız ,belki size anlayışla yaklaşacak sizin ayıbınızı yüzünüze vurmayacak ve hatanızı ututacaktı ,
hala gec değil bence evlilik ebedi bir hayatın dünyada temelinin atılmasıdır .bu temel ne kadar sağlam olursa hem dünya hemde ahirette o kadar kalıcı ve baki olur .yalan üzerine bir yuva inşa etmek .pekte doğru gelmiyor bana sizi gercekten seviyor ve rabbindende korkuyorsa anlayacaktır .insan hata yapar ,insan günah batağına dalar ,insan bazen ümitlerini kaybeder önemli olan tekrar ayağa kalkabilmek düştüğü hatanın farkında olup rabbinden ümitle yardım istemek .
iyice düşün kardeşim ,doğruyu söyleyip belki kaybedeceksin ama ,yalan söyleyipte bir ömür vicdan azabıyla yaşamakta kolay değil ,her gün sevdiğinin yüzüne bakarken için acıyacak vizdanın sızlayacak..secim senin kardeşim rabbim sana yardımcı olsun utandırmasın muvaffak kılsın .nişanlınada anlayış ve bağışlama kuvveti hataların insanlara mashsusolduğunu anlama idraki nasip etsin selam ve dua ile kardeşim ....




Nezaman ki senin sohbetinden sıyrıldı yüreğim,işteo günden beri biçareyim!
Ne zaman kalbimde yerini başka heveslere pazarladım,İşte o andan beri avareyim!
Senden uzaklık ateşmiş YaRab!Merhamet et! .

12.07.2009 - iremhan

allah rızası için yardım istiyorum...

selamun aleykum...
sitenize yeni üye oldum öncelikle hayrlı yolda yardımcı olan herkesten allah razı olsun diyorum. nasıl başlıyacağımı bilemiyorum yardımlarınızı bekliyorum. şu anda 24 yaşındayım bundan 10 yıl önce çocuk yaşta ruhsal durumum pek sağlıklı değildi evde huzuzrsudm mutluluğu ararken neyin ne olduunu anlamadan kendmden büyük biriyle tanıştım onun yanında evdeki huzrsuzluğu unutuodum. ama aşk değildi tabi bu daha zina ne günah ne onların bile anlamnı tam olarak bilmiodum. sonra ailem bu kişyle yakınlaştığımı duydu ve yasaklar kısıtlmalar başladı psikoljimnde bozulmasyla evden kurtulacağımı düşünerek hayatımn yanlışını yaptm ve evden kaçtım. sıgınacak kimsem yoktu sokakta kaldığımı düşünüodum ve kendmden büyük olan sevgi besledğimi sandığım kişiye sığındm ama onun yanında kalabilmem için onun korkusuyla doğrunun ne olduunu bilmeden onunla birlkte oldum çocuk yaşta :( ne yaptığımı bilmiodum ben onunla kalıcaımı düşünrken ailem gelip beni buldu o kişiden aldılar ben ise ailemn bi daha beni istemiyeceğini düşünüodum korkudan ne olduunu onları üzmemek için anlatamadm gerçeği onlar bişeyn olmadığını sanıyorlar ve ordan hemen taşındk başka şehre yeni bi hayat kurduk ailem artık benmle çok ilgileniodu onları üzmek istemiodum bu yüzden hep sakladım gerçeği tabi yaşım büyüdükçe günah kavramınıda artık öğrenmeye başladm testtüre girdm namaza başladm kuran okuyorum 10 yıldr ailem üzülmesn diye gündüz onlara gülerken 10 yıldr her gece secdede ağlıyorum böyle bi hata böyle bi günah nasıl işlerim diye bunu nasıl yaparım diye 10 yıldr yiyip bitiriorm kendimi ve asla evlenimiyeceğimi düşünüodum bunu haketmedğimi kimsenin günahına giremezdm kimseyi kandıramazdm geçmişimi gizleyerek olmazdı diyerekten önüme ne kısmet çıksa hep hayır dedm ömrüm boyunca kimseye evet demiycektm ama ailemnde tek dileği evlenip mutlu yuvamın olması aslında bende istiodum ama bunu haketmiodum unutamıodum geçmişimi her saniye aklımdaydı yaptıım hata ama bi an geldi 10 yıldr unutamadığım hatamı bi anda mevlam bana unuttrdu ve aniden nasıl olduunu anlamadan karşıma biri çıktı 10 yıldr kimseyle birlkte olmamıştım olamazdm nasıl olduunu anlamadan işler ciddiye bindi hemen isteme oldu nişan oldu ve yakında evlenicez ama 10 yıldr unuttuğum gerçeği takrar hatrladım şimdi ne yapıcağımı bilemiyorum gerçeği söliyemem nişanlım asla kabul etmez ve en önemlisi ailem öğrenebilir gerçeği ve bunu kaldramazlar birisinin ölümüne bile sebebiyet verebilir allah korusun. iki yolum var ya geçmişimi saklayıp allah rızası için beni seven kişiyi ve ailem için ölünceye kadar onları mutlu etmek için çalışıcam yada nişanlımı terk edip 10 yıldr yaptığım rolume devam edicem sonsuza denk hayatıma kimseyi sokmucm ama gönlüm bunu istemioo her müslüman genç kız gibi evlenip çoluk çocuk sahibi olmak istioyrum ama bu dünyada mutlu olucm die ahiretimi karartmaktan çok korkuyorum. bildğim kadaryla rabbm kul hakkını affetmezmiş kuluna bırakırmış ya geçmişimi sakladığım için eşimn kul hakkına girersem ya sonsuza denk cehennemde kalırsam diye yiyip bitiriorum kendimii çıkış yolu hangisi bilemiorum bazı hocalar geçmişimi saklıyabilceğimi sölediler ama yinede içim rahat etmio ne olur yardım edin allah rızası için cevaplarınızı bekliyorum. allah yar ve yardımcımız olsun.

09.07.2009 - _tuana_

evlilik öncesi ilişki

olayın dini boyutunu pek bilmemekle fikrimi söylemek isterim..benim nişanlandığım kızda senle aynı sorunu yaşamış..ben tesadüfen bir yanlış anlama ile öğrendim konuyu nikah için kan uyuşmazlığı testi yapılıyor ben nişanlıma benim özel sağlık sigortam var komple chek-up yaptıralım ne var ne yok emin olalım diye düşünüyorum dedim kız panikledi nasıl yani her testimi yaptıracağız kızlık testi falan dedi bende evet ne varki bunda dedim..sonra kız korkup ailesine konuyu açmış evlenmeyi planlarken çıkan bu gelişmeden sonra bizi çağırdılar konuyu bana çok sonra anlattılar babama babası durumu izah etmiş ve ilişkiyi sonlandırdı aile..benim dururum iyi ama genç kız ilişki yaşadığı evli adama 2. eş olarak verildi.hayatta yaptığımız herşeyin bir diyeti oluyor.ben hayatımda hiç zina yapmadım allah reva görmedi bunu bana ama şu an tüm gençler evlilik öncesi ilişki yaşyor zaten bu şekilde ilişki yaşamış birisinin senin haberin olmadan allah c.c tarafından kaderin olacaktır konudanda bence hiç bahsetme çünkü artık bu senin allah ile aranda sırdır ve her insanın sırları vardır ve bedelini ödeyeceğiz.inşallah doğru işler yaparak kendini affettirirsin..

19.01.2010 - talinet

mrb kardesim

mrb ben cok sey biliyorum diyemem ama sana yardım etmek isterim yaptığın sey cok yanlıs bişey ama bunun yasınla ilgisi büyük sürüden ayrılan koyun gibi atmıssın bi banacının yanına kendini hatanı anlaman ve doğruya yönelmen cok güzel bişey beni dinlersen nişanlına bunu en güzel bi biçimde anlat o yasta birinin yapabilecegi hatalrı bunun yanlıs olduğunu ve farkına vardığını onunla bi yuva kurmak istediğini herseyi anlat eger seni seviyosa anlar ins hersey gönlünce olur inan bana saklarsan daha sonra cok canını yakar daha fazla zaman gecmeden anlat ona bunu umarım yüce mevlam bagıslar seni ve dualarını kabul eder hersey gönlünce olsun

03.09.2009 - kararsız89

Sevgili Kardeşim;

Sevgili Kardeşim; Yazınızı ağLayarak okudum çok üzüldüm. ALLAH yar ve yardımcınız olsun İnşaAllah... Ben size bir ayet yazayım...

Zina eden erkek zina eden ya da müşrik olan bir kadından başkasını nikahlayamaz; zina eden kadını da zina eden ya da müşrik olan bir erkekten başkası nikahlayamaz Bu mü'minlere haram kılınmıştır (24/3)

Bu ayetin üzerine pek bir şey söylenmez aslında. Yapmış olduğunuz yanlış yaş itibariyle çocuk denilecek yaşta yapılmış bunuda görmezden gelmek olmaz tabiki. Hiç bir erkek Eşinin Bir başkasıyla ilişkiye girmesini istemez elbette. Yapılmış yanlış olan gerçeği saklayıp nişanlınızla evlendikten sonra. Vicdanınız rahat olacak mı? Eşinize her baktığınızda Utanç duygusu olacak mı? Tüm bunlara dayanabilecekmisiniz. Elbette söylenmesi zor bir durum. Ama bunun söylenmesi gerektğini düşünüyorum. Dinimiz de yalana yer yoktur. Bekarat olayı bizler bunlara zaten çok önem veren bir toplumuz. Bazı olaylarda duyuyoruz İki kişi evlenir ama ertesi gün kız döner... Sebep? Kız Bakire değilmiş...

Tüm bunları bilmiyorum Nasıl bir ilişkiye girdiğinizi ama tüm bu gerçekleri saklamamak gerektği kanısındayım. Tabiki bu kişiler için. İşe İslami açıdan baktığımızda. Allah C.c nin Affetmeyeceği Tek günah Şirktir Öyle buyuruyor Rabbimiz. Birde Kul hakkıdır. O ancak Hakka girilen kişilerce ortanadan kalkar. Muhakkakki Allah tevbeleri Kabul edeR...

/222: ... Allah, çok tövbe edenleri sever...
9/118: ... Şüphesiz ki Allah TEVVÂB'tır, Tövbeleri çok kabul edicidir, RAHÎM'dir, merhameti sınırsızdır
5/74: Halâ Allah'a yönelip tövbe ederek O'ndan af dilemiyorlar mı?...
9/126: İman etmeyenler her sene bir veya iki defa çeşitli belâlara çarptırılarak imtihan edildiklerini görmüyorlar mı? Böyle iken yine tövbe etmiyorlar, ibret almıyorlar.
7/153: Günahları işledikten sonra tövbe edip imana sarılanlara gelince, tövbe ve imandan sonra Allah çok affedici, çok merhametli olacaktır.

Cenabı Allah, birçok ayetlerle günahkarları ve yanılgı halindeki insanları tövbe etmeye çağırıyor. Onlar görmüyorlarmı ki, her sene bir iki defa çeşitli belalar ile sınava tabi oluyorlar. Hastalık, kaza, sıkıntı v.s. onları perişan ediyor. Halatövbe etmiyor, gerçekleri göremiyorlar. Ancak kalplerinde iman ışığı yanar da; " Suçluyum, kötülük yaptım, pişmanım, vazgeçiyorum. " derlerse durum değişir. O zaman Allah'ı çok affedici ve çok merhamet edici bulacaklardır. Cenaı Allah'a giden yolda bir köprü durumunda olan tövbe etme sırrı, imanı gönlünde hissetmenin de bir neticesidir...
Allah yar ve Yardımcın olsun İnşaAllah

27.08.2009 - KayRa

muhterem tahkik kardeşim

yorumlarınızı ,tavsiyelerinizi nefsimle beraber gözyaşlarıyla defalarcaa okudum ..özünde sözünde samimi iyi niyetli ALLAHDAN korkan kuldan utanan , saygın sevilen bir insanım ...bu benim başıma gelen kadermi ,musibetmi , şermi belamı herneyse adını koyamadıgım durumdan , ALLAHIMDA şahittirki memnun mesut degilim ..bu tür sitelerde konuşacak, danışacak, paylaşacak biryerler aramamda , sizlerden tavsiye nasihat istememde vicdanımın acı çıglıklarının tezahürü degilmi ...hiç kimse bilerek isteyerek hem dünyasını hem ahiretini karartmaz ...nette oyun oynamak amaçlı girdigimde gayri meşru bir ilişkim olsun sevgilim olsun diyerek girmedim ...daha önceden aldatma hikayelerini duydugumda son derece tepkili bir şekilde nasıl yaparlar nasıl vicdanları razı olur derken aynı duruma ben düştüm büyük konuşmaya gelmiyormuş demekkii ...aile baskısıyla evledirilirken toplum baskısı yüzünden ayrılamıyorsunuz ,her halukarda baskı altında olmak zamanla insanın haleti ruhiyesini bozmakla beraber yanlış yollara sevkediyor ... rıza alınmadan ,tanımadan , sevmeden gelinlikle çıktın kefenle dön zihniyeti bir süre sonra çıkışı olmayan yollara sürüklüyor ne yazıkkii... konuşacak yazacak çok şey varken sözün bittigi yerdeyim malesef .....cevaben yazdıklarınızı hergün okuyup kendime yön verecegim ...temennii ve tavsiyeleriniz için ayrıca zaman ayırdıgınız için çok teşekkür ediyorum ...

29.06.2009 - black_rose

B.Rose,Günah kalemi ile yazılanları tövbe silgisi siler.

Kardeşim cenabı hak kullarından özü, sözü, fikri, zikri bir olmalarını istiyor.Bunun içindir ki,Cenabı Hak ayeti kerimesinde “emrolondun gibi dosdoğru ol” demiştir.ümmeti muhammedin sıkıntısı işte özü ve sözü bir olmamasıdır.sözleri müslümanca olduğu halde eylemleri ecnebicedir.yani batıldır.söylemlerinde Allah, kuran, iman, ifet ,namus kavramları yer alırken eylemlere bu sözler yansımıyor.en basit örneği söylemlerimizle eylemlerimizin,inançlarımızla yaşantımızın çelişmesi gibi.söylemlerimizde zina haram,alkol haram, flört haram, kumar, hırsızlık, kin, adevet, öfke, gıybet haram ama televziyonlarımızda,şarkılarımızda filmlerimizde dizilerimizde sokaklarımızda ve netlerimizde bütün bunların hepsi serbest.akşamlara kadar evimizde bu çirkin fiiler icra ediliyor.söylemlerimize uymayan bu gönütleri hayatları merakla hayretle keyifle takip ediyoruz.söylemlerimizde iyi sağlam bir Müslüman görünüyoruz ama eylemlerimizde acaba islimyet hayatın neresinde dersek köşesinde bucağında kıyısındayız..müminin eylemleri ve söylemleri inancı ve yaşamı bir olmalı.riyakarlıktan,aldatmaktan kaçınmalı,eşimiz bizi namuslu biliyorsa,biz namuslu numarası yapmayacağız namuslu kalacağız.
eşimize bizi sadakatli biliyorsa biz sadakatli kalacağız,
eşimiz bizi iffetli biliyorsa öyle kalacağız.eğer onun bildiği gibi kalmayıp öyle davranıyorsak o zaman bizim eylemleriz ve seylemlerimiz hep çelişkili hem riyakarene hemde münafıkça olur.hem kendimizi hem karşımızdakini aldatmış oluruz.
bakın İmam azam insanlar kendisini yatsı namazı abdestiyle sabah namazını kılıyorlar bildiği için 40 yıl öyle davranmıştır.bizlerde eylemlerimiz ve söylemlerimizi bir etmek zorundayız.şartlar ne olursa olsun,sevgisiz.muhabbetsiz ,aşksız,kalmış olabiliriz.ama hissiyatların,duyguların zaifiyeti ile değil vicdanın dinin inancın doğruluğu ile hareket etmemiz gerekir.
bir sahabi efendimiz medinede bir mümin kardeşinin hanımına nazar etmiş ve o kadından murat alma hareketlerine teşebbüs etmiş sadece bakışlarla bunu belli etmiş o müminin eşi “sen rasullahın yanında rezil olmaktan korkmuyormusun” deyince .o malik isimli sahabi öyle bir pişmanlık feryadı etmiş ki,o ağlamak hali ile önce ebu bekire gitmiş ben böyle bir şey geçirdim kalbimden demiş o yüz çevirmiş,ömere gitmiş ömerde yüz çevirmiş git demiş,Hz peygambere gitmiş gözü yaşlı yüreği kanlı sahabi efendimize rasulde yüz çevirmiş o mahsun gönüllü sahabinin feryadına Allah ayet indirmiş ve “onun rızkını sizmi veriyorsunuz onu sizmi yaşatıyorsunuz” diye zelle namıyla bilinen bir azarlama ile onları azarlamış.o mubarek sahabi pişmanlık ile dağlara çıkmış ve 40 gün dağlarda kalmış ve tövbe gözyaşlarını yüreğine akıtmış,sonunda sahabiyi dağdan gidip getirmişler ve birkaç gün sonra vefat etmiş,bir hayalın arzunun bakışın nefsani bir hatanın ruhuna kalbine verdiği pişmanlığına bakarmasınız.imanına bakarmısınız.küçük bir hatayı günahı başına devrilecek koca dağ gibi gören sahabi efendilerimiz nereye büyük günahlarına sineğin kanadı kadar gören asrımız insanı nereye.
işte fark kardeşim.işte imanı işte Allaha ve rasulüne bağlılık.bolca tövbe edelim kardeşim.
haşirde rezil rüsvay olmamak için,
kabirde azap görmemek için,
berzahta üşümemek için,
sırattan düşmemek için,
cehennem azabında dünyadaki gayri meşru hayatamızın mehrini ateşle ödememek için.
bol tövbe edelim.
yüzlerin kararıp günahların saçılacağı o günde bütün insanlık önünde rezil olmamak için,vay be bu erkek bu kadında ne haltlar yemiş bizde onu melaike biliyorduk denilmemek için,

rabbimizin kölesi olalalım,kendimize onun ibadet kulluk zincirine bağlayalım.kulluk zincirine bağlanan köleler o kapıdan kaçamazlar,serkeşleşip yanlış yollara girmezler,hayallerin gölgelerin ardına düşmezler.

rabbimizin sevgisini kaybettikten sonra yüzlerce binlerce Yusuf milasi adamların sevgisini kazansak ne yazar kaç yazar.rabbim bizi bizden iyi bilmiyormu,sevgi depomuz boş ise onu çocuklarımızla dolduralım,orayı iman kuran sünnet ile doldurmaya bakalım.bozuk benzin nasıl insanı yolda bırakırsa bozuk gayri meşru sevgi ile dolan depomuzda bizi yolda bırakır.imanınız ve vicdanınız sizi rahat bırakmamış gölge olmuş peşinizde.aşkın günahın belasından kaçmak için nefsinizi oyalayın.İbrahim ethem Hazretleri nefsini oyalamak için balık ağını söker yeniden dikermiş. böylelikle nefsini oyalarmış.kötü şeylere düşmemek için sizde nefsinizi çocukla,oyalayın.evinizle oyalayın,.
kaderi ilahiyeden nasibinize böyle bir izdivaç bile düştüyse sabırda düştü,tevekkülde düştü,ama günahı ve haramı isteyen kuldur unutmayın.bir marazı illet eğer vaktinde teşhis edilip tedavi edilse tedavisi kolay olur,bir insan sigaraya başlasa ve bırakmazsa terki zorlaşır içki için birisi alkolik olmadan bırakabilir bırakırsa kurtulur ama bırakmazsa iş zorlaşır.günahta böyledir kardeşim.zamanında önü kesilirse bırakması zor olmaz.ama bırakılmadığı zaman insanda kökleşir ,büyür genişler gelişir,hayatın bir parçası olur,insanı meftun eder,hayatın manası olur,amacı olur,terki zor olur,tahamülü zor olur,ayrılmak zor gelir,insanın bir azası gibi olur.ondan ayrılmak dünyanın sonuymuş gibi olur,onun içindir ki,rabbimiz zinaya yaklaşmayın diyor,çünkü insan içine girince artık çıkamıyor.meftun köle oluyor.vazgeçemiyor.
kardeşim insanın hayatını zehir etmede en mühim şeyde insan bazen kaldıramayacağı yükleri sırtına yüklemesidir.
Ama farkında değildir
Yani bu yüklenmeler gizli yüklenmelerdir
Düşünce olumsuzluklarıyla
Hüzünlü şarkılarla
Ümitsiz hayellerle
Öfke ile
Manevi bir istibdat kurar üzerinde
Bir şarkının hüznünü çeker durduğu yerde
Bazen gelmeyen günlerin hüznünün getirir hazır zamana
Bazen geçmişin hüzünlü hatıralarını getirir hazır zamana
Hazır zamandaki kuvvetini böyle sağa sola savurur
Bazen sevgisini dağıtır layık olmayanlara
Birini sever adamın dili güzeldir ama
Ahlakı pistir
Bazen sevgisini muhabbetini gani gani dağıtır layık olmayanlara
Sonra sevgi deposu boşalır.
Bazen üstündekilere bakar mutsuz olur altındaki bakarak mutlu olmak varken,
Bazen küçük hatıraların elemlerini çeker
Bazen giden lezzetlerin geride bıraktığı elemini tatar.
Bazen eşinin hüznünü bazen havanın hüznünü bazen rüyaların ,başkalarının hüznünü yaşar
Böyle hüzün keder ve elemin başına çöreklendiği durumlarda o zatlar gibi yap tevekkül ve dua sığınağına gir.
Unutma ki, insan hayatının rengini istediği renge ve şekle göre değiştirir
Eline verilen hayat tuvallerine niyet fırçası ile şekil verir
Bazen koyu bir hüzün fırçası
Bazen tozpembe bir bahar neşesi katar fırçasıyla hayata
bazende hayatın bütün kara bulutları gelir üzerine
Bazen hüzün yağar yüreğine.ama ümidini yitirmediği zaman
birden ümit güneşi açar aydınlatır ümitsizlik sevgisizlik karanlığını
dağıtır kara bulutları
rahmet güneşi gülümser yüzüne.
Kardeşim:
İnsan vartalara, boşluklara, belalara ,ayrıklara düştükleri zaman ruhlarının, kalplerinin, hissiyatlarının fırtınaları, dağdağaları, ve dalgaları zamanında gidip merhamet şefkat limanları olan dine, imana, kurana, cemaatlere değil de gidip şehvet, yağmacı, hain, aldatıcı, dessas nefis hayvani ,zinacı kalplere ,akılların limanlarına sığındığı için aldanır..sonra yağmalanır şerefler,paralanır,namuslar,kirletilir,izzetler,lekelenir,beyaz sayfalı temiz hayatlar,
insan hissiyatlarının kör, sağır, topal rehberliğinde, giderlerde aklın aydınlık,ferasetli,hiktmetli nasihatlarini dinlemezler,pişman olacağı ,feryat edeceği hataları kusurları işlerler,küçük lezzetlerin neticesinde vereceği büyük pişmanlıkların,vicdanı boğan feryatlarını, ruhu, kalbi tırmalayıp mahv eden sesini dinlemeye kendilerini mahkum ederler,
insan küçük lezzetler uğruna girdikleri günahların pişmanlığını, manevi cehennemini ruhlarına ve kalplerine yaşatır .Dikkat et yeni arayışlara girmeyin çünkü;
insan küçük zevklerin mehirini her zaman büyük pişmanlıklarla öder.
küçük görünen sözler büyük cinayetler getirir,
küçük görünen bir kibrit ucu büyük yangıınlar getirir.
küçük görünen bir bomba koca apartmanları yıkar,
küçük görünen bir necaset koca suları kirletir.
küçük görülen günahların ağırlığı bir gün gelir sahibini boğar.
küçük görülen hatalar bir gün gelir insanın hayatını mahveder.
küçük gördüğümüz haramların necaseti kalbimizi ruhumuzu zehirler.
küçük gördüğümüz nice hatalar günahlar haramlar geçmişte dahi kalsa bir gün şeytan o küçük hatılaraları anıları acıları sinsice cımbızla çıkarıp getirir hazır zamana. o kıl kadar olan küçük hatıra anı acıyı kalp ruh ve akılda patlatır.bizi geçmişimizle mahveder.
küçük gördüğümüz her şey bazen büyük haylatları yutar boğar,
küçük gördüğümüz yada ihmal ettiğimiz hataların pişmanlıkları ahları vahları bir ömür peşimizi bırakmaz.bizi sinsice takip eder.
unutmayın en kıymetli şeylerin müşterisi çok olur,iffet haya namus şeref din kadının elmas hazineleridir
tertemiz bir hayat
tertemiz bir eş
tertemiz bir mazi
tertemiz bir istikbal
tertemiz bir evlat
tertemiz bir ev
tertemiz bir saadet
tertemiz bir mutluluk
tertemiz bir sadakat dururken
çirkef
melun
habis
kara
zelil
çirkin
bir hayata talip olmamak gerekir.
Kardeşim İnsan şu dünyaya sırrı teklif ve imtihan için gönderilmiştir. Sırrı imtihanın iktizası ile ondaki elmas ve kömür istidatların açığa çıkması murat edilmiştir.bu ayrışma için ise insana nefis şeytan ve belalar musibetler musallat edilmiştir.bu musibetlere karşıda insanlara dayanmak için iman ve sabır tavsiye edilmiştir.şu tecrübe meydanında niceleri kazanmış niceleri kaybetmiştir.musibetin mahiyetini ve kimden geldiğini bilenler kazanmış sabırla bilmeyenler ise isyan ve küfür ile kaybetmiştir.devam eden bu imtihan dünyasında bizler kaybetme kuşağına girmemek için başımıza gelen musibetlerin mahiyetlerini vücutlarını manalarını iyi bilmemiz gerekir.
musibet ikidir bir musibet insanın dünyevi noktada başına gelen musibetidir.ikinci musibet ise dine gelen musibettir.birinci musibette insan en fazla dünyasını kaybeder ama ikinci musibette insan ebedi hayatın kaybeder.
imtihanınız zordur ama bu musibetlere sabır ile mukabele etmemiz, ibadet ile dua ile tevekkül etmemiz iktiza eder.yoksa isyana giden söz tavır ve fiillerimiz olsa ibadetimize bırakıp abes faidesiz işlerin ardında koşsak dinimizi de ahiretimizi de kaybedebiliriz.dünyevi musibetlere sabır etmek çaresi var elimizde bize bu sabrı ise verecek olan imanımızdır.dünyevi musibetler dünyamız için bazen zehir zıkkım olurken dine imana gelen musibetlerde ebedi hayatımız için zehir zıkkım olup mahveder.musibetin sabrını kazanın hiç olmazsa bu durumda.çünkü kuranda “çirkin gördüğünüz şey belki sizin için hayırlıdır.sevdiğiniz bir şeyde de belki sizin için şer kötülük vardır.hakikati Allah bilir siz bilemezsiniz”.nice dünyevi özgürlükler namına insanlar dinden imandan islamdan insanlıktan çıkmaktadırlar.bu musibetin boyutu insanın ahiretini heba edebilir.ama rahmani bir iltifat yada ihtar yada vesile-i necat olabilecek bir duruma ulaşma varsa ucundan çok meyus olmayın,.Büyük insanlar hastalıkları ve bela musibetleri Allaha yaklaşma vesilesi görmüşler,Allahın rızası kazanma vesilesi yapmışlar. belalı musibetli yaşamayı ilahi bir hediye görmüşler,bu musibet ile hep iftihar etmişler.acz ve fakırlıklarını görmüşler.çalınca kapılarını musibet kimden neyden geldiğini bildikleri için hoş safa geldin deyip başlarına koymuşlar.büyük mükafatlar büyük musibetlerle beraberdir.musibetin büyükleri önce peygamberlere sonra veli kullarına sonra öteki insanlara gelir.musibet kamçısı bizi iyice rahmanın şefkatli kucağına atmak içindir aslında.
Bir kardeşime dediğim gibi derim,Kardeşim Mahsun olan gönlünüzü ve kalbinizi dünyanın sıkıntıları ile değil Allah ve peygamber aşkıyla şenlendirin neşelendirin.

Evet kardeşim nasıl ki çaresizlik ve ümitsizlik anında Allaha iltica eden kullar hep inayet görmüşler,iltifat görmüşler,sevindirilmişler,en zor müşkül hallerden o münacatları ve niyazları ile kurtulmuşlar,sizde öyle münacat edin.

Nasıl ki sevgili için akan gözyaşları mana aleminden bir yol bulup gidip sevgilinin gönlüne dökülür ve o sevgiliyi rikkate getirip harekete geçirir,o aşkın gözyaşları sevgiliyi yanına getirtir.sizinde gözyaşlarınız bir münacatçı olup sultanı kainatın kokusunu ve belki varlığını size getirsin,hakikatlere vakıf etsin,

Nasıl ki insan yalnızlığın ürpertisi ve vahşeti zamanında sevgilinin yanında önünde dizinde olmasını arzu eder ki sevinçlerini hüzünlerini özlemlerini kederlerini paylaşsın sizde o sevgiliyi o habibi Zişan sizin o yalnızlığınızın hüznünü dağıtmak için salavetlerle çağırın.

bazen musibet eşin elinden,bazen işin elinden bazen çevrenın bazen arkadaşın bazen anne ve babanın şefkati suistimalatından ileri gelebiliyor.böyle musibetlere karşı imdada duayı salevatı,ibadeti,dostları rasulallahı çağırın.ümidi çağırın.
istikamette giden insanlar hayatlarını rızayı ilahi dairesinde sürdürüp Allahın sevgilisi gibi yaşamaya çalışan insanlar Allahın ve peygamberinin muhabbetine mazhar olurlar,her günleri o gül sultanı ile geçer.bu sevgiyi ve muhabbeti kaybetmemek için kaybettirecek şeylerden uzak durmamız gerekir.

Unutmayın temiz güzel yerlerin ziyaretçisi olur ama kirli pis bozuk çürümüş yerlere kokusundan kimse yaklaşmaz.işte kalp ve gönüller eğer temiz mualla mukaddes mubarek,mücella Müberra münezzeh muhterem zatların sevgisi ve muhabbeti temiz kalırsa,fenalık kötülük çirkinlik pislik ten uzak olursa o kalp evi eğer dünyanın sehif batıl sanem putları ile doldurulmazsa o güzel gönül sarayının ziyaretçileri peygamberler veliler aliler olur,amma o kalp ve gönül evi habis pis necis kirli heva günah haram isyan sefahet çirkinlikleriyle doldurulursa o kalbin ziyaretçileri nefis ve şeytan olur,kalbinizi aklınızı imanınızı temiz tutun ki zatların akisleri kalp aynanıza yansısın.görünsün.o gönül ayinelerinde şehvet haramileri ,hain fasik şeytan ve nefsin köleleri ve oyuncakların görüntüleri aksetmesin.aksederek kirletmesin.çünkü samadaneyie ayine olan kalbe ne yalancı sevgililer,ne dünya malları nede Yusuf misali yalancı aşıklar layık değildirler.

Kardeşim rabbimizin rızası bizim yaptıklarımızın onun rızasına uygun yapmamıza bağlıdır.Eğer amelimizde onun rızası gözetilmezse bütün dünya başkanları zenginleri insanları yani razı olsa da hiçbir kıymeti yoktur.Allahın rızasını kazanmak için onun emirlerine uyup neyh ettiklerinden kaçınmamız gerekir.habibine uyup habibin habibi olabiliriz.Allahı kaybeden neyi bulur onu bulan neyi kaybeder.ümidini yıtırme nice imkansız işler şevk ve gayret ile ümit ile aşılmıştır.ulaşılmaz görünen yıldızlara insan bir yol bulup gitmiş,ulaşılmaz görünen okyanusların binlerce metre diplerine insanlar yol bulup gitmiş,nice aşılmaz zannedilen dağlar delinmiş,aşılmış geçilmiş,nice hayal görünen ulaşılmaz görünen şeyler gerçekleştirilmiştir.demek hayat zor olsa da imkansız değildir.

Evet kardeşim bir kul Allaha yaklaştıkça insanlardan uzaklaşmaya başlarmış, hayatının her anını Allahla olanlar dünyaya yüz çevirirlermiş, rableriyle sevişenler insanların nazarlarında meczup ve deli olarak görülürmüş,

Nasıl ki aşıklar yan yana geldikleri zaman kalplerindeki heyecan artar nefes alıp vermeler hızlanır heyecan ve afakanlar basar, terler boncuk boncuk olur, kalpte safi sevinçler ruhda halis sürurlar artar işte aynen böylede rabbine yaklaşan ve onunla sevişen kullarda da böyle haller olur, sevgilinin aşkıyla ruhlar bayram eder, gözler sağnak sağnak olur kurumuş çorak gönlü ıslatır marifet sularıyla.ilahi aşkın deli divanesi olur gönül göz görmez kulak işitmez kulların sesini,çünkü o aşığın gözü kulağı aklı fikri rabbindedir.Rabbim sizi böyle bir haleti ruhiye versin.

Nasıl ki ay dünyaya yaklaştıkça denizler kabarır med cezir denen haller ortaya çıkar,depremler artar,öylede insan rabbine yaklaştıkça gönlünde Allaha olan sevgiler kabarır,aşk muhabbet depremleri artar,o gönül rabbimin aşkıyla med cezirler yaşar,o gönülde rahmet muhabbet kabarır taşar,rabim sizede rabbin sevgileri ile doluş taşırsın.

Nasıl ki kıştan erzakı bitmiş bütün canlılara rabbimiz bahar vagonlarıyla rızıklarını gönderip onların imdadına yetişiyor.rabbimizde marifete aşka muhabbete sevgiye şefkate muhtaç kullarının gönlüne böyle manevi rızıkları gönderip onlara imdad ediyor.size de böyle bir manevi rızık göndersin,gıdalandırsın..

Kardeşim nasıl ki çorak topraklar suya muhtaçtırlar.suyu görünce umumi bayram ederler rahmeti sinelerine çekerler ki marifet rızıklarını versinler sizde muhtaç olduğunuz bir zamanda bu rahmete gark olursunuz..

Nasıl ki insan dağdağalı ve fırtınalı bir gemide olsa sığınacak sükunet bulacak bir liman arar sizde sıkıntılı boğucu haletinizden gönül fırtınalarından kurtulmak için bir liman aramışsınız gidip bir yalancı yusufun limanına sığınmışsınız.Şimdi artık rabbin limanına sığının..

Kardeşim dikkat edin.. kökü sağlam ağaç nasıl ki yeller rüzgarlar ve fırtınalara karşı dayanır ve savrulmaz, çünkü kökü yerin diplerine kadar gitmiş kökleşmiştir.aynen öylede imanını hayatını imanın sünnetin toprağında sağlamlaştıran insanları bir küfür günah fırtınası ile dağılıp saçılıp yıkılıp gitmezler,bir yaprağın rüzgarda savrulduğu gibi savrulmazlar çünkü onların kökü kurana ve sünnete bağlanmıştır.rüzgarlar karşısında küçük bitkiler nasıl savrulurlarsa insanlarda öyle yarım imanları ile şeytanın günahları karşısında savruluyorlar.bu haleti yaşayan milyonlarca insandan birisi olmanız hasebiyle dikkatli olun.
Önünüzdeki hayat yolundaki levhaları iyice okuyun,o hayat yolunda çıkmazlar,çukurlar kazalar,keskin virajlar,gizli buzlar dolu,o yolun gizli günah virajlarına ,küfür çıkmazlarına,fısk fücur çamurlarına ,ve çukurlarına dikkat edin.ubuduyet kulluk asansörü insanı manevi miraca,fısk günah asansörü aşağıya insanı esfeli safiline götürüyor.aman dikkat edin.bu küfür fısk günah denizinde boğulmamak için size uzatılan güvenli olan insanların iman kuran sünnet can simitlerine sarılın.

Kardeşim ümitsizlik ve ruh darlığı yaşadığın zamanlarda yunus asm yi düşünün.
Denizin ortasında denize atılan ve karanlıklı yağmurlu şimşekli fırtınalı bir durumda kalan yunus peygamberi bir balık yutmuştu bu halde iken onun yardımına imdadına gelip onu kurtaracak hiç kimse yoktu ne deniz ne balık ne insanlar her şeyin çaresiz kaldığı bir durumda yunus peygamber sözü karaya, denize fırtınaya balığa geçen Allaha yalvarmış ve ondan yardım istemişti. Merhametli rabbi denizi dindirmiş yağmuru dindirmiş fırtınayı dindirmiş geceyi gündüze çevirmiş ve balığa emretmiş balık onu karaya çıkarmıştır. Siz çaresizlik halinizde öyle Allaha sığın ki ruh darlığın ve kasavetli kalbin nefes alsın. İyiliğin güzelliğin sahil selametine çıkasınız.

Eyüp peygamberin kıssasını hatırlayın.Hani şeytan Allaha demiş: “bu Eyüp kulunu böyle rahatlık zamanında sana şükrediyor bakayım zorluk zamanı sana şükredecek mi” diye itiraz etmiş Allah yunusa fakirlik vermiş, evlatları almış ve birde hastalık vermiş ve bu hastalığı 17 sene çekmiş,17 sene boyunca vücudunu kurtlar kemirmiş durmuş o hiç bir zaman itiraz etmemiş ne zaman ki Allahı sükrettiği diline kurtlar ilişmiş Allaha şevka etmiş Allah o sabrın mükâfatı olarak ona yeniden sağlık vermiş mal vermiş 50 yaş daha gençlik vermiş ona ve eşine.Sen böyle bir hastalık veya mussibet gelince başına bu zat gibi sabret ki “inellaha meea sabrın”Allah sabredenlerle beraberdir. ayetine mazhar olasın.

İbrahim peygamberi anımsayın. putperest kral nemruda karşı mücadele etmiş ve Allahtan başka şeylere tapınmamaları için mücadele etmiş ama kral onu yakalamış ve yaktırdığı kocaman bir ateşe atmak için hazırlamış, ona davasından vazgeçmesini söylemiş ama o vazgeçmemiş, ateşten korkmamış, bu sadakati ve metaneti için rabbi o ateşi İbrahim için gül bahçesine çevirmiş, ateş yanmış bitmiş ama İbrahim peygamber kalkmış gitmiş, o ateş öyle büyükmüş ki bir köyü yutacak kadar büyükmüş. sen böyle Allaha tevekkül et ki, ateşler içerisinde kalsa da yüreğin kalbin rabbe edeceğin tevekkülle “ya naruki ni berdan selamen” ayeti kalbine ümit ve rahmet suyu serpiştirsin. Sizin için acılarınız serin ve selametli olsun..

hayatınıza yeni bir sayfa açın.geçmiş yaşananlar güzelde olsa ne olursa olsun günah kalemiyle yazıldığı için o defterde yazılan hataları tövbe ve gözyaşı silgisiyle silin.rabbiniz için buğz edin rabbnizin hatırı için sevin.rabbin hatırı için ne sevilmezkineyden vazgeçilmezki.kaydeceğiniz şeyleri değil kazanacağınız şeyleri düşünün.kaybedeceğiniz şeyler size ümitsizliğe yalnızlığa eleme kedere atabilir.ama rızayı ilahiyeyi kazanacağınızı düşünürseniz üzülmezsiniz.rabbiniz var,dininiz var,peygamberiniz var,eviniz çocukuğunuz,akrabalarınız kitabınız imanınız iffetiniz var,bu varlıklarla mutlu olmaya bakın.cennet vaat edilen bir mümin erkek ve kadın için mahrumiyet olurmu,cennet mukafatı varsa dünyada mahrum olunan şeyler için üzülürümü insan.bırakın kafirler üzülsün,onlar kahretsin,onlar arasın,bizim vaat edilen verilecek olan ebedi sermedi daimi sevimli bir mükafat yerimiz var.burda gayri meşru küçük lezzetleri almaya kalkanlar orda mahrum olacaklardır.gölgeler için insan asıllarından mahrum eder mi kendisini,cam parçacıkları için insan elmastan vazgeçermi,gece kondular için insan saraylardan vaz geçermi,küçük lezetler için büyük zifayetlerden vaz geçermi.vazgeçenlere akıllı denirmi?Dikkatli olun,şeytan pusuda bekliyor,yokluk,elem keder,acı,yalnızlık,eksikliğini hatıra getirip yeni teşebbüslere sizi itmesin. Cenabı Mevladan yardım isteyin.Gühana girmemek için sabır isteyin.cemaatlere,tariklere karışın,hakla oyalayın kendinizi,nefis ve şeytan sizi batıl ile kuşatıp gönül,sevgi kalp kalelerini ele geçirmesin.



Boş ve abes sözlerin maskaralığını yapmaktansa
güzel sözlerin hamallığını yapmayı tercih ederim.

08.07.2009 - tahkik

Aile hayatımız tarumar

Aile hayatımız tarumar olmasın


Üstad Bediüzzaman diyor ki;

"Şimdi aile hayatında en mühim nokta budur ki:

Kadın, kocasında fenalık ve sadâkatsizlik görse, o da kocasının inadına, kadının vazife-i âilevîsi olan sadâkat ve emniyeti bozsa, aynen askeriyedeki itaatin bozulması gibi, o âile hayatının fabrikası zîr ü zeber olur.
Belki o kadın, elinden geldiği kadar kocasının kusurunu ıslâha çalışmalıdır ki, ebedî arkadaşını kurtarsın." (Hanımlar Rehberi, s. 26)

Dünyanın her yerinde erkekler zor şartlar altında çalışır. Erkeğin en büyük derdi ailesine bakmaktır. Çocuklarını okutacak veya meslek sahibi yapacak, hanımını giydirip kuşatacak. Barınma, beslenme... Bunların bütünü erkeğin sorumluluğudur.

Erkek kendisini böyle sıkıntılar içinde görürken, eşi onu rahatlatır veya sıkıntısını daha çok artırır. Onun için demişler ki: İyi bir eş, Allah'ın hususi hediyesidir.

Karadenizliye sormuşlar; "Senin anan baban denizde boğuldu. Denize girmekten korkmuyor musun?" O da demiş ki, "Senin anan baban yatakta öldü, yatağa girmeğe korkmuyor musun?" Gerçekten de hayat, denize benzer. Denizlerdeki dalgalardan daha fazlası karalarda vardır.

Her insan hayat gemisine binmiş, bu dalgalı denizde ebedî saadete gitmeye çalışıyor. Erkek ister ki, hanımı bu hayat gemisinde, onun yardımcısı olsun. Hayatın dalgaları arasında yorulan erkek, adeta titrer... Bu hâlet-i ruhiyeden erkeği kurtaracak, onu dinlendirecek olan tek şey evidir, eşidir.

İnsan evvelâ insan...

Kabadayı bir arkadaşım vardı. Vurduğu vurduk, kırdığı kırdık!.. Bu arkadaşı evlendirmekten korktuk. Adam karısına bir vursa, el kadar kadın uçar gider... Evlendi... Bizim arkadaş önceleri kadına bağırmış, çağırmış. Kadın sesini çıkarmadan oturmuş. Öyle bir adam ki, kadının kolundan tutmuş, "Kalk sen de bana bağırsana! Ne oturuyorsun?.." Kadıncağız sadece susmuş... O arkadaş, kadının karşısında öyle hale geldi, öyle değişti ki... Birgün dedi ki, "Şu kadın var ya, beni yoğurdu. Hamur etti." "Ne yaparsın ağabey, hayat..." dedim. "Ben halimden memnunum." dedi.

Eşler birbirlerine bağırarak, işlerini halletmeye çalışıyorlar. Ya karşısındakinin hamuru da kendisi gibi sertse? Hâlbuki yumuşak huylulukla işler mutlaka yoluna girer. Mutlaka!

Niye bunca erkek kahvehaneye üşüşüyor? İnsan durup dururken kahvehaneye gider mi? Kahvehane pis, kalabalık, her taraf duman, dedikodu bir taraftan... Fakat adam için kahvehane, evden iyi(!) Hanımı suratını asıp oturursa, konuşmaz, gülmezse adam da ceketini taktığı gibi kahveye gidiyor. Hanımından çay istemeye korkan adam kahvehaneye gidiyor, garsona diyor ki, "Garson! Bana bir çay!" "Başüstüne!" diyor garson. Garson, hanımdan iyi...

Çirkin kadın yoktur. Huyu çirkin kadın vardır. Uyum şart diyoruz. "Zenginsen zenginle evlen. Tahsilliysen tahsilliyle evlen!" Hayır efendim. Bu neyin uyumu? Uyum derken, denklikten bahsetmiyoruz. Huyda uyum olacak.

İnsanı; bilhassa erkeği evlenmeye zorlayan cinsel arzularıdır. Eğer erkek, karısını aldatmışsa, çoğunlukla kadın suçludur. Çünkü erkeğin cinsî arzuları yoğundur. O cinsî arzuları kadın bitirirse, adam da başı önde biri olur. Çünkü arzusu kalmamış.

Eşlerin kendine bakmaması... O da ayrı bir dert. Yıkanmayan, kokan kendine bakmayan insandan kim hoşlanır? Eşi için ruj sürmeyen kadın, dışarıya çıkarken kim için ruj sürüyor?

Aile huzurunu yakalamamız ve kötü insanlardan korunmamız için Rabbimiz şöyle dua etmemizi tavsiye eder: "Rabbim, gözler sevindiren, gönüller ısındıran eş ve çocuklar ihsan et bizlere. Bizi takva sahipleri için örnek kıl." (Furkan 25/74)


HEKİMOĞLU İSMAİL



Nezaman ki senin sohbetinden sıyrıldı yüreğim,işteo günden beri biçareyim!
Ne zaman kalbimde yerini başka heveslere pazarladım,İşte o andan beri avareyim!
Senden uzaklık ateşmiş YaRab!Merhamet et! .

29.06.2009 - iremhan

iremhan ah kardeşim

selamlar kardeşim yazını okudum ve düşünüyorum nerde hata yaptım 22 yılık evli dört çocuk annesiyim çok şükür rabime çocuklarım hiç üzmediler inş daimleride bu huyile olur eşime gelince iki yıl önece olan olaylar dolayısıyla çok üzdü beni ona olan güvenimi sarsdı iki yıl olmasına ragme unutmuş deyilim kendi kamukuruluşunda görevli işyerinde netden arkadaşlıklar kuruyor msn ve tlf rabim vesile kıldı hepsine tanık oldum o zamanları düşündüm yazınızı okuyunca yemeyi cayı hizmetim yerindeydi ben elimden geldigince ona her konuda destek oldum hizmete kusur edmedim o işden gelirdi yemeyini yer cayını bile yudumlarken uyurdu çünkü akşama kadar netin başında yoruluyormuş ben ise çocuklarıma tenbide bulunurdum işden yorgun geliyor babanız fazla gürültü yapmayın cayımı yanlız içer yanlız otururdum onun yorgun oldugunun düşünür duayla işine yolardım eşim için üzülürdüm çok yoruluyor diye bakımsız bir hanımda deyilimdir temiz düzenli disiplinli bir bayandım ama olmuyor kardeşim şimdi ise pişman gibi görünüyor ben inanmıyorum güvenmiyorum artık ikimizde bu iki yıl içindde on yaş yaşlandık ne yapsa ben artık eski ben deyilim deprosyona girdim sinirlerim bozuldu dualarla ayaktayım çok şükür rabime o günler aklıma geldikce içim açıyor öfkeleniyorum birde msn de çalıştıgı yerden bir bayanda var idi her gün onunla birlikte oldugunu düşünmek bana daha açı veriyor çocuklarımda çok etkilendi ama çaresizim dedigim gibi çocuklarım okuyan okumaya gayret eden güzel huylu bireyler onlar zarar görmesin diye eşimle bir aradayım ama güven yok bazen boşlukta gibi oluyor insan sence ben nerde hata yaptım kardeşim bakımlıyım temizim o zamanlar o na karşı ilgi ve alakam çok idi nerde hatalıyım sence selam ve duayla

22.04.2010 - sabah41

İremhan için...

Allah razı olsun kardeşim. Hissiyatıma tercüman oldunuz. Çok beğenerek okudum yazınızı. Çok şey öğrendim. Sonda ettiğiniz duayı ben de ediyorum: Rabbim, gözler sevdiren, gönüller ısıtan bir eş ve çocuklar ihsan et bize. AMİN. Cümlemize İnşallah... Teşekkür ederim... Rabb-ı Rahime emenet olun...

18.04.2010 - Mustafaa

Konular