Gençlik

Sanal ütopyalar ve bir elvada busesi!

Sanal alem.. Sınırlarını ve figuranlarını bizim belirlediğimiz süprizlerle dolu ütopyalar geçidi.. Sanki bir strateji oyunu. Önce mekanını belirle ve orada mesken tut. Sonra oltayı denize at. Kendileri için biçtiğin rolleri kapacak oyuncuları beklemeye başla.. Yaşadığımız dünyada olamadıklarımız oluruz. Hayallerimizi gerçekmiş gibi paylaşırız. Ve sahte isimler kullanır yepyeni kimliklerle dolaşırız.

Çok masumdur adını beyaz diye koyduğumuz yalanlarımız. Çok cesuruzdur, karşısına geçsek domates gibi kızarmaktan bakamıyacağımız gözlere kan kusturururken. Kısaca monütör önü kahramanlarıyızdır.

Türlü türlü kaftanlar biçer, her birine bir sanal dosta giydiririz. Karşımızdaki hırlı olmuş hırsız olmuş hiç umrumuzda değildir. Bazen kalpler çalar bazen yüreğimizi bırakırız oralarda. En çokta sanal aşklar yaşar ve bol bol göz zinasına mübtala oluruz. Zihnimizi luzumsuz meşgul edecek malayani bilgi bombardımanına tutuluveririz. Sanal perdeyi aralayıp kolaçan ederken gözümüze bir iki kahramanlık hikayeleri erişeverir:

Bozuldu Nesil

Birileri kadın/erkek eşittir mîras’da dedi
Böylece nîce kız kardeşler kul hakkı yedi
Íhânette daha nâmuslu çıktı bizlerden kedi
Haram lokmalar ile maalesef bozuldu nesil.

Besmelesiz et’ler vitrinlerimizi süsler oldu
Hele tavuk’u murdar edip,makina ile yoldu
Oburlaşan şu midelerimiz haramlarla doldu
Haram lokmalar ile maalesef bozuldu nesil.

Asitli meşrûbatlara bile artık alkol karıştı
Haramla beslenen vücutlar şeytanla barıştı
Cehennem tapusu icin nâs birbiriyle yarıştı
Haram lokmalar ile maalesef bozuldu nesil.

Haramla beslenmiyen kişilerde asâlet vardı

Hayatta maddi-manevi başarısızlığa iten alışkanlık; 31!

AŞAĞIDAKİ İBRETLİ HİKAYEMİN SABIRLA OKUNMASI, BÜTÜN GENÇLERİN FAYDASINA OLACAKTIR.

Bu sayfada yapılan açıklamalar gerçekten doyurucu; konu ile ilgili bütün meseleler toplanmış.
Şunu ifade etmek istiyrum ki; masturbasyonun zararları ile ilgili yapılmış olan bütün açıklamalar doğrudur, yaşayan birisi olarak tasdik ediyorum.

Şu an yaşım 36 ve iki çocuk sahibiyim.

Maalesef, benim bu kötü ilgim bayağı küçük yaşımdan beri vardı. Sebebi ise zannımca, benden 6 yaş büyük abimin çekinmeyerek benimle çok şeyi konuşması ve dediğim gibi, çok küçük -belki 6- yaşımdan beri dikkatimin o tarafa çekilmesi olabilir. Başka da bir sebebe ulaşamıyorum.

İNTERNET; DOST MU, DÜŞMAN MI?

Gençlik, ‘sanal alem’in tehdidinde


Hem yararları, hem de zararları bulunan internet, içerisinde her şeyi barındıran koca bir sanal dünya. Bu dünyada aradığınız her şeyi bulduğunuz gibi istemediğiniz şeylerle de karşılaşabilirsiniz. Özellikle müstehcen filmler ve resimlerin, gençliğin önünde en büyük tehdit olduğu kaydediliyor.

Halkın özellikle de gençlerin dilinde internetin tanımı, kolay erişim ve argo tabiriyle “beleş” iletişim. Gençlerin ödevlerini hazırlamada, daha ziyade chat ve oyun oynama da kullandığı internet son yıllarda hayatımızın büyük bir bölümünü işgal etmektedir. Hem yararları, hem de zararları bulunan internet, içerisinde her şeyi barındıran koca bir sanal dünya. Bu dünyada aradığınız her şeyi bulduğunuz gibi istemediğiniz şeylerle de karşılaşabilirsiniz. Özellikle müstehcen filmler ve resimlerin, gençliğin önünde en büyük tehdit olduğu kaydediliyor. Bu tehdit ne kadar kaale alınıyor bilinmez ama uzmanlar bu tehlikeye kulak verilmesini ve buna karşı önlem alınması gerektiğini söylüyor.

Çocuklarını Kendi Elleriyle Mahvedenler

Dünyada bizim gibi çocuklarının geleceğini karartan kaç ülke var bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey varsa; gelecek adına çocuklarımızın geleceğini karartıyoruz.

Bu karatma işleminde gerek devlet olsun gerekse ebeveynler olsun elinden geleni ardına koymuyor!

Biz ebeveynler sanki çocuklarımızın dünyaya geliş gayelerinin “doktor olmak, mühendis olmak…” zannediyoruz. Etiketli bir mesleği, lüks bir evi ve arabası bir de bolca bir maaşı olunca o çocuğa bu dünyada her şeyi verdiğimizi düşünüyoruz.

YARAMIZ VE YARA BANDIMIZ: GENÇLİK

Delirmek üzere olan bir dosttan bahsederek başlıyoruz. Adamın adına gerek yok. Zeki… Zengin…

Yakışıklı… Emrinde 300’den fazla adam çalışıyor… Artık yaşamaktan başka hedefi kamlamış…
Bir filmde geçebilecek, belki de hiç kullanılmayacak bir sekansa yerleştirelim bu beyzadenin yaşadıklarını … Akıbetimizden… En olumlu akıbetimizden… Varılacak muhtemel son noktadan…

“35 yaşlarındaki bir genç adam; son model arabasıyla şirketine gelir. Geniş koridorlardan sakince, az sonra ölecekmişçesine sakince yürür, onlarca departman kapısından geçer, yüzlerce çalışanına bakar, bir ton bilgisayar, bir ton kağıt, bir ton ofis saçmalığının yanından geçer… Şirket sahibi olarak en güzel şekilde tanzim ettiği odasına girer

Bir liselinin ürperten itirafları.....

“Neden aileye önem vermeliyiz?” sorusuna geçen ay (12 Kasım) Hürriyet gazetesinde ismi yayınlanmayan bir genç kızın, turizm ve eğlencenin başkenti olarak nitelenen Bodrum’da yaşadıklarını aktararak cevap verebiliriz.
Haberde Bodrumlu gençlerin, aileleriyle aralarındaki kopukluğa dikkat çektikleri ifade ediliyordu. Bakın 14 yaşındaki genç kız neler söylemiş:


“Sigara içiyorum, ablam da. Annemin çenesinden kurtulmak için eve gitmek istemiyoruz.

Yaşıtlarımızın yüzde 90’ına yakını sigara ve alkol kullanıyor, birçoğu hapla başlayarak uyuşturucuyu denedi bile. Sevgilisi olmayan yok gibi, lisede bakire olan kızlara aptal gözüyle bakıyorlar. Namus, ahlak ve özgürlük gibi değerleri öğreten yok.”

İMAM-I RABBANİ HAZRETLERİNDEN GENCLERE ÖGÜTLER

Ey kıymetli oğlum! Bugün, her istediğini kolayca yapabilecek bir hâldesin. Gençliğin, sıhhatin, gücün, kuvvetin, malın ve rahatlığın bir arada bulunduğu bir zamandasın. Se'âdet-i Ebediyyeye kavuşturacak sebeplere yapışmağı, yarar işleri yapmağı, niçin yarına bırakıyorsun?

İnsan ömrünün en iyi zamanı olan, gençlik günlerinde, işlerin en iyisi ve faydalısı olan, sahibin, yaratanın emirlerini yapmaya, Ona ibâdet etmeye çalışmalı, islâmiyetin yasak ettiği haramlardan, şüphelilerden sakınmalıdır. Beş vakit namazı cemaat ile kılmağı elden kaçırmamalıdır. Nisap miktârı ticâret malı olan müslümanların, bir sene sonra zekât vermeleri emrolunmuştur. Bunların, zekât vermesi, muhakkak lâzımdır. O hâlde, zekâtı seve seve ve hattâ fakirlere yalvara yalvara vermelidir.

Gençlere Öğütlerim

Değerli Gençler!

Münafıklar neden mü'minmiş gibi davranıyorlardı? Onu açıklayalım:

Müslümanlarla harp etmeyi göze alamıyorlar ve cizye vermeye yanaşmıyorlardı. İman etmeye niyetleri olmadığından, inanmış gibi görünüp işin içinden sıyrılmak istiyorlardı. Müslümanlar, müşriklerle savaşa kalktığında onlar ortadan kaybolurlardı. Fesadı cihada tercih eden münafıklar, sıvışmayı savaştan üstün tutuyorlardı. İki kapılı in yapan tilki, avcıyı veya korktuğu bir hayvanı gördüğü zaman diğer kapıdan sıvışıp kaçarmış. Münafıkların mizacı da iki yüzlülüktür. Ne samimi bir imanla müminlerin safında yer alırlar, ne de kalplerinde gizledikleri küfrü açığa koyup gayri müslimlerin arasına katılırlar.

Cinsel içerikli yayınlar gençlerin psikolojisini bozuyor

Cinsel içerikli yayınlar, özellikle buluğ çağındaki gençleri olumsuz etkiliyor. Amerika'da yapılan bir araştırmaya göre bu tür yayınlar, gençlerin cinsel hayatlarının sağlıksız ve çarpık olarak başlamasına neden oluyor. Türkiye'de de bu yayınların etkisi açıkça görülüyor. Söz konusu yayınlarla ilgili yaptırımların yetersiz kalması ise ebeveynleri endişelendiriyor.

Medyayı kuşatan kalitesiz magazin programları, cinsel içerikli müzik klipleri ve filmler. Bunların çoçukların gelişimi üzerindeki etkisi yıllardır tartışılagelir. Ancak bu tip programların çoçukların ve gençlerin üzerindeki etkisi artık kanıtlandı. Hem de medya dünyasının başkenti Amerika'nin Caroline Üniversitesi'nin yaptığı bir araştırmayla.

Gençliğin Cinsellik İle İmtihanı - 2

YARATILIŞ ya da fıtrat, bugünün insanına çok da fazla anlam ifade etmiyor. Mühendislikle nasıl tabiat olduğu halden başka bir hale dönüştürülüyorsa, toplumlar da fıtrata riayet edilmeden bir halden bir başka hale dönüştürülüyor.

Tabii, sonsuz ilmiyle başını da sonunu da hikmetle yaratan Rabbin yarattığı gibi olmuyor hiçbir şey. İnsanın el attığı her şeyde bir eksiklik izi görülüyor. Teknoloji ürünlerinin de belgelediği gibi, insanın yaptığı bir ürün bize bir fayda verirse, onun birkaç misli zarar veriyor. Arabayla bir yerden bir yere hızla gidiyoruz, ama aynı zamanda atmosferi de kirletiyoruz. Daha kötüsü, yakıt için savaşlar yapıp kan döküyoruz.

Üç Gencin Söylediği

SÖZLERLE davranışların en fazla çeliştiği konulardan birisi gençliktir. Kime sorsanız gençliğin öneminden söz eder; fakat kimin gençliğe önem verdiğine bakacak olsanız, cevap bulmakta zorlanırsınız. Hattâ, “Gençlik kendisine ne kadar önem veriyor?” sorusunun cevabı bile o kadar net değildir.

Önem vermek güvenmeyi de gerektirmeseydi, bu konuda o kadar zorlanmayabilirdik. Biz gençlere neyi nasıl yapacaklarını veya yapmayacaklarını anlatmakla onlara önem vermiş olduğumuzu düşünürüz. Ancak, ister küçük bir işletme, isterse bütün bir ülke çapında olsun, birşeyleri gençlere emanet etmek söz konusu olduğunda, o şeylere gençlerden daha fazla önem verdiğimiz ortaya çıkar. Böyle durumlarda çözümü, çoğunlukla, gençlik yaşını ileri çekmekte buluruz. Kırkını devirmiş insanlardan oluşan bir ekip bir yerde görevi devraldığı zaman “Genç kadrolar iş başında” diye övünmeye başlamışızdır. Daha geniş görüşlü olanlarımız belki bu sınırı otuzlu yaşlara kadar indirebilirler. Ama hayatında henüz yirmi kadar bahar sayabilmiş bir insana ciddî bir işin sorumluluğunu yükleyebilecek kadar cesaret sahibi kim var? Daha da ötesi, bugün gençler bu cesaretin ne kadarını kendilerinde bulabiliyorlar?

Gençlik

DERT EDİNEN büyükler için ince bir sızıdır gençlik. Şefkâtin bile bazen onlarla doğru iletişim kurmak için yeterli olmadığını en iyi onlar bilir. Kararsız tâbiatları karşısında ne âmirane, ne de zayıf bir duruş sergileyemezsiniz. Sergilerseniz, sizi iki saniyede göz ‘ardı’na atabilirler. Onlarla hemhâl olabilmek için hem onların dilinden anlamalı, hem de onlara bir şey verebilecek bir donanıma sahip olmalısınız.

Bir gencin dünyasına girebilmek hiç de kolay bir iş değil açıkçası… Bugünlerde bu daha da zor. Aile içinde, okulda, büyük meclislerinde kendi sözcüklerinden çok, yetişkinlerin ağızlarına koyduğu sözcüklerle konuşmak zorunda bırakılan bir kuşak bu. Yetmiyormuş gibi, reklâmlar, yıldızlar, markalar tarafından çepeçevre kuşatılmışlar.

Gençlerde İnanç Krizi

BİR KÖPRÜDÜR GENÇLİK. Çocukluğun korunaklı ortamından, yaşam sorumluluğunun üstlenildiği yetişkinlik dönemine bu köprüden geçilir. Her geçiş gibi birtakım kararsızlıklara, buhranlara ve bunalımlara gebedir.

Gencin bu dönemde esas kararsızlığı kişiliğiyle ilgilidir. Çeşitli arkadaş gruplarının içine girip çıkan genç, deneme-yanılmayla kendisine uygun bir kişilik ve toplumsal rol arar. Çevresindekilerin saygı duyabileceği bir şahsiyetle topluma katılmak için mücadele eder. Kendisine ve çevresindekilere “Ben de varım!” gayreti gösterir.

Çağın Hastalığı Can Sıkıntısı

7’den 70’e herkesten duyarız bu sözü, “bu gün çok canım sıkılıyor” Dünya hayatının tüm zevklerini hızla tüketen ve yalnızlığa mahkum olan, bir gençlik geliyor.

“İNTERNET” “Sanal dünyaya hoş geldiniz.”

İyi ve dozunda kullanıldığında teknoloji harikası diyebiliriz. Fakat iyi kullanılmadığı taktirde, “Teknoloji hastalığı, yani can sıkıntısı” ve beraberinde getirdiği ruhsal tahribatlar yaşayabiliriz.