Kadin

Feminist entellerin yanlışı

Müslüman “entel” bayanlarımızın, bilhassa genç kızlarımız üzerinde büyük etkileri var. Sözde bataklıktan dine dönüş yaptıkları için onlara “Sempati” duyuyonrlar. Bunun için de dinlerini bunların yazdığı kitaplardan öğrenmek istiyorlar. Halbuki dinin emir ve yasakları bellidir. Bu, bir bayanın, bir erkeğin anlatması ile değişmez. Değişiyorsa o zaten din olmaz.Yorumcunun kendi sapık görüşü olur.

İŞ YERİNDE VE İMALAT YERİNDE KADIN İŞÇİ,MÜSTAHDEM VE SEKRETER ÇALIŞTIRMAK CAİZ MİDİR?

İslam dini çalışmak veya çalıştırmak hususunda erkek ile kadın arasında fark gözetmektedir.Yani bir erkek çalışabildiği gibi bir kadın da çalışabilir.
Bir erkek iş veya imalathane sahibi olabildiği gibi kadın da olabilir.Bunun için bir fabrikaya sahip olan bir kadın ihtiyaç ve maslahatına göre hem erkek hem kadın işçi çalıştırabilir. Bir erkek de sahibi olduğu fabrikasında ve imalathanesinde hem erkek hem de kadın çalıştırabilir.

Beden ve Rûhumuzdaki Berraklık Örtü

Rabbim ürpermeyen bir kalbden Sana sığınırım. Tesettürü rûhumuzla birlikte bedenimize de bürümeyi nasib eyle yâ Rabbi!.. Keşke hepimiz bunun şuûruna varabilsek... Tesettürün, sadece bedenimizin değil, rûhumuzun korunmasına ve sâfiyetini muhâfazasına vesîle olduğunu bir kavrayabilsek!..

Bedenlerdeki ve rûhlardaki berraklığımızın kaynağı tesettür, bize Rabbimiz'den ne büyük bir lutuf!..

* * *

Modern Hayatta Kadın

Özgürlüğün Kadıncası

XIX. yüzyıl, artık kadının kadınla rekabetinin sona erdiği, ermeye başladığı ve kadının rakip olarak kendisine erkeği seçtiği bir yüzyıldır. Bizim coğrafyamızda, hiç değilse o yıllarda, tam karşılığını kolay kolay bulamayacağımız bir duygudur bu. Kadının erkeği rakip olarak görmesi, erkekle/erkeğiyle yarışmaya başlaması, ezildiğini, horlandığını, aşağılandığını düşünmesi ve pek tabii ki, böylesi bir savaşa, her şeyden önce kendisini, yani bir kadın olarak kendisini var edebilmek için ihtiyaç hissetmesi...

Kadın erkeğin ‘kaburga kemiğinden’ mi yaratıldı?

Erkek ve kadın arasında dengesizlik ve eşitsizlik tarih sahnesine çıktıktan sonradır. Zamanla çeşitli toplamlarda sosyal sistemler kadının aleyhine işlemiş ve eşitsizlikler ortaya çıkmıştır.













Tarih boyunca kimi kişiler, aileler, sülaleler, hanedanlar, ırklar, cinsiyetler ve milletler kendilerini insanlığın genel gidişatından ayırarak üstün olduklarını, diğerleriyle eşit seviyede tutulamayacaklarına inanmışlardır.

Töre cinayetine garip savunma….

Diyarbakır'ın Çınar ilçesinde, erkek çocuk doğurmadığı için baskı görünce, baba evine kaçan eşini öldürdüğü gerekçesiyle yargılanan sanığın avukatı, kadının masum olmadığını ileri sürdü.

12 yaşında berdel usulüyle evlendirilen, Gülistan Gümüş 20 yaşında saklandığı çeyiz sandığının kalaşnikof tüfekle taranması sonucu öldürüldü.

Gümüş'ün ailesinin gözü önünde işlenen cinayetin, Diyarbakır 1'nci Ağır Ceza Mahkemesi'nde tutuklu yargılanan 4 sanığı var.

Sanıkların avukatı Zafer Yaşlı, suçun organize bir suç olmadığını söyleyerek, kadının eşi Ömer Taş'ın dışındaki sanıkların tahliyesini istedi.

Kaş Aldırma nın hükmü

Peygamberimiz (s.a.s.) kaşını incelttiren kadına ve bu işi yapana da lânet etmiştir.
(Örnek olarak bk. Buhârî, teFsir sûre 59/4; Müslim, libas 120.).






Fakat bazı Islâm âlimleri kadının yüzünde anormal olarak (çeşitli hormon bozukluklarından ötürü) biten kılları kadın koparabilir. Çünkü bu fıtratı değiştirmek değil, çeşitli hastalıklardan ötürü bozulan kadınlık fıtratını düzeltmek anlamını taşır. Kadın böylece kocasını süslenme arzusunu da karşılamış olur. Ibn Âbidîn, bu maksatla yapılırsa müstehaptır der.

AİLEDE KADIN NASIL DAVRANMALIDIR ?

Saliha.bir kadın, önce evinin kadını olmalı. Kocasına, akrabalarına, komşularına karşı daima saygılı ve uyumlu bir kişilik sergilemelidir.








Tutumlu olmalı, zira Allah (c.c.) israf edenleri sevmez. Evde herşeyi dikkatli ve itina ile kullanmalı.

En ufak ve değersizmiş gibi görülen her şeyi değerlendirmesini ve yerinde kullanmasını bilmeli. Zenginde olsa, her şeyi bolca alabilecek imkanlarada sahip bulunsa bile, daima her varlığın bir yokluğu bulunabileceğini ve aç-yoksul insanların varlığını düşünmeli, her şeyi iktisatlı kullanmalı. Az masrafla güzel ve leziz yemekler pişirmesini bilmeli.

Asrın Cinayeti Kürtaj

"Diri diri toprağa gömülen kız çocuğuna, hangi günah sebebiyle öldürüldüğü sorulduğunda..."
(et-Tekvîr, 8-9)

"Zamanımızda sıkça yaşanan çocuk aldırma hâdiseleri, câhiliye devrindeki kız çocuklarını diri diri gömmenin modernleşmiş bir şekli olup asrın cinayetidir. Bu asrın yorgun ve bitik kadını ile câhiliye devrinin kadını arasında, sırf bir gardrop ayrılığı, yani giyim-kuşam farkı kalmıştır. Bu ise, ruhsuz, materyalist eğitimin meydana getirdiği bir toplum felâketidir." (O. N. Topbaş, Kur'ân-ı Kerîm Işığında Nebiler Silsilesi Hz. Muhammed Mustafa -s.a.v-, c: 2)

HANIMLARIN CİHADI

Hz. Emir-ül Mû'minin Ali (a.s) şöyle buyurmuştur: "Kadının cihadı, kocasına karşı olan görevlerini en iyi şekilde yerine getirmek (ve onu hoşnut etmesidir.)"

Bir gün Ensar kadınlarından birisi olan Esma bint-i Yezid, ashabının arasında bulunduğu bir sırada Resulullah'ın (s.a.v) huzuruna vardı ve şöyle arz etti: "Anam, babam sana feda olsun; ben kadınların bir elçisi ve temsilcisi olarak huzurunuza varmış bulunmaktayım. Canım size feda olsun, doğu veya batıda bulunup da benim huzurunuza neden vardığımı duyan her kadın mutlaka benimle aynı şeyleri paylaşacaktır. Arzım şudur ki:

Ak Hanım mısınız? Pak Hanım mı?

AK KADIN

Evi siler süpürür durur. Camlar, kapılar, duvarlar pırıl
pırıldır. Bal dök yala, ama işte o kadar. Başka bir şey
arama... Kapıda "Kirli ayaklarınla girme. Daha yeni
temizledim, sakın kirleteyim deme. Usandım şu evin kirinden
pasından" diye bağırır. Kocası azıcık itiraz edecek olsa,
"Başkaları gibi eve temizlikçi kadın almıyorum, gene de
yaranamıyorum" diye sızlanır.

PAK KADIN

İkide bir banyo yapar, çamaşır yıkar. Kocasına, "Kirli
elbiselerinle oraya oturma. Eve girer girmez banyoya! Şu pis
şeyleri hemen çıkar; akşama kadar çamaşır, ütü beni yordu, şimdi seninle ugraşamam" der. Ona göre, sadece yıkamak, ütülemek hüner...

ONLAR BİR ELBİSE SİZİN İÇİN SİZ BİR ELBİSE ONLAR İÇİN

İnsanoğlu, farklı tarih, kültür ve coğrafyalarda toplumu nasıl yönetti? Kime hangi yetkileri verdi, kimden hangi yetkileri aldı? İnsanoğlu para ve sermaye konusuna nasıl baktı? Para ve sermayenin cazibesine nasıl kapıldı veya bu cazibe ve parıltıdan nasıl kurtuldu? Hangi dine ve döneme ait olursa olsun insanoğlunun gündeminden hiç düşmeyen sorulardan biri de kadınla ilgilidir. İster anaerkil ya da babaerkil, ister mâderşâhî ya da pederşâhî olsun kadın-erkek arasında sürekli bir tartışma vardır.

"Kıyamette ben onun davacısı olurum"

Peygamberimiz efendimiz aileye, ailenin vazgeçilmez ferdi olan kadına önem verirdi. Kadına değer verilmediği insan yerine konulmadığı, diri diri kuma gömüldüğü bir devirde onu layık olduğu mevkiye getirdi.

ERKEK NESLİ YOK OLUYOR

Hitler'in en samimi beyanlarını kitleler karşısında yaptığını söyleyen İsmet Özel'in gazetemizde yayınlanan üç günlük "terapik" ifadelerle dolu itirafları beni dehşete düşürdü. Hemen ardından günlük yaşamda ya da hayatımda yer alan erkekleri düşündüm. Bu kadar "şişman ve kara bir ruh", bu denli şişmiş egolarla dolaştıklarını bildiğim erkeklerden çok farkı yoktu. Erkekler bunları kitleler karşısında değil, karıları ya da sevgilileri karşısında yaptıklarından hepimizin yaşarken öğrendikleriydi söylenenler. Erkekler hep "sirkatini" söylemekteler. Hiçbir otokontrol uygulamadan akıllarından geçtiği gibi size hakaret etmek evde kocanızın, işte erkek patronun doğal davranışıdır. İşte tam bu noktada imdadıma yine basın yetişti. Almanya'nın saygın dergisi Der Spiegel'in kapak konusu erkekler. Leonardo de Vinci'nin yaradılış resmi üstüne yazılı başlık şöyle: Y kromozomu ya da erkeklere ne gerek var!

Part-Time Feministler

Nedense yaralanmışlar İsmet Özel'in sözlerinden. Hemen eşini düşünmeye, onu koruyup kollama vazifesini üstlenmeye, ona "acımaya" döndürmüşler gayretlerini. Bazıları da "dehşete düşmüş" İsmet Özel'in Nuriye Akman'a anlattıklarından. Birkaç hafta önce hayranlık dolu serenatlar yaptıkları bir şaire bu defa zehir zemberek zılgıtlar çekmişler kendilerince.

Ben de bunu anlamıyorum: Bir erkek, kadınlar hakkında ileri geri konuşunca kadınlar bu sözleri neden kendi nefslerine yönelik bir "hüzn-i hususi" gibi algılıyorlar? Neden "Aman sen de" deyip geçemiyorlar. Neden bu derece içlerinden yaralanıyorlar?