HZ, PEYGAMBER Efendimiz buyuruyor ki!!
Hz. Peygamber buyuruyorki:
Hz. Peygamber buyuruyorki:
ALLAH KURAN’DA KENDİSİ’NDEN
KORKMAYI EMREDİYOR
Herşeyden önce iyi bilinmelidir ki, Allah korkusu birtakım cahil insanların sandıkları gibi, yalnızca peygamberlere ya da evliyalara has özel bir üstünlük değil, tüm iman edenlerin kalplerinde taşıdıkları ve diğer tüm insanların da taşımaları gereken bir duygudur. Çünkü Allah Kuran’da Kendisi’nden korkulmasını emretmiştir:
Zeki öğrenci
Üniversite yemekhanesine giren bir öğrenci tüm yerler dolu
olduğundan gidip
üniversite profesörünün oturduğu masaya oturmuş.
Profesör kaşlarını çatarak: " Okuzler ve kuslar ayni masada
oturamaz!"
Ogrenci: "O zaman ben ucuyorum..."
Profesor cevaba cok sinirlenmis, sinavda ogrenciye takmis ve
sinavini basarisiz
gecmesi icin elinden geleni
yapmis.
Yanliz
sinavda ogrenci tum sorulari mukemmel bir sekilde
cevaplamis.
Profesor ogrenciye: Sana son bir soru soracagim - demis.
Ey biricik Koruyanımız! Dinimize ve dünyaya müteallik bütün işlerimizde insî ve cinnî şeytanların, durmadan kötülüğü emredip duran nefs-i emmarenin vereceği zararlardan, inanan kullarına karşı kalbleri kin ve nefret duygularıyla dopdolu düşmanların saldırgan davranışlarından bizi muhafaza et.
Onların tuzaklarından, komplolarından bizi ve gönlünü Senin (cc) dinine vermiş bütün inananları himaye eyle
Irklar nasıl meydana geldi?
Bakanın Oğlu, Komutanın Kızı ve İnternet Sayfaları
Soru: Özellikle son senelerde, bazı devlet büyükleri ve onların aile fertleri hakkında tenkit, gıybet ve hatta iftira içeren haberlerin oldukça arttığını görüyoruz. Toplum nezdinde önemli bir konumda bulunan kimselerin onurlarını kıran, itibarlarını zedeleyen ve onları küçük düşüren yayınları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Okuma sanatı, yazma sanatı, sevme sanatı, iş başarma sanatı, yemek pişirme sanatı, dost kazanma sanatı gibi terkipleri sıklıkla duyuyoruz. Bu yüzdendir ki, garip karşılamıyoruz. Anne-baba olma sanatı tabiri ise, ilk bakışta garipsenebilir. Oysa, ‘sanat’ olmaya en ziyade lâyık meslek, annelik ve babalık mesleğidir.
Çözümler aranırken çoğunlukla tecrübelere müracaat edilir. Tecrübe, özellikle düşüncenin açılamadığı yerde çok önemlidir. Ama aynı zamanda duygusal açıdan maliyeti yüksek, pahalı kazanımlardır tecrübeler. Oysa düşünce insana kafasını duvarlara vurmadan, duygularını paramparça etmeden gerçeğe ulaşabilme imkânını sunar. Bu nedenle düşünce gücü kanaatimce tecrübelerden kat be kat değerlidir. Düşüncenin tecrübeye oranla zamana olan ihtiyacı daha azdır ve yaşı yoktur; yeter ki, doğru noktaya doğru açılardan bakmayı başarabilelim…
Bugün Kendisi ehl-i dinden olan, hatta tüm mesaisini bu yolda sarfeden birçok insanın çocuklarının, aynı yolun yolcusu olmadığı bir vâkıadır. Aynı şekilde, ehl-i din olmaya karar vermiş gençlerin önemli bir bölümünün, dine hayatlarında öyle çok da yer vermeyen ailelerden geldiği görülmektedir.
geçenlerde büyük bir alimle konuştum.bana bayanların okumasının bu zamanda hiç te iyi olmadığını söyledi.işsizliğin bayanların çalışmasından dolayı olduğunu söyledi,erkekler evde oturuyor kadınlar erkeklerin yanında çalışıyor dedi ve biraz açtı konuyu.öldüğümüzde bize senlerdir okuduğumuz okullarda öğrendiklerimiz sorulmıycakmış.ve beni bunun gibi sözlerle okumaktan soğuttu açıkcası.günaha girmektense okumam dedim.bi bakıma hak verim gerçektenbu zamanda 17 aylık bebeğe yapılanları hepimiz biliyoruz,bu olaylara rağmen kadının dışarısı
18. yüzyıla kadar dünyanın manevi güneşi olan ve nurani düsturları ile insanlığın ahlaki ve ilmi menbaı olan Kuran ve sünnetin fen ve felsefe adı altında batıdan gelen dinsizlik fikirleri ile ref edilmeye başlanması ve Kuran ve sünnetin muvakkaten hakikatlerinin gölgelenmesi ile parelel olarak başlayan maddeperestlik dinsizlik dininin intişarı ile batıda “inanılacak tek yer dünya hayatıdır ve mamur edilecek süslenecek yaşanacak rahat edilecek yer olan başka hayat yoktur”.
Çocuğun ahlakından nasıl ana baba sorumlu ise hantal şekli bozuk, sağlığı bozuk çocuktan da ana baba sorumludur.
Bazı ana babalar, ne yaptıysak olmadı deyip işin içinden çıkmak istiyor. Doğru mu? Hayır.
Ahlak doğuştan değildir; insan, ahlaklı veya ahlaksız doğmaz. Kimse kötü yaratılmamıştır. İnsan, nasıl bir sanatı, beceriyi sonradan öğreniyorsa, davranışları da sonradan öğrenir.
ALINTI dır.
Önce okullarda üretmeden boş oturmanın ne kadar çirkin olduğu öğretildi. Büyüyünce teyzeler gibi sadece çocuk büyütüp hiçbir şey yapmadan mı oturacaktık? Üretime kadın olarak nasıl katılmazdık? Hep hazıryiyici, tüketici olarak nasıl yaşardık? Evde kocalarımızın kölesi mi olacaktık?
Aziz muhterem kardeşim ...
Mademki islam'ın her derdine razı olduğunu bildiriyorsun, bu müjdenle bize aşk ve şevk veriyorsun, O halde iyi dinle :
VAZİFEN, dikenler arasında güller toplayacaksın. Ayağın çıplaktır, batacak. Elin açıktır, ısıracak. BUNA SEViNECEKSİN.
Firavunlar kucağında büyüyen çocuk Musa'ları safına alacaksın. Aldığın için dövecekler. Konuştuğun için zindana koyacaklar, SEVİNECEKSİN.
Çöllere sürülsen kanınla ağaç yetiştireceksin. Kutuplara sürülsen , ısınla sebze yetiştireceksin . Yeşilliği sevmeyenler olacak. Yakacaklar, yıkacaklar. Sen bunu SABIRLA SEYREDECEKSİN.
AMERİKA’DA çalıştığım üniversitede çoğu öğrencilerin çarpım tablosunu ezbere bilmediklerini gördüm. Her öğrencinin cebinde hesap makinesi vardı. Basit bir toplama ve çıkarma işlemini bile makine ile yapıyorlardı. Bütün işlemleri makine ile yaptıkları için ilkokulda ezberledikleri çarpım cetvelini artık hatırlayamıyorlardı. Bir öğrenciye sordum: " En basit işlemleri bile makine ile yapıyorsun, çarpım cetvelini ezbere bilmiyorsun; makine bozulsa ne yaparsın?" Hiç düşünmeden cevap verdi: "Çarşıya gider yenisini alırım."
Babam beni anlar mı?
Çocuğun seviyesine inin. Unutmayın ki, o erişkin olmadı ama siz çocuk oldunuz. Onun yaşlarında neler yaşadığınızı, hissettiğinizi hatırlayıp ona daha iyi yaklaşabilirsiniz. Yoksa çocuğunuz sizi “anlamadığı bir dilden konuşan yabancı bir rehber” gibi görebilir.
Bunun en sık rastladığım bir örneği, his ve fikirlerini paylaşmayan çocuklardır. Çocuk bir yığın sorun yaşamakta, içini şüphe ve korkular kemirmektedir ama ailesine hiçbir şey anlatmamaktadır. Çünkü anne-babanın tüm yaptığı, “evladım, bir derdin varsa anlat” demekten ibarettir. Oysa çocuk “Onlar büyük ve olgun. Benim korkularımı anlamazlar her halde.” diye düşünebilir ve hislerini paylaşmaz.